Avrupa Parlamentosu seçimlerinin sonuçlarının netleşmesinin ardından "iktidar savaşı" çoktan başladı. İlk bakışta kontrolün Avrupa Halk Partisi, Sosyalistler ve Demokratlar ile "Renew Europe" Yenilenen Avrupa arasındaki koalisyonda kalacağı görülüyor, ancak istikrar kesin olmaktan uzak ve şu anda devam eden müzakereler bunu sarsabilir.
Brüksel'de, Avrupa Birliği'ne üye devletlerin liderlerinin gayrı resmi toplantısı yapılacak ve bu toplantının, Komisyon, Parlamento, Konsey başkanları ve Birliğin Dışişleri Yüksek Temsilcisi olmak üzere, Avrupa kurumlarının üst düzey görevlerinin dağılımına ilişkin ilk tartışma olması bekleniyor. Amaç,coğrafi dengenin yanı sıra siyasi ailelerin temsili açısından da dengenin sağlanmasıdır.
Seçim gecesi Ursula von der Leyen merkezci partilere hem sol hem de sağdaki aşırıcılığa karşı bir siper inşa etme çağrısında bulundu:
“Merkez direnmeyi başardı.Ama aşırı sol ve aşırı sağın destek kazandığı da bir gerçek, dolayısıyla sonuç merkezdeki partilere büyük bir sorumluluk yüklüyor.Bireysel konularda farklılıklarımız olabilir ama hepimiz istikrardan yanayız ve güçlü ve verimli bir Avrupa istiyoruz.Kampanyam sırasında Avrupa yanlısı güçlerin geniş ve etkili bir çoğunluğunu oluşturmak için çok çalıştım.Amacım Avrupa yanlısı, Ukrayna yanlısı ve hukukun üstünlüğünden yana olanlarla bu yola devam etmektir. Ve elbette bu seçimler boşlukta gerçekleşmedi. Etrafımızdaki dünya sallanıyor. Dışarıdan ve içeriden gelen güçler toplumlarımızı istikrarsızlaştırmaya ve Avrupa'yı zayıflatmaya çalışıyor. Buna asla izin vermeyeceğiz.“
Avrupa Halk Partisi başkanı Manfred Weber, yasama organında en fazla sandalyeye sahip olan Avrupa Halk Partisi'nin desteği olmadan yeni Avrupa Parlamentosu'nda çoğunluk oluşturmanın mümkün olmayacağını belirtti:
”Avrupa'nın ana yönü belli. Avrupa,merkez sağdı, ki insanlara böyle bir Avrupa için oy verdi. Bu da, Avrupa Halk Partisi'nin herkesle demokratik bir şekilde müzakere etmeye hazırlıklı olma gibi önemli bir role sahip olduğu anlamına geliyor.Ama aynı zamanda önümüzdeki yıllar için önemli olan rekabet gücü ve güvenlik unsurlarını da belirlemesidir.”
Brüksel merkezli Avrupa Birliği politika araştırması düşünce kuruluşu “Friends of Europe”un analisti Jamie Shea, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı için yaptığı yorumunda, Marine Le Pen'in aşırı sağcı Aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi'nin başarısının,kampanyasının Rusya yanlısı konumlardan ziyade güvenlik, göç ve iç meselelere odaklanmasına bağlı olduğunu söyledi:
”Aşırı sağ partilere bir bütün olarak yaklaşırsak işleri basite indirmiş oluruz. Bazıları Ukrayna yanlısı, diğerleri NATO'yu destekliyor, diğerleri ABD ile çalışmak istiyor, diğerleri Rusya ile çalışmak ve izolasyon istiyor. Bazıları serbest piyasayı destekliyor, diğerleri ise şirketleri destekliyor. Bazıları sistemin içinde çalışmak isterken, diğerleri ise onu dışarıdan yenmek istiyor. Bütün aşırı sağ partiler aynı değildir.Aralarında bölünmeler var ve bu da Avrupa Parlamentosu'nda politika değiştirme hedeflerinde daha az etkili olmalarına neden olabilecek bir faktör olacaktır.”
Uzmanlara göre, birleştirici konu ve sorular, ekonomi ve güvenlik olacak ve politikaların "parça parça" yapılmasına olanak sağlayacak.
