Cenâb-ı Allah insanı değerli ve şerefli bir varlık olarak yaratmıştır. Diğer mahlûkattan, yaratılan diğer varlıklardan farklı ve üstün kılmak için kendisine akıl niömetini vermiş ve bu üstünlüğünü koruması için aklını korması gerektiğini bildirmiştir. Bu yüzden Allah, aklını çalışır vaziyette olduğu sürece insana sorumluluklar yüklemiş, aklının işlevleri kaybolunca insanın yükümlülüklerini de kaldırmıştır. Aklı olmayanlar İslâm nazarında mazur görülmüştür.
Allah Teâlâ, insanın kerametini, değer ve saygınlığını koruması için beş değerli şeyin korunmasını zorunlu kılmıştır. İnsanın canı, dini, aklı, malı ve nesli, muhakkak korunması gereken beş şeydir. Bu bakımdan Kur’ân ve Hazreti Muhammed (s.a.s.)’in hadisleri incelendiğinde görülecektir ki, İslâm’ın her emir ve yasağının, koymuş olduğu her hükmün temelinde zarurât-ı hamse denen bu beş değerli şeyden birinin korunması yatmaktadır.
Meselâ, insan aklının fonksiyonlarını kısmen ya da tamamen yerine getirmesine engel olması sebebiyle İslâm dini şarabı pis olarak kabul etmiş ve içilmesini haram kılmıştır. İslâm alimleri de “sarhoş edici her şey alkoldür, azı sarhoş edenin çoğu da haramdır” hadis-i şerifine de dayanarak şaraba kıyasla diğer sarhoş edici alkollü içkilerin de haram olduğu hükmünü vermişlerdir.
Ayrıca Peygamber Efendimiz, “Alkollü içicekler her kötülüğün anasıdır” demekle alkolün ne kadar kötü bir şey olduğuna işaret etmiştir. Nitekim alkolün insan aklı ve psikolojisine verdiği zarar, insan vücuduna yaptığı tahribat, trafikte sebep olduğu kazalar, ekonomiye verdiği zararlar, sağlık sistemine ve dolayısıyla devlete verdiği zararlar, aileye ve dolayısıyla topluma verdiği zararlar göz önünde bulundurulduğunda Peygamber Efendimizin ne kadar da haklı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu yüzden İslâm’ın alkollü içecekler konusundaki haram hükmüne günümüz insanının da ancak âmennâ demesi düşer.
On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayı yine kapımıza dayandı, bereketiyle geldi. Bu yüzden biz de "Merhaba ey şehr-i Kur'ân! Merhaba ey şehr-i sıyam! Merhaba ey şehr-i kıyam! Merhaba ey şehr-i gufran! Ve Merhaba ey şehr-i insan!" diyerek uzaklardan..
Rahip Lyubomir Bratoev, Berlin’deki Bulgar Ortodoks Kilisesi topluluğunun kuruluşunda yer aldı. Doğu Almanya’nın başkentine 1980’li yılların sonunda doktora eğitimi için geldi. Yurtdışında tipik bir Ortodoks Hıristiyan gibi gidebileceği bir kilise..
İslâm dini, insanlara rehberlik etmek üzere verilen ve hayatlarını inanç, davranış ve ahlâk boyutlarıyla ferdî ve içtimaî bakımdan düzenleyen ilâhî kurallar bütünüdür. Bu bakımdan İslâm dini ilâhî kaynaklıdır, yani Yüce Allah’a dayanmaktadır. Doğrudan..
18. yüzyılın son çeyreği ile 19. yüzyılın başlarında Vidin'in en meşhur ve en güçlü taşra hükümdarı olan Osman Pazvantoğlu’nun inşa ettirdiği Vidin..