Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

AB “Euranet Plus” Radyo Ağı haberidir

Ursula von der Leyen, Avrupa Komisyonu Başkanlığı‘na yeniden aday

Ursula von der Leyen
Photo: Reuters


                                                                           En iddialı çevre koruma yasaları, Covid-19 aşı dağıtım programı, Ukrayna'ya güçlü destek ve Çin'e karşı sert bir tavır.

Ursula von der Leyen'in Avrupa Komisyonu başkanlığındaki ilk dönemi bu şekilde özetlenebilir. Aynı zamanda önümüzdeki beş yıl boyunca AK’nu yönetme ihtimali en yüksek adaydır.

Brexit, koronavirüs salgını ve Ukrayna'daki savaş, Ursula von der Leyen'in ilk dönemindeki en büyük zorluklardır. Ve artık 65 yaşında emekli olmak yerine, başladığı işi önümüzdeki beş yılda bitirmek istiyor:

Biz Avrupa Birliği'nden, Ukrayna'dan, hukukun üstünlüğünden yanayız. Önümüzdeki beş yıl içinde sanayi savunma kapasitemizi artırmamız gerekiyor. Avrupa daha fazla harcamalı, Avrupa daha iyi harcamalı ve Avrupa, Avrupa için harcamalı. Son beş yılda birlikte çok doğru işler yaptık, elde edilen sonuçlar da bunu gösteriyor. Avrupa en zor şartlarda bile konumunu korurken başarılı bir geleceğin temellerini attık. Artık bundan sonraki aşamaları tam konsantrasyon ve birlik içinde ele almamız gerekiyor. Bu yüzden gelecek dönem Avrupa Komisyonu başkanlığına aday olacağım."

Son iki yıldır “Forbes” dergisinin dünyanın en etkili kadını olarak adlandırdığı kadını, başta Avrupa savunmasının yeniden yapılandırılması ve Ukrayna'daki savaşın üstesinden gelinmesi de dahil olmak üzere, hala çözülemeyen diğer bazı sorunlar da olmak üzere,  şüphesiz yeni zorluklar bekliyor.

“Birlikte göç ve iltica anlaşmasını başardık. Avrupa'nın sınırlarını güçlendirdik ve güçlendirmeye devam edeceğiz.Uluslararası alanda da taahhütlerimizi yerine getirdik.

Geçmişte de yaptık, bugün de yapıyoruz, gelecekte de yapacağız. Ama kimin  hangi koşullar altında Avrupa'ya geleceğine biz, Avrupalılar karar veririz, insan tacirleri ve kaçakçıları değil.“

Merkez sağ Avrupa Halk Partisi "ailesi"  dışındaki bazı milletvekilleri onun yanında yer alırken, diğerleri onun çalışmalarından memnun değil.

Merkez sağ Avrupa Halk Partisi "ailesi" dışındaki bazı milletvekilleri onun yanında yer alırken, diğerleri onun çalışmalarından memnun değil. Avrupa Parlamentosu milletvekilleri “Yeşiller” grubundan  Martin Schirdewan ve Sol Partiden  Alice Kuhnke’nin görüşü şöyle:

”Topluluk önünde konuşma konusunda, büyük ve önemli şeyleri güzel, dikkat çekici sözlerle duyurma konusunda bir şampiyondur, ama sonuçta beklentilerin altında kalıyor”.

”Bu, beni ve İsveç'teki "Yeşiller" grubunun diğer temsilcilerini birçok yönden etkiledi. Güçlü ve kendini bu göreve adadı.”


Jacques Delors Enstitüsü Paris ofisinin başkan yardımcısı Christine Verger'in öngörüsü ise bir sonraki Avrupa Parlamentosu'nda popülist çoğunluğun olmayacağı yönünde:

Üç ana geleneksel siyasi ailenin, yani Evrupa Halk Partisi'nin veya merkez sağın, sosyalistlerin ve liberallerin birlikte, birkaç sandalye eksik olsa bile, liberallerin pahasına, Avrupa Parlamentosu'nda çoğunluğa sahip olmaya devam edecekleri açık. Seçim öncesi kampanyalar seçimlerden birkaç hafta önce netleşiyor.

