Klasik vücut geliştirme dalında şampiyon olan Andrey Andreev çocukluk hayalini gerçeğe dönüştürmek için aktif spordan vazgeçerek Razgrad’ın Lipnik köyünde egzotik ve nadir rastlanan hayvan ve kuş türleri çiftliği kurdu.
Bulgaristan Doğancılar Birliği üyesi olan genç adam, bu yılın 1 Ocak tarihinde Razgrad’da düzenlenen ilk uluslararası doğancılık şenliklerinin organizatörlerinden biri oldu ve etkinliğe en hızlı kuşlardan biri olan doğan kuşu, Harris şahini veya namı diğer kara şahin, en sessiz uçan kuş olarak bilinen peçeli baykuş ve gökteki yırtıcıların en küçük temsilcisi Amerika kerkenezi olmak üzere dört kuşla katıldı.
Andrey ve eşi Hristina’nın Lipnik köyünde kurdukları çiftlik, coğrafyamızda rastlanmayan hayvan ve kuş türleri, Bulgaristan’a has hayvanlarla bir arada bulunuyor. Lipnik köyündeki minik hayvanat bahçesinde keçi, koyun ve midilliler, deve, kanguru, alpaka ve Ren geyiği ile birlikte görülebilir. Aile, bunun çocuklara hayvan sevgisinin kazandırmanın en iyi yolu olduğuna inanıyor.
BNR Şumen Radyosu muhabiri Hristina Dimitrova’nın Andrey Andreev ile vücut geliştirme sporunu nasıl ve neden hayvan çiftliği ile değiştirdiği, ne gibi hayvanlara baktığı, hangilerinin en kaprisli olduğu ve genç ailenin planlarına ilişkin yaptığı söyleşiyi aktarıyoruz.
“2011 yılında vücut geliştirme yarışmasına ilk defa katıldım ve Bulgaristan şampiyonu oldum. Sonrasında 2016 yılına kadar klasik vücut geliştirme dalında cumhuriyet şampiyonu oldum. 2016’da Bulgaristan mutlak şampiyonu olmak üzere en büyük ödülü kazandım. Amatörler için güç triatlon dalında da birincilikler kazandım, mutlak şampiyon oldum. 2016’da vücut geliştirmeye son vererek kendimi hayvanlara adadım” diyen Andrey, başka hiç bir yerde bulamadığı enerjiyi hayvanlarda bulduğunu söyledi.
“Kendimi bildim bileli hayvanları seviyorum. Rosi Kirilova’nın sunduğu bir program vardı – “Za Jivotnite S Lyubov” (Hayvanlar Hakkında Sevgi İle). En sevdiğim programdı. Küçüklüğümden beri hep hayvanların yanında oluyordum. Hatta milli takımda yarıştığım zaman Sofya’da köpek ve balık gibi evcil hayvanlarım vardı. Master ödülünü kazandıktan sonra da çocukluk hayalimi gerçeğe dönüştürmek istedim, köyde ev alıp birkaç egzotik hayvan edindim. Zamanla bu heves büyüdü ve çiftlik haline geldi. Kızımız Hrista dünyaya geldiğinde hayvanları ne çok sevdiğini gördük ve onu sevindirmek için değişik hayvanlar almaya başladık. Doğum günlerini çiftlikte yaparken annelerin farklı hayvan türlerini çocuklarına severek anlattığını gördük ve ziyaretçilere açık bir çiftlik kurmaya karar verdik. Umarım yeni çiftliğimiz yakında kapılarını açacak.
Andrey Andreev, çiftlikteki hayvanları anlatırken şöyle konuştu:
“En büyük hayvanımız çift hörgüçlü deve Ali’nin ağırlığı yaz mevsimi 980 kilogram olurken kış vakti, bir tonun üzerine çıkar. Alpaka, kanguru, Patagonya maraları, yaban koyunlar, cüce keçilerimiz, cüce tavşanlarımız, cüce eşek ve Midillilerimiz var. Kuşlara gelince en nadir rastlanan kuş türü olan en küçük tukan kuşu, turako, Nikobar güvercini denen çok seyrek rastlanan güvercinlerimiz, tavus kuşları, kuğu kuşları, papağanlar ve daha birçok kuş türümüz var.
Andrey Andreev, yakında sırf tarım hayvanları için ayrı bir park oluşturmayı ve yerel hayvan türlerini bir araya getirmeyi planladıklarını paylaştı. “Çocuklara sırf egzotik hayvanları değil, keçi, koyun, eşek ve at gibi geleneksel hayvanları göstermek, kendi ihtiyaçlarımız için organik ürünler üretmek istiyoruz.”
Farklı yarışmalara katılıp birincilikler kazanan çiftlik sahibi, niceliğe değil, niteliğe ağırlık verdiklerini ve geçen yılın çok başarılı olduğunu, düzenlenen neredeyse tüm hayvan teşhirlerine katıldıklarını ve her defasında kupa kazanarak döndüklerini paylaştı.
