1 mart 1941 Bulgaristan tarihi belirsizlikler ve farklı değerlendirmelerle taşıyor. Bu tarihte Bulgaristan, Üçlü İttifak’a katılıyor.Sonuç olarak kısa zaman da olsa Birinci Dinya Savaşından sonra Neuilly Antlaşması gereğince elinden alınan toprakları geri almayı başarıyor. 1941 yılının baharında Bulgarlar, ulusal birleşmenin sevincini yaşıyor. Almanya ile İtalya ile yapılan görüşmeler sonucu, Bulgaristan hükümeti Bulgarların yaşadığı bölgelere asker gönderiyor. Burada Bulgar ordusu bir kurtarıcı olarak karşılanırken 3. Çar Boris ise “Birleştirici Çar” olarak ilan ediliyor.
Yeni okullar, hastaneler, garlar, limanlar, sanayi bölgeler ve yollar inşa ediliyor. Bulgaristan Ulusal Radyosu (BNR)nin Altın Arşivinde 3. Çar Boris’in Halk Meclisi önünde yaptığı konuşması muhafaza ediliyor:
Hükümet, gerçekten bu anda büyük bir desteğe sahip, çünkü ülkeyi savaş yenilgisinden kurtarmayı başarıyor, cephelere Bulgar askerleri göndermiyor ve hemen hemen Bulgarların yaşadığı tüm bölgeleri geri almayı başarıyor. Fakat başarı son derece geçicidir. Aynı yılın sonunda Bulgaristan hükümeti, Almanya’nın baskısı sonucu ABD ve İngiltere’ye sözüm ona “Sembolik savaş” ilan ediyor. Fakat bu savaş son derece sembolik olmayan bir şekilde sona eriyor- 1943-1944 yıllarında müttefikler Sofya’yı ve diğer şehirleri bombalıyor. Bulgarların yaşadığı bölgelerin birleşmesi çok kısa sürüyor, çünkü anlaşmanın altında Büyük Güçlerin imzası durmuyor. Böylece 1944 yılında Bulgaristan eski sınırlarının içersine dönüyor ve Üçlü İttifak’a katılması sonucu büyük tazminatlar ödemek zorunda kalıyor.
Peki, Bulgaristan neden Üçlü İttifak’a giriyor? Olayların arkasındaki gerçekler nelerdir?
Hem Almanya, hem Soviyetler Birliği tarafından uygulanan baskıya ve İngiltere ve Amerika’ mekik dokumasına karşın Bulgaristan tüm gücüyle tarafsızlığını korumakta direniyor. Ekim 1940 yılında Çar Boris, Almanya Dışişleri Bakanı Ribentrop’a Üçlü İttifak’a katılmayı reddediyor. Aynı şekilde Musolinin’in Yunanistan’a katılma teklifini de geri çeviriyor. Aynı yılın Kasım ayında Sovyetler Birliği Dışişleri Komiseri Molotov, Almanya’nın Bulgaristan’ın Sovyetler Birliğinin kanatın altına geçmesi razılığı karşısında Berlin’de SSCB’nin Üçlü İttifak’a girmesini pazarlığa bağlıyor. Bundan hemen sonra Hitler, Bulgaristan’a ikinci bir davet götürüyor, fakar Çar Boris teklifi geri çeviriyor. Aynı zamanda Macaristan, Romanya ve Slovakya, Berlin’in baskısına dayanamayarak Üçlü İttifak’ a giriyorlar. Alman askerleri Romanya topraklarına ayak basıyor. 1941 yılında gerginlik artıyor ve ordular, İtalyan askerlerinin Yunanistan’da yardımına koşmak için Bulgaristan topraklarından geçmek zorunda kaldıklarıortaya çıkıyor. Tuna’nın Romanya tarafına yarım millyonluk Alman ordusu yığılıyor.
Bulgaristan’ın katılmasından başka çaresi yok, aksi takdirde işgal tehlikesi kapısında. Bu binlerce milyon kurban demektir. 3. Çar Boris için iki seçenek var. Bir tanesi ülkeyi terketmek ve Bulgaristan’ı kendi kaderine bırakmak. Diğeri ise, işgalden kaçınmak için Bulgar ordusunun savaşa katılmasıdır. Bundan dolayı Çar Boris, Bogdan Filov hükümetine Viyana’da Üçlü İttifak’a katılma anlşamasını imzalamak için yetki veriyor. Almanya müttefiği olarak Bulgaristan, Sovyetler Birliği ile ilişkileri kesmiyor ve Doğu Cephesine asker göndermiyor.
Yarım milyonluk Bulgar ordusu, savaşa, Bulgaristan’ın 1944 yılının sonbaharında müttefiklere katıldıktan sonra, giriyor. Almanya ile savaşta 32 500 kurban veriliyor. Bulgar ordusunun katkılarına rağmen ülke uluslararası izolasyona düşüyor ve Sovyetler Birliğinin etkisine geçiyor.
Çeviri: Şevkiye Çakır
Öteki Bulgaristan - bunlar 9 Eylül 1944 senesindeki Sovyet yanlısı devrimden sonra yurtdışına kovulan binlerce Bulgaristan vatandaşı. Bütün dünyaya yayılmış, vatanın hasretini çekiyor, vatanın tartışılacak geçmişi, trajik gerçeği ve bilinmeyen..
Giuseppe Verdi bir mektubunda şöyle yazdı: 'Sessanatçısına şarkı söylemeyi öğretmeyen. Bir şeytan varsa sırtında o işi bilir'. Bu sözler bir nevi udünya sahnelerini Verdi'nin müziği ile fethetmiş olan Bulgar opera divasıGena Dimitrova için söylenmiş...
'Benim okulda notlarım hep çok düşüktü, Bulgar dili ve edebiyat derslerinde notlarım hep üçtü. O da yazdığım eserlerde 'önsöz, esas muhteva ve netice' gibi kurallara uyamadığımdandı. İstediğim gibi başladım, istediğim gibi tamamladım yazılarımı'. İşte..