18. yüzyılın son çeyreği ile 19. yüzyılın başlarında Vidin'in en meşhur ve en güçlü taşra hükümdarı olan Osman Pazvantoğlu’nun inşa ettirdiği Vidin vakıf kütüphanesi tüm Osmanlı İmparatorluğu'nun en zengin vakıf kütüphanelerinden biri olmuştur. Pazvantoğlu kütüphanesi günümüzde de Vidin’in sembolü olarak anılmaya devam etmektedir.
Osman Pazvantoğlu kimdir?
Osman Pazvantoğlu’nun kökenleri hakkında farklı görüşler olmakla beraber kendisinin Bosna’da doğduğu, ailesinin ise Tatar asıllı olduğu kaynaklarda yer almaktadır. Sultan I. Abdülhamid (1774-1789) ve III. Selim (1789-1807) dönemlerinde yaşamış ve vezirlik rütbesine kadar yükselmiştir. Osmanlı devletine karşı isyan ederek kendisini bağımsız hükümdar ilan etmiş ve devlete karşı askeri başarılar elde edebilecek kadar büyük bir iktisadi güce sahip olmuştur.Bu iktisadi gücü sayesinde Vidin ve civarında değerli eserler yaptırarak çok ciddi imar ve vakıf faaliyetlerinde bulunmuştur.
Osman Pazvantoğlu’nun halka hizmetleri
Özellikle Vidin’e Batıdan birçok yenilikler getirerek, binalar ve yollar yaptırmış, kendi adına Vidin’de cami, medrese ve kütüphane inşa ettirmiştir. Bu faaliyetlerle gerek Müslüman halkının gerekse yerel Bulgarlar’ın sevgisini kazanmış ve günümüzde de Vidin’in sembolü olarak anılmaya devam etmektedir.
Şüphesiz Osman Pazvantoğlu’nun en değerli hizmetlerinden biri babası Ömer Ağa anısına inşa ettirdiği ve 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşına kadar, düzenli olarak Vidin halkının hizmetinde olan kütüphane olmaktadır.
Prof. Stoyanka Kenderova’nın Pazvantoğlu Kütüphanesi hakkındaki kitabı
Prof. Stoyanka Kenderova, Sofya Milli Kütüphanesinde muhafaza edilen Osman Pazvantoğlu kütüphanesinin kataloğu üzerinde yoğun ve titiz bir çalışma neticesinde Vidin’de Osman Pazvantoğlu Kütüphanesi ve Kütüphane Kataloğu (1837-1887) başlıklı çok değerli bir kitap yayınladı. Prof. Kenderova’nın yeni çıkan bu kitabından istifade ederek kütüphane hakkında bazı yeni bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Prof. Kenderova’ya göre ilk müstakil kütüphanelerden biri olma özelliğini taşıyan Osman Pazvantoğlu Kütüphanesi Bulgaristan topraklarında kurulan en büyük kütüphanelerden biridir. Ayrıca kitabında yer alan bilgilere dayanarak Vidin şehrinin 19 yüzyıl başlarında önemli bir İslam kültür merkezi olarak varlığını sürdürdüğü söylenebilir.
Kütüphane Kataloğu
Kütüphanede Kur'an-ı Kerim, tefsir, hadis, akaid ve kelam, İslam hukuku, fıkıh, tasavvuf gibi dini ilimlerin yanı sıra filoloji, edebiyat, tarih ve coğrafya, siyer, tıp, astronomi ve matematik gibi farklı bilim dallarının en temel eserlerinin de mevcut olması dikkat çekicidir. Fıkıh kitaplarının, tasavvuf ve Kur'an ilimleri ile ilgili eserlerin çoğunlukta olduğu görülmektedir. Arapça gramer kitaplarına ve şiir ağırlıklı edebiyat eserlerine de sıkça rastlanmaktadır.
Kütüphaneye bağışlanan kitap sayısından Yazıcıoğu Mehmed'in Risale-i Muhammediye adlı edebi eserinin Bulgaristan’da en yaygın edebi eserlerden biri olduğu anlaşılmaktadır.
Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n -Necat (veya daha ziyade Mevlid olarak bilinen) eseri tek nüshadır. Kütüphane Kataloğunda Gülistan ve Şerhlerin çok sayıda nüshasının bulunması, Fars edebiyatının meşhur şairi Sadi-i Şirazinin öğretici hikâyelerinin Bulgaristan’da da sevilerek okunduğunu göstermektedir.
