Tarım işçiliği, birçok kişi için tek geçim kaynağı olurken bazıları için ek gelir kazanma imkanını sunan bir iştir. 65-70 yaşlarında olan insanlar bile ekmeğini tarlada ter dökerek kazanmak zorunda. Meyve toplama, tütün, lavanta ve mısır kazma işlerinden sonra üzüm hasadında istihdam edilmek üzere yurt dışına gidenler, bunun ardından tekrar yurda gelip tütün rekoltesini toplarlar. Yapılacak işler sonbahar mevsimine kadar bitmek bilmiyor.
Kaolinovo’ya bağlı Todor İkonomovo köyüne yakın tarlalarda çalışan Ayşe Mehmet, “Tarla işleri hiç kolay değil, ama bizim gibi insanlar da lazım” diyerek, kendisi için tütün kazmanın ağır iş olmakla birlikte bir çare de olduğunu paylaştı.
“Tütün kazıyoruz. Ne yapalım’ Para yok! Yok işte,”diyen 63 yaşındaki Ayşe, emekli aylığı almadığı, tek gelirinin gündelik olduğunu söyledi. Sabah 6’dan saat 12’ye kadar veya saat 7’den saat 17’ye kadar kazma işleri yaptıklarını söyleyen kadın, “Hava ne kadar sıcak olursa olsun, çalışıyoruz. Başka çaremiz yok. 30 yıldır tütün kazıyoruz. Bizim için başka bir iş yok”.” dedi.
Saatlik ücretin 5 leva olduğunu, çalıştığı saatlere göre günde 30 veya 50 leva gündelik aldığını, kazandığı para ile yiyecek aldığını söyleyen Ayşe, “Fiyatlar çok yüksek. Domates salatalık alacak oluyoruz, cebimiz yanıyor” diyerek pahalılıktan yakındı.
Yine tarla işçiliği yapan Pembegül Sali ise radyomuza konuşurken tütün işleri dışında meyve toplama işinde de çalıştığını belirtti.
“Çalışıyoruz. Kiraz, vişne, kayısı topluyoruz, ne iş varsa yapıyoruz. Kabak kazıyoruz. Ne varsa. ”
Aynı grupla Deliorman’ın farklı yerlerinde tarla işçiliği yaptıklarını, tütünden önce Grınçarovo köyünde kiraz toplama işi yaptıklarını söyleyen Pembegül, oğlunun evli olduğunu, kızı ile birlikte yaşadığını paylaştı ve kazandığı paranın yetmediğini ifade etti:
“Nasıl yetsin ki! Her şey pahalı! Yetmiyor” diyen kadın, kış mevsiminde herhangi bir gelir kaynağının olmadığını, Şumen’de çalışan oğlundan destek aldığını anlattı.
67 yaşında olan Mustafa Mustafov ise yüksek tansiyon sorunu çekse de tarlada çalışmaktan başka bir seçeneğinin olmadığını belirtirken şöyle devam etti: “Gündelikçiyiz. Saat 12.00’ye kadar 30’ar leva kazanıp gidiyoruz. Sonra evde duruyoruz. Yarın gene geleceğiz. Öğleden sonra hava çok sıcak olduğu için çalışmıyoruz. ”
Bundan 10 yıl önce emekliliğe ayrıldığını ve o gün bugündür hep tarla işlerinde çalıştığını anlatan Asiye Pehlivan ise, daha önce ne iş yaptın sorusunu üzerine şu cevabı verdi: “Dükkancıydım. Todor İkonomovo’da aşçı, dikişçi olarak çalıştım. Bilka’da işledim. Muhtarlıkta, ana okulda, okulda, her yerde çalıştım. Emekliliğe ayrılınca da gündelikçiliğe başladım” diyen Asiye, Fransa’da bile çalıştığını paylaştı: “6 yıl oluyor. Eylül ayının başında 10-15 günlüğüne gidiyoruz. 10 günde 2 600 leva kadar kazandım” diyen kadın, Fransa’da patronların tarla işçilerine çok iyi baktıklarından bahsetti: “Saygılı davranıyorlar. Suyu, kahveyi, keki hiç eksik etmiyorlar”.
Kazandığı para ile ev ihtiyaçlarını karşıladığını, odun aldığını, ufak tefek tamir işleri ve banyo tadilatı yaptırdığını, kapılar koydurduğunu anlattı.
Eşinin vefat ettiğini, evli olan kızının ise Belçika’da oturduğunu belirten kadın, 700 leva tutarında emekli aylığı alarak iki ucu birbirine bağlamayı başardığını söyledi.
70 yaşında olan Asiye, sağlıktan yana hiç bir şikayeti olmadığını, ağzına ilaç hiç almadığını söylerek “Elim ayağım tuttuğu sürece çalışacağım” dedi.
İş yaparken şarkı söyleyen, çalışmaktan keyif alan Asiye, tarlada iş yaparken içinin açıldığını paylaştı.
Ayşe, Pembegül, Zülfiye, Asiye ve Mustafa gibi ekmeğini tarla işlerinde kazanan yüzlerce insan vardır. Tarlalarda büyüyen, küçük yaştan beri çalışmayı öğrenen bu insanların hayatı yakıcı güneşin ışınları altında geçiyor.
Kaynak : BNR Şumen Radyosu
Röportaj ve foto : Ayşe Latif
Çeviri : Tanya BlagovaEdirne Trakya Üniversitesi (TÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Yıldırım, 1878’den günümüze kadar Bulgaristan'dan Türkiye’ye göçler konusundaki çalışmasını BNR Türkçe Yayınlar Bölümünde “Sizden bize, Bizden size” programında..
Dağlarında, ormanlarında, meralarında yetişen bir birbirinden farklı ağaç, çiçek ve şifalı bitkiler sayesinde Avrupa’da en kaliteli ve çeşitli arı balı türlerine sahip ülkemiz Bulgaristan’da farklı bölgelerden farklı nesillerden..
İki kez Avrupa şampiyonu olan, Bulgaristan'a üç dünya madalyası kazandıran güreşçi Efrahim Kamberov ile Naim Süleymanoğlu'nu konuştuk. Kamberov, Naim ile hem spor sahalarında, hem hayatta yakın dostlukla bağlıydı. Bir şampiyondan bir şampiyonu..
Edirne Trakya Üniversitesi (TÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Yıldırım, 1878’den günümüze kadar Bulgaristan'dan Türkiye’ye..