Birbirinden bu kadar farklı ve değişik hayvanlara gece gündüz bakmak genç bir aile için zor değil mi sorusu üzerine Andrey şöyle konuştu:
“Bu yolda yürümeyi kendimiz seçtik. Motivasyonu kızımızdan alıyoruz. Ailemizin bize büyük destek verdiğini de belirtmek gerekir. Bu işi bırakın diyen olmadı. Benim dedem çiftçidir, yemin yüzde 50’sini o temin ediyor. Size zor gelebilir, bizim için ise bu artık hayat tarzıdır. Hayvanları satıp apartman dairesinde oturmamız artık imkansız, çünkü hayvanlar ailemizin bir parçası haline geldi” diyen genç adam, en kaprisli hayvan hangisidir sorusu üzerine şu cevabı verdi: “Her birinin farklı ihtiyaçları, bakım ve sevgiye ihtiyacı vardır. İlk başta Ren geyiğinin beslendiği özel küfleri temin etmekte zorlanıyorduk. Sonra Hollanda’da bunları üreten bir şirket bulduk. Diğerlerinin yemlerini ise Bulgaristan’da buluyoruz” diyen Andrey, hayvanları seçerken özellikle insanlarla iletişime açık olanları tercih ettiklerini belirtti.
“Hayvanat bahçesinde olduğu gibi hayvanların hücrelere kapalı olmalarını istemiyoruz. Çocukların hayvanlarla doğrudan temas kurmalarını hedefliyoruz. Tabii bunu tukan gibi bazı kuş türleri konusunda sağlamak mümklün değil. Ama papağan gibi bazı kuşlara elden yem veriyoruz. Çocukların sadece kuşları görüp telefonla çekmelerini değil, hücrelere girmelerini, kuşların onların üzerine konmalarını ve küçük ziyaretçilerimizin son derece mutlu olmalarını istiyoruz. Deve ve kanguruyu seçerken de aynı kriteri uyguladık. Temasa açık olan, küçüklüğünden beri insanlar tarafından bakılan, büyük özenin gösterildiği özel çiftliklerde yetiştirilen hayvanlar seçtik. Hollanda’da hayvanlara büyük sevgi ile bakılmaktadır, çoğu hayvanımızı oradan getirdik.”
Çiftlikte bulunan hayvanların sayısını bilmediğini söyleyen genç adam, “Yaptığın yatırım ne zaman geri gelecek” sorusunu soranlara verilecek cevabı da olmadığını belirtti. “Bunu hiç düşünmedik, oturup konuşmadık. Büyük sevgi ve hevesle yaptığımız bu işe gerçekten kendimizi adamış durumdayız. Yatırım hiç geri gelecek mi bilmiyorum, ama bu işe giriştik, ne olursa olsun devam edeceğiz” diyen Andrey, en çok sevdiği hayvan hangisidir sorusu üzerine şöyle konuştu:
“Bu soruya cevap veremem. Evde 5 levaya aldığımız bir papağan ve 5 000 levaya aldığımız egzotik bir kuş varsa, ben 5 levalık olanı ihmal etmem. İkisini de aynı şekilde severim. Beslenme ve temizlik işlerinde bize yardım eden insanlarla ve eşimle birlikte tüm hayvanlara aynı bakımı sağlamaya çalışıyoruz. En büyük acımız ise, hayvan kaybetmektir. Çiftliğimizin doktoru var, her gün görüşüyoruz. Ama hayvanlar da insanlar gibidir, onlarda da hastalık ve ölüm var. En kıymetlim olan hangisidir diye soracak olursanız, çiftlikte bulunan bütün hayvanları ailemin birer parçası olarak görüyor ve aynı derece kıymetli biliyorum” dedi Andrey.
Kaynak: BNR Şumen Radyosu
Söyleşi: Hristina Dimitrova
Çeviri: Tanya Blagova
Foto: Facebook /Andrey Andreev, Hristina Pancheva, BTA
Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda yer alan Veliçka’da köyün doğal mirasının birer parçası haline gelen iki asırlık meşe yi bilmeyen yoktur. Quercus spp türünden olan ağaçların etrafı 1990 yılında çitle çevrelendi, tahmini yaşlarını gösteren tabelalar..
“Kültür Başkentimizde” keyifli yolculuğun ikinci bölümüne hoş geldiniz! Son olarak Roma Stadyumu önünde kalmıştık. Medeniyetler beşiği şehrin 2. ve 3. asır antik dönem kalıntıları üzerindeki meydanda bir de minare yükseliyor. Dönemin..
Ülkedeki çocuklarda balık tüketme alışkanlığı yok. Her beş çocuktan biri balık yemiyor. Balık tüketmek, mutfak geleneğinin bir parçası değildir. Okullu çocukların beslenme alışkanlıklarına dair ulusal çapta düzenlenen temsili araştırma dan..