Kitap bağışı yapanlar kimler?
Prof. Kenderova Osman Pazvantoğlu kütüphanesine kitap bağışı yapan 115 kişi tespit edebilmiştir. Bunların Vidin'in dini ve sosyal hayatında önemli bir yer aldıklarını ve genellikle molla, müftü gibi alimler ile imam ve hafız gibi din görevlileri olduklarını belirtmektedir. Ayrıca Hz. Muhammed (s.a.s.)'in soyundan gelen ve seyyid ve şerif unvanına sahip olanlar tarafından çok sayıda kitap bağışlandığı görülmektedir. Hacılar ve şeyhler tarafından bağışlanan kitapların sayısı da az değil. Yeniçeri Ocağına mensup olanların ve özellikle de Osman Pazvantoğlu’nun babası - Ömer Ağa’nın bağışladığı kitap sayısının oldukça yüksek olması dolayısıyla prof. Kenderova Yeniçerilerin okuma-yazma düzeylerini ve kitapseverliklerini sorgulamaktadır. Ömer Pazvantoğlu'nun kütüphaneye en fazla kitap bağışlayan kişi olduğunu vurgulayan prof. Kenderova, aile mirasını korumasındaki katkılarından dolayı oğlu Osman Pazvantoğlu'nu "kitapların muhafızı" olarak tanımlamıştır.
Kütüphaneye en fazla kitap bağışında bulunanlar arasında kethüda ve katib-i divan gibi idari makamların temsilcileri ile şehrin ileri gelen ve eğitimli kişileri yer almıştır. Kitap bağışı yapanlar arasında en başta Osman Pazvantoğlunun annesi Rukiye Hatun olmak üzere 12 kadın hayırseverin de bulunduğu dikkat çekicidir. Bağışladıkları kitaplara baktığımızda onların İslami disiplinlere, Arapça gramerine, İslam hukukuna, siyer, sahabilerin hayatına, ayrıca tasavvuf edebiyatına ilgi duydukları söylenebilir.
Kütüphanenin faaliyetine son verilmesi ve kitap fonunun akıbeti
Hayırseverlerin Osman Pazvantoğlu kütüphanesine kitap bağışı yıllar boyunca devam etmişse de 1888 yılında kütüphane fonu ikiye bölünmüş, üçte biri Sofya Milli Kütüphanesine aktarılmış, geri kalan üçte ikisi ise İstanbul’daki Beyazıt Devlet Kütüphanesine gönderilmiştir.
Böylece Vidin’deki Osman Pazvantoğlu Kütüphanesi faaliyete kapanmıştır. İlginçtir ki, Vidin’deki Müslüman halkının kitapseverliliği son bulmamıştır. 8 yıl sonra 1896 yılında kurulan Şefkat Kıraathanesi sayesinde 1944’e kadar hizmete açık kalan zengin bir kütüphane yeniden oluşturulmuştur.
Yazı : Dr. Emine Bayraktarova
Fotoğraflar: science.azbuki.bg, de-academic.com, Sofya Üniversitesi yayınları, "Vidin'de Osman Pazvantoğlu kütüphanesi" kitabıOn bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayı yine kapımıza dayandı, bereketiyle geldi. Bu yüzden biz de "Merhaba ey şehr-i Kur'ân! Merhaba ey şehr-i sıyam! Merhaba ey şehr-i kıyam! Merhaba ey şehr-i gufran! Ve Merhaba ey şehr-i insan!" diyerek uzaklardan..
Rahip Lyubomir Bratoev, Berlin’deki Bulgar Ortodoks Kilisesi topluluğunun kuruluşunda yer aldı. Doğu Almanya’nın başkentine 1980’li yılların sonunda doktora eğitimi için geldi. Yurtdışında tipik bir Ortodoks Hıristiyan gibi gidebileceği bir kilise..
İslâm dini, insanlara rehberlik etmek üzere verilen ve hayatlarını inanç, davranış ve ahlâk boyutlarıyla ferdî ve içtimaî bakımdan düzenleyen ilâhî kurallar bütünüdür. Bu bakımdan İslâm dini ilâhî kaynaklıdır, yani Yüce Allah’a dayanmaktadır. Doğrudan..
Cenâb-ı Allah insanı değerli ve şerefli bir varlık olarak yaratmıştır. Diğer mahlûkattan, yaratılan diğer varlıklardan farklı ve üstün..