Bu seçimlerde gerçekten büyük sürprizler mi var, yoksa tam tersi; aynılarından daha fazlasını yaşayacağız?
"Açık Toplum" Enstitüsü nezdinde “Avrupa Politikaları ve Sivil Katılım" Programı Müdürü Marin Lessenski bu soruya şöyle cevap verdi:
" Sürpriz olan, aslında geleneksel partilerin kolektif olarak beklenenden biraz daha iyi bir performans sergilemesi ve aşırı sağ dalganın ancak bir şekilde gerçekleşmesiydi."
Ve AP'de Rusya yanlısı yeni bir parlamento grubunun oluşturulabileceği yönündeki endişeler hakkındaki yorumunuz ne olacak? Bununla birlikte, hiç de az olmayan ve henüz herhangi bir partiye bağlı olmayan 90'dan fazla sandalye var, bunların arasında "Almanya İçin Alternatif", Macar "Fidesz" Фидеш, İtalyan "5 Yıldız". Polonya "Konfederacja”nu ve diğerlerin sandalyeleri var…
" Onlar yer aradıkları için, bu hala mümkün.Diğer partilerden istenmedikleri için, o yüzden işler oraya gidiyor.Böyle bir birleşme görebiliriz ki, bu gerçekten endişe verici olacaktır.Geleneksel Avrupa değerlerinin savunucusu olduklarını iddia ederken aynı zamanda birleşik bir Avrupa'yı yok etmek isteyen bir dış gücün lehine hareket eden ideolojilerinin çelişkisini vurgulamak istiyorum.”
Avrupa Halk Partisi'nin ne yapacağını düşünüyorsunuz- çoğunluk oluşturmak için sağla mı yoksa solla mı çalışacak?
" Avrupa Halk Partisi bu seçimin büyük galibi olarak ortaya çıktığıiçin kilit soru bu. Sosyalist ve Demokratlardan oluşan geleneksel müttefikleriyle ve “Renew Europe” ve Yeşillerden gelen liberallerle birlikte çalışma ya da başka yerlerde müttefik arama seçeneklerine sahipler.Tahminimce hem solcularla hem de sağcılarla çalışacaklar. Eskiden birlikte iyi çalışan bu dört büyük partinin, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyon'daki ana görevler üzerinde halihazırda anlaşmaya vardığına dair artık sağlam temellere dayanan varsayımlar var. Aynı zamanda Avrupa Halk Partisi, belki belirli politikalar konusunda Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformistlerden, belki de tüm oluşumdan değil, bu gruba en büyük katkıyı sağlayan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin partisinden müttefik arayacaktır.”
Ancak sol partiler, Ursula von der Leyen'e, gündemi sağ partilerin belirlemesine izin vermesi halinde desteklerini geri çekecekleri yönünde bir ültimatom verdi.
" Bu, bir sorun olabilir. Bununla nasıl başa çıkacağını bilmiyorum çünkü örneğin, Avrupa Halk Partisi'nin halihazırda Yeşil Anlaşma'yı değiştirmek için talepte bulunduğunu ve “Yeşiller” ile çoğu sosyalist ve demokratın bunu sürdürmek istediğini görüyoruz, dolayısıyla bireysel politikalar üzerinde önemli müzakerelere şahit olacağız.
Rusya, partiler arasındaki büyük ayrımı ortaya koyuyor. Giorgia Meloni aşırı sağcı bir partiden olmasına rağmen Ukrayna'yı desteklediği için diğer partilerle de çalışacak. Diğer önemli konular ise son zamanlarda reformların yapıldığı ancak belki daha fazla değişikliğin olacağı Yeşil Anlaşma ve göç.Şu ana kadar çok önemli olan Avrupa seçimlerinden bahsediyoruz ama hükümetlerin bulunduğu Avrupa Konseyi'nde de işler değişecek. Avrupa'nın kaybedecek vakti yok, çünkü Rusya ve Çin gibi dış güçlerin hem bir bütün olarak Avrupa Birliği hem de tek tek ülkeler üzerinde ekonomik ve politik olarak büyük baskı uyguladığının çok açık bir şekilde farkındadır.Avrupa'daki bölünme çok kolay bir şekilde böl ve yönet politikasına yol açacaktır”
Peki Avrupa seçimlerinden hangi politikaların etkilenecek? Bunlardan biri elbette Yeşil Anlaşma olacak ama genişleme, savunma gibi alanlarda işler nasıl gidiyor, oylama sonucuna göre bir değişiklik bekleniyor mu?
