Avrupa'daki çiftçiler, hem piyasada hem de üretimi etkileyen olağanüstü olaylar nedeniyle büyük zorluklarla ve meydan okumalarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor.
Yılın başında AB çapındaki kitlesel tarım protestolarının ardından çiftçiler giderek daha fazla sel, kuraklık, yangınlar, hayvan hastalıkları, Ukrayna ithalatı ve sıkılaşan çevre gerekliliklerinden muzdarip oluyor.
Tam bir hafta önce, Tarım Konseyi Brüksel'de toplandı ve burada, katılımcılara göre dinamik gerçeklere cevap vermek veya art arda gelen krizlerle başa çıkmak için tasarlanmayan Ortak Tarım Politikasının gözden geçirilmesi yönünde güçlü çağrılar vardı.
Tarımsal kriz rezervi yıllık 450 milyon avroyu buluyor, ancak hızla azalıyor. AB Tarım Komiseri Janusz Wojciechowski, Avrupa Parlamentosu'nun yeni üyelerini bir sonraki çok yıllı mali çerçevede fonu artırmak için çalışmaya çağırdı:
“450 milyon euro tutarındaki rezerv kesinlikle yetersiz.Bu benim gelecekteki ortak tarım politikasının temelini oluşturan ilk talebim olacak.Avrupa Parlamentosu'nun kriz rezervinin en az birkaç kat daha yüksek olması gerektiğine karar vermesi gerekiyor.Çok güçlü bir Ortak Tarım Politikası temeline ve kriz yardımına ihtiyacımız var çünkü hiçbir sigorta sistemi bunu garanti edemez.Tarımsal çalışmalarda risk zaten o kadar yüksek ki hiçbir sistem, hatta çeşitli sübvansiyonlarla desteklenen sigorta sistemi bile çiftçilerin güvenliğini garanti edemiyor.İşte bundan dolayı çeşitli kriz faaliyetleri için bu fonları artırmak çok önemli.”
Aşırı kuraklık, ülkemiz de dahil olmak üzere, Avrupa'nın çeşitli yerlerindeki çiftçileri bir dizi zorluklarla karşı karşıya bıraktı.
Visegrad Grubu Tarım Bakanları, Bulgaristan ve Romanya'nın katılımıyla, iklim değişikliğini göz önünde bulundurarak tarımı finanse etmek için tarım fonları dışında başka Avrupa fonları arama ihtiyacı etrafında ve Avrupa Birliği'nin iklim değişikliğine bağlı kriz rezervinin işleyişine ilişkin yeni çözümler aramak için birleşti.
Tarım Bakanı Georgi Tahov, bu yıl ülkemizde binlerce tarım çiftliğin alışılmadık derecede yüksek sıcaklıklardan ve uzun süren kuraklıktan etkilendiğini, bunun da bu yılki ortalama mısır ve ayçiçeği veriminde düşüşe yol açtığını açıkladı. Ayrıca ülkemizde eşi benzeri görülmemiş bir dizi yangın meydana geldi.
Yangınlarda kül olan çiftliklerin ve alanların toparlanması çok fazla zaman ve mali kaynak gerektirecek ve bu da çiftçilerin bu alanları işlemeden vazgeçmesi yönünde gerçek bir risk yaratacak.
Bulgaristan, kuraklık ve yangınların verdiği zarar nedeniyle AB'nin tarım rezervinden fonların harekete geçirilmesini talep etti. Tarım ve Gıda Bakanlığı, koruyucu mekanizmanın devreye girmesi için AK'ye yazılı talepte bulundu.
Bu yardım, 46,5 milyon avro ile Almanya, 3,3 milyon avro ile Estonya, 37,4 milyon avro ile İtalya, 21,6 milyon avro ile Romanya ve 10,9 milyon avro ile Bulgaristan olmak üzere, beş AB üye ülkesi arasında paylaştırılan yaklaşık 120 milyon avroluk toplam paketin bir parçasıdır.
