Ülkedeki çocuklarda balık tüketme alışkanlığı yok. Her beş çocuktan biri balık yemiyor. Balık tüketmek, mutfak geleneğinin bir parçası değildir.
Okullu çocukların beslenme alışkanlıklarına dair ulusal çapta düzenlenen temsili araştırmadan alınan sonuçlar, bu ve hiç te iç açıcı olmayan daha birçok tespiti içermektedir.
Araştırma ekibinde yer alan beslenme ve diyetetik uzmanı dr. Tatyana Mateva, radyomuza konuşurken beslenme modelinin oluştuğu çağda bulunan okullu çocuklar için yapılacak birçok şey olduğu ve beslenme eğitiminin pekiştirilmesi gerektiğini ileri sürdü.
“Gerek diyetisyen, gerekse de ikinci ihtisasım olan aile hekimi olarak her gün yaptığım çalışmalarda maalesef endişe verici bu durumu görüyorum. Bulgaristan’daki çocuklarda balık yeme alışkanlığı yok. Çocuklarımıza balık çeşitlerinin tadına bakmayı, balıkla beslenmeyi öğretmiyoruz. Belki de bizim coğrafyada balık yeme kültürü gelişmiş olmadığı için bu böyledir. Bu yönde gayret göstermemiz gerekiyor” dedi beslenme uzmanı.
Araştırmaya dahil edilen çocuklara birkaç grup soru yöneltildi. Yiyecek alış verişine katılıp katılmadıkları, nasıl beslendikleri, sağlıklı beslenmenin ne anlama geldiği, ne kadar sık yemek yedikleri ve beslenmenin çevreye olan etkisinden haberdar olup olmadıkları soruldu.
Araştırmadan alınan sonuçların aslında evdeki beslenmenin onlara bağlı olduğu velilerin farkındalık düzeyi konusunda manidar olduğunu ifade eden dr. Mateva, “Bir çocuk için evde gördükleri en önemli olur” sözlerini kullandı.
“Ne yazık ki aşırılıklara sapanlar var. Bazıları belirli yeme modellerini takıntı haline getirip beslenme bozukluğuna varan derecede gıda tüketimini sınırlandırıyorlar. Altın ortayı her konuda olduğu gibi, beslenmede de yakalayamıyoruz”.
Araştırmanın ortaya koyduğu endişe verici diğer bir durum ise yaşı 7 ila 13 arasında değişen çocukların yüzde 5,4’lük bölümünün her gün, diğer yüzde 12’lik bölümünün ise haftada birkaç kez enerji içeceği içmekte olduklarıdır. Beslenme uzmanı halin böyle olmasını bu tür içeceklere erişimin kolay olması ve aynısını yapan diğer çocuklar gibi olma isteği ile izah etti ve araştırmaya katılan okullu çocukların yarısının ebeveynlerinin kendilerine tükettikleri yiyecek ve içeceklere dair hiç bir kısıtlama koymadıklarını paylaştıklarına dikkat çekti:
“Gerek beslenme gerekse de genel davranış konusunda olsun ebeveyn kontrolü yok. Demokrasiyi bu konuda da yanlış anladık. Çocuklara verdiğimiz özgürlüğün kuralları olmalı. ”
Çocukların yüzde 20 kadarının hiç spor yapmamaları da üzüntüye vesile olan araştırma sonuçlarından bir diğeridir. Bu konuda dr. Tatyana Mateva, spor yapan bir çocuğun yeme gereksinimlerinin apayrı olduğuna dikkat çekerken “Vücut neye ihtiyacı olduğunu hissettiriyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Spor yapan bir çocuğun, cips, börek ve yağlı hamur işleri yeme iştahı olmuyor, yüksek miktarda karbonhidrat içeren gıdaları tıka basa yeme isteğini de duymuyor. Fiziksel aktivite, çocuklara doğru gıdayı seçtirerek ek bir fayda sağlıyor. ”
Sözlerine göre çocukluk veya ergenlik çağında olanların kahvaltıda börek yemeleri sorun değil, bunu ne kadar sık yaptıkları önemlidir.
“10 günde bir yenen bir böreğin hiçbir çocuğa zararı olmaz. Önemli olan geri kalan 9 günde ne tükettiğidir. Hamur işleri geleneksel kahvaltısı olmamalı. En azından yanında ayran da olmalı. Ve en önemlisi de çocuklarımız sebze tüketmeyi bilmiyor. Gerek öğle, gerekse de akşam yemeğinde sebze ve meyve yemeyi alışkanlık haline getirmiş değiller” diye uyardı beslenme uzmanı.
Dr. Mateva, araştırmanın ortaya koyduğu feci durumun değiştirilmesi gerektiğini öne sürerken “Çocukların bu şekilde beslenmelerine müsaade ederek gelecekteki sağlıklarını kolayca çökebilen temellere oturtmuş oluyoruz” dedi.
Kaynak : BNR, Horizont Programı
Söyleşi : Veselina Milanova
Çeviri : Tanya Blagova
Foto: Freepik.com, .ecooe.comRazgrad “Kashtichka na chudesata” – “Mucizeler Evi” eğitim merkezinden öğrenciler İtalya ve Türkiye’den yaşıtlarıyla beraber Avrupa Komisyonu’nun küresel inisiyatifi olan “Erasmus Günleri” girişimini beraber kutladılar. Bir etkinlik düzenlemek,..
Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda yer alan Veliçka’da köyün doğal mirasının birer parçası haline gelen iki asırlık meşe yi bilmeyen yoktur. Quercus spp türünden olan ağaçların etrafı 1990 yılında çitle çevrelendi, tahmini yaşlarını gösteren tabelalar..
“Kültür Başkentimizde” keyifli yolculuğun ikinci bölümüne hoş geldiniz! Son olarak Roma Stadyumu önünde kalmıştık. Medeniyetler beşiği şehrin 2. ve 3. asır antik dönem kalıntıları üzerindeki meydanda bir de minare yükseliyor. Dönemin..
Edirne Trakya Üniversitesi (TÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Yıldırım, 1878’den günümüze kadar Bulgaristan'dan Türkiye’ye..