"Bunlar dev konular. Genişleme yeniden gündemde. Jeopolitik bir gerekçe olarak Ukrayna'daki savaş, Avrupa çevresinde bir boşluk olamayacağını ve bunun çok hızlı bir şekilde hareket edilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu artık sadece yakın komşularımız olan Batı Balkanları değil, aynı zamanda Ukrayna, Moldova ve yakın zamana kadar Gürcistan'ın da böyle bir aday olarak kabul edilmesini içeriyor.Ukrayna ve Moldova'nın oldukça hızlı ilerlediğini görüyoruz, dolayısıyla önümüzdeki yıllarda Avrupa'nın üzerinde çok çalışması gereken konulardan biri de bu olacak. Genişlemenin hızla gerçekleşmesi Bulgaristan'ın çıkarınadır. Ayrıca, savunma politikasının Avrupa'daki farklı parti aileleri arasında büyük ölçüde örtüşen çıkarlar nedeniyle birleştirici unsurlardan biri olacağını da umuyorum."
Mecazi anlamda AB'nin "dizginlerinin" zayıflamış görünen Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'dan giderek güçlenen İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Polonya Başbakanı Donald Tusk'a geçmesini bekleyebilir miyiz?
" Polonya, ağırlığı giderek artan Avrupa'nın dinamik olarak gelişen ülkelerinden biri, dolayısıyla liderlerden biri olacak. Meloni'den daha çok sürpriz olarak söz ediyorum çünkü o, Avrupa Birliği'ndeki zayıf liderlerle oluşan boşluktan oldukça ustaca yararlandı. Avrupa dış politikasına ilişkin oldukça katı tutumlara sahip olan Estonya Başbakanı Кая Калас Kaja Kallas, Avrupa dışişleri bakanlığına aday gösterildi.Avrupa'daki farklı ülkeler arasında köprüler kurabilir ve Birliğin çok daha birleşik bir dış politikası olabilir."
Bir sonraki AP'nin ayırıcı ve birleştirici çizgileri ve konuları neler olacak?
" Birleştirici konu, daha güçlü bir Avrupa olacak ama oraya nasıl ulaşılacağı sorusu daha zor olacak. Yeşil Anlaşma hakkında konuşurken, Avrupa siyasetinde buna yeşil politikalara ikili geçiş ve dijital geçiş deniyor, anketlere göre herkes bunları istiyor ama sorun oraya nasıl ulaşılacağı, en azından sosyal ve ekonomik sonuçlarının neler olacağıdır. Aksine, küçük şeyler, ayrıntılar tökezleyen engeller olacaktır. Bir diğer önemli husus ise Avrupa'ya dair vizyonlardır.Dikkatli olmalıyız, söylenenden çok yapılana bakmalıyız."
Çeviri: Şevkiye Çakır
Bu haber, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı çerçevesinde hazırlanmıştır. Haberin orjinalini buradan dinleyebilirsiniz.
Süredurum seçimler. Yarın her şeyin yoluna gireceğini ve dört yıl sonra seçimler vesilesiyle sizinle haberleşeceğimize dair son damla umutla dolu seçimler. Politikacılardan, kendimizden ve oy vermeyen diğer insanlardan gelen üzüntüyle dolu..
Büyük Britanya’da yaşayan ve vatandaşlık görevini yerine getirmek üzere bu seçimlerde de Bulgaristan’ın Londra Büyükelçiliği’nde kurulan seçim sandığına giden Zdravka Vladova -Momcheva, Bulgaristan Radyosuna konuşurken “Birlik ve beraberliğe muhtacız”..
Almanya’da Bulgaristan vatandaşları 66 seçim sandığında oy kullanabilir . Berlin’de her birinde makineli oylama olan beş seçim sandığı var. Seçim günü sorunsuz ilerliyor . Bulgaristan Radyosu’na konuşan Berlin’deki seçim sandığı üyesi Marin..