Son aylarda ürünlerin çoğunun fiyatlarında artış gözlemlenmekte, ancak bu artış gelirlere ve paraların ne için harcandığına bağlı olarak her hanede farklı şekilde hissediliyor. Örneğin Şumen, Venets Belediyesi’ne bağlı köylerden birinden olan Ayten Seidova’nın dört kişilik ailesi sadece bir maaşla hayat mücadelesi veriyor. Ayten oğullarını birçok şeyden mahrum etmek zorunda kaldığını ve ne yazık ki bu yıl da ailecek tatile gidemeyeceklerini paylaştı. “Paralar sadece ekmek için yetiyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Bahçemizde domates, biber, patates, fasulye yetiştiriyoruz. Diğer şeyleri marketten alıyoruz. Çocukları eğlence, kıyafet kısacası her şeyden kısıtlıyoruz. Her zaman olduğu gibi tatile gidemeyeceğiz” diye dert yandı iki çocuk annesi Ayten.
Bahri Osman emekli ve köyde yaşamanın her geçen gün daha da zor olduğunu ve geçinebilmek için sadece emekli maaşının yeterli olmadığını söyledi. Köyde yaşam nasıl sorusuna şu cevabı verdi:
“Nasıl olsun? Zor! Gerçekten hiç kolay değil. Emekli olmama rağmen çalışıyorum, gerçi şu anda ücretsiz izne ayrılmak zorunda kaldım ve çalışmıyorum. Üç kişilik bir aile olmamıza ramen, geçinmekte zorlanıyoruz. Para sadece yiyecek, elektrik ve su masraflarını karşılamak için yetiyor. Çalışmazsam araba süremem, çünkü para yetmiyor! Bir aydan beri arabaya yakıt koymadım. Çok fazla araba sürdüğüm söylenemez, ancak yakıta uygulanan 25 stotinka indirimden yararlanacağım. Marketten sadece peynir, kaşar alıyoruz. Her şeyi üretmek mümkün değil, o yüzden marketten alışveriş yapmak zorundayız. Sadece domates ve salaralık yiyemezsin” dedi Bahri Osman.
Kulağa inanılmaz gelebilir ancak Şumen’e bağlı Bortsi köyünden işsiz bir kadın ayda 50 leva ile yaşam mücadelesi verdiğini ve marketten çok nadiren alışveriş yaptığını söyledi. Ayda 50 leva ile nasıl yaşanır ki? Kadın evlatları sayesinde ilaçlarını alabiliyor ve onların sağladığı yiyecekler sayesinde ayakta kalabiliyor.
Market çalışanı, insanların sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere alışveriş yaptıklarını ve veresiye defterinin her zaman açık olduğunu söyledi:
“İnsanlar sadece ekmek ve yoğurt satın alıyorlar. Tüm ürünlerin fiyatları arttı, bazılarının 50 stotinla ile, bazılarının ise 1 leva ile yükseldi. İnsanlar “yine mi zam geldi” diye soruyorlar. Bir şeyi daha pahalıya aldığımda, ucuza satmam mümkün değil. Yaşlılar sadece ekmek ve yoğur gibi şeyler satın alıyor, gençler ise biraz daha fazla şey alabiliyor” dedi.
Başka bir market çalışanı ise şunları söyledi:
“İnsanların parası yok. Birçok insan veresiye alışveriş yapıyor. Bazı insanların ekmek alacak parası yok. Paralar yetmiyor, özellikle emekliler için son derece yetersiz. Birkaç aydan beri ürünleri her gün farklı fiyatlarla alıyoruz. Genel olarak ekmeğin fiyatı değişiyor. Televizyonda söylenen ile gerçekte olan farklı. Güya KDV’yi düşürdüler. Dört firmadan ekmek geliyor ve her biri fiyatı yükseltiyor. İlk önce biri yükseltiyor, diğerleri bir hafta bekliyor ve ardından zam yapıyorlar. Ekmeğin fiyatı değişiyor, şu anda 700 gr ekmeğin fiyatı 1,50 – 1,60 leva arasında değişiyor” dedi bitmek bilmeyen zamlardan şikayetçi olan market çalışanı.
İnsanlar bir çok şeyden mahrum kalıyor, en çok ta bir zamanlar aile ile birlikte yapılan güzel tatillerin özlemi çekiliyor.
“Mesela ben üç yıldan beri tatile gidemiyorum. Bel fıtığım ve servikal fıtığım var. Üç yıl önce tedavi amaçlı sanatoryuma gittim ancak şimdi gidemiyorum. 380 leva emekli maaşı alıyorum, sanatoryumdan ise istedikleri 600-700 leva. Nasıl gideyim? Mümkünatı yok! 3-4 yıl öncesi insanlar evlerinde tadilat yapıyordu, 2-3 yıldır insanların bırakın tadilat yapmayı ekmek alacak paraları yok. İnsanlar Fransa, Belçika, Avusturya’ya gitti, yurt dışına kaçtı” dedi dertli bir vatandaş.
İşte köylerdeki insanlar böyle yaşıyor. Köy halkı, yaz tatili için yurt dışından gelen evlatlarını karşıladığında, Paris, Viyana, Brüksel ve Londra’daki yaşam koşulları hakkında da bilgi sahibi olacak.
Kaynak: BNR – Şumen Radyosu’ndan Ayşe Latif’in röportajı
Düzenleme ve çeviri: Bedriye Haliz
Foto: Arşiv
Edirne Trakya Üniversitesi (TÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Yıldırım, 1878’den günümüze kadar Bulgaristan'dan Türkiye’ye göçler konusundaki çalışmasını BNR Türkçe Yayınlar Bölümünde “Sizden bize, Bizden size” programında..
Dağlarında, ormanlarında, meralarında yetişen bir birbirinden farklı ağaç, çiçek ve şifalı bitkiler sayesinde Avrupa’da en kaliteli ve çeşitli arı balı türlerine sahip ülkemiz Bulgaristan’da farklı bölgelerden farklı nesillerden..
İki kez Avrupa şampiyonu olan, Bulgaristan'a üç dünya madalyası kazandıran güreşçi Efrahim Kamberov ile Naim Süleymanoğlu'nu konuştuk. Kamberov, Naim ile hem spor sahalarında, hem hayatta yakın dostlukla bağlıydı. Bir şampiyondan bir şampiyonu..