İslâm’da bir Müslümanın adı, kimliğinin önemli bir parçasıdır ve İslâm’ın değerlerini yansıtır. Peygamber Efendimiz, hayatı boyunca isimlerin önemine dair birçok tavsiyede bulunmuş ve isimlerin anlamlarının kişilik üzerindeki etkisine dikkat çekmiştir. Hazreti Muhammed (s.a.s.), İslâm toplumunda isimlerin güzel ve anlamlı olmasını teşvik etmiş, insanlara kötü veya olumsuz anlam içeren isimler verilmesinden kaçınılmasını istemiştir.
İsimler, bir insanın kişiliğini ve toplum içindeki kimliğini etkileyen unsurlardan biridir. Bu yüzden yeni doğan çocuğa sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okumakla güzel bir isim vermek bir anne babanın önemli sorumluluklarındandır.
Hazreti Muhammed (s.a.s.), doğan çocuklara anlamlı ve İslâm’a uygun isimler verilmesi gerektiğini öğretmiştir. Bu konuda Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Siz kıyamet günü kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleri ile çağrılacaksınız. Öyleyse çocuklarınıza güzel isimler koyunuz.”
Bu hadis-i şerifte isimlerin ahirette dahi önem arz ettiğine vurgu yapılmakta ve bu sebeple Müslümanların isimlerinin İslâm’ı çağrıştırmaları ve Allah katında da güzel olması gerektiği belirtilmektedir.
Hazreti Muhammed (s.a.s.), insanlara “Abdullah” (Allah’ın kulu), “Abdurrahman” (Rahmân’ın kulu) gibi isimlerin verilmesini beğendiğini ifade etmiş ve bunu teşvik etmiştir. Allah’ın güzel isimlerini içeren ve Allah’a bağlılığı ifade eden isimlerin Müslümanlar arasında yaygınlaşmasını istemiştir. Rasûlüllah Efendimiz, çocuklarından birine Abdullah ismini vermekle bir taraftan Allah’ın adıyla bağ kurmuş, diğer taraftan da çocuğuna babasının adını koymuştur. Buradan çocuklara büyüklerinin adlarını koyma uygulamasının anlamlı olduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir oğluna ise İbrahim ismini koyarak peygamber isimlerinin çocuklara konabileceğini, hatta bunun önemli olduğunu göstermiştir. Bu yüzden Allah’ın seçkin kulları olan peygamberlerin isimlerini, Hazreti Muhammed tarafından her biri “yıldız” olarak nitelenen sahabilerin ve İslâm tarihinden önemli şahsiyetlerin isimlerini çocuklara koymak son derece önemlidir.
Olaya biraz da Bulgaristan Müslüman ve Türk toplumu açısından bakacak olursak, şunların altını çizmek gerekir:
Bulgaristan’daki Türkler, yüzyıllardır oluşan Türk isim sistemini yaşatmaktadır. Bu isimler, kültürel mirasın nesilden nesile aktarılmasını sağlarken, Türk kimliğinin devamı için de bir sembol niteliğindedir.
Ayrıca Türk isimleri, Türkçenin bir parçası olarak Bulgaristan’da yaşayan Türklerin kültürlerini ve dillerini korumalarına katkı sağlar. Aileler, çocuklarına Türkçe isim vererek onların kültürel kimliklerini küçük yaşlardan itibaren kazanmalarını hedefler. Böylece çocuklar, yalnızca isimleriyle değil, aynı zamanda bu isimlerin içerdiği kültürel ve tarihî mirasla birlikte büyür.
Bulgaristan Müslüman Türk toplumu için Türk isimleri, dinî kimliğin bir yansımasıdır. Türk isimleri, çoğu zaman İslâm dininden esinlenmiş isimler olup, taşıyan kişiye Müslüman kimliğini de hatırlatır. Ahmed, Mehmed, Ayşe, Fatme gibi isimler, hem Türk hem de İslâmî kimliği yansıtan isimlerdir. Bulgaristan’da Müslüman Türk toplumunun çocuklarına bu tür geleneksel isimleri vermesi, onları dinî kimlikleriyle buluşturmakta ve toplumsal aidiyet duygusunu güçlendirmektedir.
Komünizm döneminde Türklerin kimliklerini silmek için zorla isim değiştirme politikası uygulanması boşuna değildir. Bu süreçte Türk isimlerinin Bulgar isimleriyle değiştirilmesi, Türk ve Müslüman kimliğinin silinmesine yönelik bir hamleydi. İsmin önemini anlayan Müslümanlar, zorla değiştirilen isimlerine sahip çıkmak için direniş göstermiş ve nice şehitler vermiştir.
O yüzden Müslüman-Türk isimleri, baskılara karşı direnç sembolü hâline gelmiş ve bu isimler, toplumun geçmişini, mücadelesini ve bağımsız kimliklerini koruma iradesini temsil etmektedir.
Ortodoks Kilisesi, İsa’nın Doğuşunun üçüncü gününde – 27 Aralık’ta ilk Hristiyan şehidi olarak kabul edilen Aziz Stefan’ı anıyor. İsmi, Yunancada “palmiye”, “taç” anlamına gelen "στέφανος" (stéphanos) kelimesinden geliyor ve şehitlik tacıyla..
Veliko Tarnovo yakınında koruma altında olan Arbanasi tarihi köy turistlerin tercih ettiği bir yerdir. Biri “Rojdestvo Hristovo” olmak üzere, Ortaçağ manastırları ve kiliseleri, müzeleri ve eski evleri Arbanasi’yi eşsiz yapan yerlerden..
25 Aralık’ta gün batımıyla birlikte Yahudi cemaati Hanuka’yı kutlamaya başlar . Hanuka Bayramı, yıla bağlı olarak Kasım veya Aralık ayına denk gelen, Kislev ayının 25’inci gününde başlar. Yahudiler, Hanuka'da 9 mum veya ritüel yağı..