Bulgaristan’daki Müslümanların tek bağımsız yükseköğretim kurumu olan Sofya Yüksek İslam Enstitüsü, uzun zamandır beklenen önemli bir gelişmeyle gündemdedir. 1998 yılında çok büyük güçlüklerle kurulduktan 26 yıl sonra Enstitünün Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tanınması için akreditasyon süreci başlatılmıştır.
Sofya Yüksek İslam Enstitüsünün bugünlere gelmesi hiç de kolay olmamıştır. Enstitünün kuruluşunda çok değerli katkıları bulunan Dr. İsmail Cambazov, Yusuf Kerimov, Doç. İbrahim Yalımov gibi aydınlar büyük fedakarlıklarla çeşitli güçlüklere göğüs germiş ve bu önemli kurumu sahiplenmemiz için bize emanet ederek bu dünyadan göç etmişlerdir.
Sofya Yüksek İslam Enstitüsünün bugünkü varlığı için verilen mücadele süreci
Aslında bu zorlu süreç 1998’de Yüksek İslam Enstitüsü olarak kurulmasıyla değil sekiz sene öncesinde, 29 Eylül 1990 tarihinde Bakanlar Kurulunun 42 sayılı kararnamesiyle açılan Yarı Yüksek İslam Enstitüsüyle başlamıştır.
Rahmetli İsmail Cambazov Hoca “Sofya Yüksek İslam Enstitüsü” adı altında kaleme aldığı hatırat kitabında bu okulumuzun “Soya Dönüş Sürecini” gerçekleştiren Komünist rejimin Türkleri yeniden kazanması için Türk halkına bir hediyesi olduğunu ifade etmektedir.
Gerçekten de Komünist rejimin çöküşünden sonra uzun bir kesintiye uğrayan dini hayatın yeniden canlandırılmasına ve bunu başarıyla yürütecek olan dini kadroya topluluğumuzun büyük ihtiyacı vardı. Bu ihtiyacın karşılanmasında varlığını 8 yıl boyunca sürdüren Yarı Yüksek İslam Enstitüsü önemli bir rol üstlenmiştir. Ancak Enstitü kuruluşunun ilk iki yılı çok zor şartlarda geçmiştir.
50 öğrenci, 10 öğretmenle başlayan Enstitü eğitim öğretim faaliyetleri, büyük maddi yetersizlikler içerisinde yapılmıştır. Müfredat programlarının olmaması, olumsuz fiziki şartların sebep olduğu öğrenci memnuniyetsizliği, Başmüftülüğün bulunduğu karışık durum vs. engel ve zorluklardan dolayı okulumuz birkaç kez kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış, hatta Enstitüyü Kurtarma Komitesi kurulmuştur. Ancak çok değerli Enstitü hocalarının olağanüstü çabalarıyla okulun kapanması önlenmiştir. Şumnu’daki Medresetü’n - Nüvvab’ın Alî kısmı ve Türkiye’nin İlahiyat Fakültelerindeki ders plan ve programlarından yararlanılarak Bulgaristan koşullarına uygun bir müfredat programı uygulanmaya başlanmıştır. Yurt içinden ve Türkiye’den belli sayıda öğretmen kadrosu oluşturulmuştur. Böylece din eğitimi alanında belirli bir deneyim birikimi sağlanmıştır.
Bugün akreditasyon sürecinde olan yükseköğretim kurumu defalarca kapanma tehlikesiyle karşı karşıya gelmiş, ancak çok değerli hocaların çabaları sayesinde ayakta kalabilmiştir.
Zorluklara göğüs geren Enstitü kadrosunun hareket ettiği motivasyon kaynağı neydi diye bir soru soracak olursak, cevabını maddi bir beklentide aramamak gerekir. Zira yaşanan bütün zorlukların üstesinden gelinmişse bu kadronun büyük heyecan ve özverili çalışmaları sayesinde olmuştur. Bu konuda İsmail Cambazov Hoca’nın Sofya Yüksek İslam Enstitüsü hakkında kaleme aldığı hatıra kitabındaki sözleri anlamlıdır. Kendisinin ifadesiyle Enstitünün kuruluşunda “ümitler o kadar büyüktü ki, çekilen zahmetler vız gelirdi.“ Cambazov Hoca sözlerine şöyle devam etmektedir: “Biz sürülmemiş topraklar üzerinde amatörce tohum ekmeğe çalışıyoruz. Bitip bitmeyeceğini düşünemeyecek kadar da safız, bilgi darağcımız boş, pedagojik hazırlığımız sıfır, sadece gönlümüz zengin.“
Neticede bu ümitler birçok kez yaşanan hayal kırıklığıyla suya düşmüşse de karşılaşılan bütün imkansızlıklara rağmen Enstitünün varlığını sürdürme mücadelesinden hiçbir zaman vazgeçilmemiştir. Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel’e, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a mektuplar yazılmış, gerek Türkiye gerekse Arap devletleri temsilcileriyle görüşmeler yapılmış ve Enstitünün bulunduğu zor durum anlatılarak daima destek aranmıştır.