Tarım ve Gıda Bakanı Georgi Tahov şunları belirtti:
“ Aşırı iklim koşullarından, yani yangınlardan, kuraklıktan kaynaklanan olumsuz sonuçlardan yola çıkarak, Tarım ve Gıda Bakanlığı aracılığıyla tarafımızdan yapılan bir analiz sonucunda, buna güvenimiz var. Bu mekanizma aracılığıyla ilk kez ülkemize 11 milyon avronun üzerinde paranın tahsis edileceği güvencesini de içeren, tarım üreticilerinin likidite kaybının çok ciddi bir analizini yaptık.Bu başlı başına yüzde 200 ulusal fonla örtüşüyor ve burada 60 milyon levanın üzerinde bir rakam söz konusu.”
Fonlar, hasat kaybına uğrayan çiftçilerin telafi edilmesini mümkün kılacak. Yardımın, 30 Nisan 2025 tarihine kadar verilmesi planlanıyor ve bu yılın sonuna kadar, aralarında Bulgaristan'ın da bulunduğu ülkelerin, yardımın hangi koşullar altında verileceği konusunda AK'ye bilgi vermesi gerekiyor.
Tahsis edilen fonlara ilişkin bilgiler, ülkemizdeki etkilenen çiftliklere güven vermekten uzaktır.
Kuraklıktan en çok etkilenen mısır yetiştirme bölgelerinden biri olup bu yılki çok düşük verim nedeniyle çiftçilerin iflas edeceğini öngören Loveç Tahıl Üreticileri Birliği Başkanı Tsanka Natseva, BNR’ye konuştu:
“Bu yıl geçen yıla göre verim yüzde 40 daha düşük. Geçen yıl da bir kuraklık yaşandığını hesaba katmamız gerekiyor, bu yıl ise dekar başına 160 kg mısır elde edilirken geçen yıl 400 kg'dı.Mısır tanesi kuru ve neredeyse hiç protein içermiyor. Görünüşe göre kuraklık sırasında oldukça beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan bir toksin sorunu var. Mısırı satın alanler, mısır almayı reddettikleri bir örnekte alfatoksin bulunduğundan şikayetçi. Durum çok kötü, hatta felaket diyebilirm, çünkü kuraklığın getirdiği krize bir de düşük alım fiyatlarını eklememiz gerekiyor- kg mısır 35 stotinkadan, 1 ton mısır ise 350 levadan alıcı buluyor.
Elinde ne kadar rezerv varsa tükenmiş, birkaç yıl üst üste düşük getiri nedeniyle iflas ilan edecek meslektaşlarımın olacağını tahmin ediyorum.Gübre ve tohumlar olmak üzere, yeni bir ekim kampanyası için seçenekler aranıyor. Çiftçiler ya gübre satın almayacak, ya da bankalardan kredi çekecek. Hatta daha imtiyazlı tarım kredileri konusunda Bankalar Birliği ile görüşmeyi bile düşünüyoruz.Ülkemiz oldukça fakir ve ulusal bütçeden herhangi bir tazminat veya ek ödemeyi karşılayamıyor.“
Ulusal Tahıl Üreticileri Birliği Başkanı Iliya Prodanov, BNR’ye verdiği demecinde toplam kayıp rakamlarının henüz mevcut olmadığınıl, ancak kayıpların çok büyükolduğunu söyledi:
“ Ortalama rekoltenin ne olduğuna dair hâlâ resmi istatistiklere sahip değilim, ama ülkemizin tüm bölgelerindeki meslektaşlarımızdan edindiğimiz bilgiye göre ayçiçeği için bu rakam 100 kg civarında, mısır içinse yaklaşık 200 kg, ki bu, dekar başına normalin %50-60 altındadır. Kayıplar gerçekten çok büyük. AK'nun kriz rezervini devreye sokması ve Bulgaristan'a çok az da olsa yetersiz fon ayırması, durumun oldukça endişe verici olduğunu gösteriyor. Böyle bir durumda, tepkiyi sağlayacak mekanizmanın bulunması gerekiyor, çünkü bu kaynaklarla herhangi birinin etkilenen üreticilere yardım edeceğini düşünmesi bile son derece yetersiz. Söz miktara gelince, Bulgaristan için 10,9 milyon avro, kayıpları göz önünde bulundurursak, son derece küçük bir miktar ve bu rakamın neredeyse bir milyar levaya ulaşacağı kesin.”
Sayın Prodanov, tahsis edilen fonları yetersiz olduğunu söylüyorsunuz, fakat yüzde 200 milli ortak finansman ihtimali var, yardım 60 milyon levaya kadar çıkabilir.