Nihayet verilen mücadele boşa çıkmamıştır. Büyüklerimizin demokrasiye geçiş döneminin ilk yıllarında sarf ettikleri bu olağanüstü çabaları sayesinde 1990/91 eğitim - öğretim yılı Kur’an kursu düzeyinde 50 öğrenciyle başlamışken, 1993/94 eğitim - öğretim yılında 115 öğrenci ve 12’si profesör, doçent, doktor olmak üzere 22 kişilik bir öğretmen kadrosu hazır bulunmuştur.
Ne var ki, meslek okulu düzeyindeki 3 yıllık Yarı Yüksek İslam Enstitüsü Bulgaristan’daki Müslümanların dini ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için yetersiz kalmış, mezunların öğretmenlik hakkına sahip olması gerektiği de göz önünde bulundurularak okulun Yüksek İslam Enstitüsüne dönüştürülmesi için gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra girişimlerde bulunulmuştur.
Bu girişimler neticesinde Bakanlar Kurulunun 9 Mart 1998 tarihli ve 15 sayılı kararıyla yarı Yüksek İslam Enstitüsü kapatılmış, yerine 4 yıllık Yüksek İslam Enstitüsü açılmıştır. Açılışından bu yana burada Kur’an-i Kerim, tefsir, hadis, kelam, İslam tarihi, İslam felsefesi, Arapça gibi zorunlu dersler ve pedagoji, psikoloji, din eğitimi metodları gibi seçmeli dersler okutulmuş ve okutulmaktadır.
Böylece Enstitü bir yandan müftü, vaiz ve imam, diğer yandan da Kur’an kurslarına ve İmam Hatip Liselerine öğretmen yetiştirerek ülkemizdeki Müslüman topluluğuna hizmet etmektedir.
Bu hizmeti İslam dini, Bulgaristan’daki Müslümanların tarihi ve kültürüyle ilgili bilimsel araştırma faaliyetleriyle de sürdürmektedir. Özellikle son birkaç yıl içerisinde Şumen ve Plovdiv’de düzenlediği ulusalararası sempozyumlarla Enstitünün gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki itibarı daha da artmıştır. Ayrıca 2008 yılından bu yana çıkan ve İslam dini ve kültürü, tarih, sanat, edebiyat vs. konularda çeşitli makalelerin yer aldığı Yüksek İslam Enstitüsü Yıllığı da okulumuzu güzel bir şekilde temsil etmeye devam etmektedir.
Görüldüğü gibi Yüksek İslam Enstitüsü gerek eğitim - öğretim alanında gerekse bilimsel araştırmalarda sürekli gelişmektedir. Ancak Enstitümüzün geleceğini yakından ilgilendiren ve belki de en önemli meselelerinden biri akreditasyon meselesidir. Zira bu meselenin çözümünü yıllarca engelleyen eksiklikler vardı. Bu eksikliklerin başında Enstitünün kendi binasına sahip olmaması geliyordu.
Enstitü binası olarak 26 sene içerisinde 3 bina değiştirilmiş, 8 yıl boyunca Başmüftülük binasının koridor kısmı ve dar odaları derslik olarak kullanılmış, ardından Kozloduy semtinde bakımsız bir kiralık binaya geçilmiş, onun ardından da Vrajdebna semtinde güzel, ancak yine kiralık bir binada eğitim görülmüştür. Nihayet 2023 yılında Enstitüye uygun bir binanın satın alınıp tahsis edilmesiyle akreditasyon sürecinin en önemli şartlarından biri yerine getirilmiş oldu. Bir yandan bina tadil edilirken Enstitünün akreditasyonu için gerekli belgeler hazırlanmış ve ilgili kuruma müracaat yapılacaktır.
Böylece Enstitünün Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tanınması süreci başlatılacaktır. Bu sürecin olumlu neticelerle sonuçlanmasını ve topluluğumuz ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyoruz!
İlgili yazılar:
Yazı : Dr. Emine Bayraktarova
Foto: grandmufti.bg, islamicinstitute-bg, özel arşiv
“Dünya saati” 2007 yılının bir Mart akşamında Sydney'de (Avustralya) 2 milyon kişi ve 2 bin işyerinin doğaya ve iklime önem verdiklerini göstermek için 20:30-21:30 saatleri arasında ışıklarını bir saatliğine kapatmasıyla başladı. O zamanlar bunun en..
Bulgaristan bu yıl da Küresel Para Haftası girişimine katılıyor. 13 yıldır kutlanmakta olan etkinlikle ülkemizde öğrencilerin finansal okuryazarlığının artırılması amaçlanıyor. İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) Uluslararası Finansal Eğitim Ağı..
Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nde 7 günlük yas ilan edilirken diskoda çıkan yangının çoğu 14 ile 25 yaş arasında olmak üzere en az 59 genç ve çocuğu hayattan kopardığı Kocani kasabası sessizliğe büründü . BNR muhabiri Keti Trencheva’nın aktardığı..
Son birkaç haftadır “Erdemler ve dinler” dersinin 2026 yılından itibaren müfredatta zorunlu bir ders olarak okutulması mümkün mü? konusu ülke gündeminde..