“"Ek ödeme bir hipotez, çünkü şu anda Maliye Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı ile bu fonların bütçeye dahil edilip edilmeyeceğine dair resmi görüşmeler yapmadık.Umarız ki bu olur, sonuçta bu, ülkenin durumu göz önüne alındığında, faydalanması gereken bir fırsattır. Sanırım önümüzdeki haftalarda bakanlıkla resmi toplantılarımız olacak ve bu doğrultuda neler yapılacağını göreceğiz. Paralar yetersiz, çünkü kayıplar çok büyük. Bizim gibi bütçesi kısıtlı olan ülkelerin ulusal eş finansmana sahip olmasının adil olmadığını burada bir kez daha vurguluyoruz.”
Ülkemizde kuraklık ve yangınlardan ne kadar arazi etkilendi?
“ Ülkedeki tüm ayçiçeği ve mısır alanları kuraklıktan etkilendi, bu alanlar yaklaşık 10 milyon dekar, yani tüm ekili alanların neredeyse üçte biri. Buğday hasadı da kuraklıktan nasibini aldı, ancak daha az bölgede yaşandı. Söz yangınlara gelince, sorun, meraların yandığı hayvan yetiştiricileriyle ilgilidir, bu onlar için büyük bir zarar, hayvanların otlayabileceği hiçbir yer kalmadı.”
Bu aşamada bu fonların paylaştırılmasına ilişkin mekanizmanın ne olacağı konusunda netlik var mı?
“Şu anda netlik yok. Bulgaristan'ın mekanizmayı sağlamak için yıl sonuna kadar zamanı var, bu yüzden en uygun ödeme yolunu bulmak için bize verilen sürenin tüm avantajlarından yararlanacağımızı düşünüyorum, dolayısıyla görüşmeler hala devam ediyor. Bu fonların mümkün olduğunca adil paylaştırılması bizim için önemli.Geçmişte her bakanlığın en büyük sorunu, Bulgaristan'da böyle bir mekanizmaya dayanacak ayrıntılı istatistiksel verilerin bulunmamasıydı, çünkü diğer her şeyin doğru şekilde dağıtılması çok zordur. Avrupa'nın bu gibi durumlarda çalışacak bir mekanizma düşünmesi gerekiyor çünkü işler bu şekilde yürümüyor. Ayrıca Avrupa Komisyonu Başkanı'nın tarıma ilişkin stratejik raporunu da görüyorsunuz, yani biz, bu rapor, bir sonraki program dönemi için mali çerçeve konusunda hiçbir garantimizin olmadığını, bir sonraki mali çerçevede tarım sektörünün hangi fonlara sahip olacağını bilmiyoruz.
Yeni Avrupa Komisyonu'nun kurulmasından sonra nasıl gelişeceğini göreceğiz. Tarımdan Sorumlu yeni Komisyon Üyesinin programını sunmak için 100 günü olacak. Sabırsızlıkla bekliyoruz, ama raporda gördüklerimize bakılırsa, işlerin pek de pembe olmadığını açıkça gösteriyor. Önce mali kaynak yok, ikinci yerde “Yeşil Geçişe” olan tutkular, hiçbir şekilde azalmadı, önümüzde birçok görüşme var ve devletle ortak yaşam içinde olmak, aynı şekilde çalışmak çok önemli, aksi takdirde kaybetme riski var.”
Bu haber, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı çerçevesinde hazırlanmıştır. Haberin orjinalini buradan dinleyebilirsiniz.
Çeviri: Şevkiye Çakır
ABD başkanlık seçimleri konusunda heyecanlananlar yalnızca Amerikalılar değil , Avrupalılar da nefeslerini tutarak sonuçları bekliyor – Kamala Harris'in zaferi gerçekten tutarlı bir politika ve öngörülebilirlik getirir mi ,..
İklim değişikliği küresel bir olay olup dünyanın her köşesinde kendini gösteriyor. Bunun son örneği, İspanya’nın Valencia bölgesini vuran sel felaketi oldu. Avrupa’da son 50 yılın en feci seli olarak değerlendirilen bu doğa afetinde yüzlerce kişi..
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, Ursula von der Leyen'in yeni Avrupa Komisyonu’nda yer alan 26 AB Komisyonu üyesi adayını,..