Vatandaşların büyük bir bölümünün Haziran başında Avrupa seçimleri olacağını hâlâ bilmediğini düşünüyorum. Ancak yavaş yavaş kampanyalar kapsamında önemli tartışmaların yapılması uygun olacaktır ve siyasi partilerin de bunu yapmasını umuyorum. Dolayısıyla, ulusal düzeyde iç meselelere fazla saplanmadıkça katılımın artacağını umuyorum. Kampanya sırasında insanların Avrupa meselelerinin öneminin farkında olması gerekiyor, çünkü farklı ülkelerin liderleri de dahil olmak üzere gücü olan, nüfuz sahibi olacak milletvekillerini seçiyoruz.

Avrupa seçimlerinde oy vermek vatandaşlığın, demokrasinin bir ifadesidir. Sadece liderlerin Avrupa Birliği'ne yön vermesi değil, vatandaşların seçtiği temsilciler için de önemlidir.”

Brüksel merkezli Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi'nden (CEPS) araştırmacı Sofia Rusak, von der Leyen'in çoğu Avrupa ülkesinden destek almasını bekliyor:

Sofia Rusak

Von der Leyen'in üye devletlerin desteğini rahatlıkla alacağını düşünüyorum, çünkü genel olarak onu destekliyorlar. Mesela Fransa, Başkan Macron'un şahsında. 2019'da onu öneren Macron oldu.Ve o da "topu aldı" ve oldukça başarılıydı.Ancak Macron ondan tam anlamıyla memnun değil, çünkü onunWashington'a çok sık “baktığını” düşünüyor.Bu yüzden, Von der Leyen'in ona bazı tavizler vermek zorunda kalabilir. Ama onu destekleyeceğine inanıyorum. Bir diğer çok önemli karar da Alman hükümetinin kararı olacak, ki onu destekleyecektir, en azından kendisi Alman olduğu için.”

Ancak adaylığı tartışmasız kalmayacak. Von der Leyen'in performansından memnun olmayanlar, onu onaylamadıklarını onun yeniden seçilmesini engellemeye çalışarak ifade edebilirler.

Sosyalistlerin ve Demokratların oylarına ihtiyacı olacak, bu yüzden ona oy vermemekle tehdit ederlerse bu onun sorunlarına yol açacaktır.Bir önceki oylamada 8 oyla kazandığı kıran kırana geçen bir yarış idi.

Ancak bu kez Von der Leyen önde gelen aday ve Parlamento artık daha rahat. Ama o, yalnızca buna güvenemez.Kesinlikle Sosyalist ve Demokratlar grubunun oylarına ihtiyacı var.Tehdit ediyorlar çünkü von der Leyen'in, bundan söz etmek abartılı da olsa, İtalya'nın sağcı Başbakanı Giorgia Meloni ile yakınlığından endişeleniyorlar.

Sosyalistler ve Demokratlar, ekonomik ve parasal politikalar ve iç pazar için Avrupa Muhafazakarları ve reformistleri yerine Evrupa Halk Partisi’nin,"Avrupa'yı Yenile" (Renew Europe) ve Yeşiller ile birlikte, sol yerine destek arayabilmesinden memnun değiller.”

Von der Leyen’ingörevde kalıp kalmayacağına Haziran ayında yapılacak seçimlerden sonra Avrupa ülkelerinin hükümet liderleri karar verecek.


Sonuçta somut politika vaatleri vererek onların desteğini kazanması muhtemel. Genelde işler bu şekilde gelişiyor.Haziran'daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra ve Eylül'deki muhtemelen yeniden seçilmeden önce, gerekli oyları almak için somut politikalar garanti edeceği bütün yaz boyunca emrinde olacak.

Brüksel merkezli Avrupa Politikaları Araştırma Merkezi'nden Sofia Rusak, Haziran ayındaki Avrupa seçimlerinin sonuçlarının tutarlılık ve sürdürülebilirlik ile karakterize edileceğine inanıyor:

Avrupa Halk Partisi, 20 yılı aşkın süredir olduğu gibi bir sonraki Avrupa Parlamentosu'nda da ilk siyasi güç olacak ve sandalye kaybetmeyecek.

Anketlere göre, yaklaşık 180 milletvekili alacak, ya da aşağı yukarı şu anki sayıyla aynı. Ancak Avrupa Parlamentosu'ndaki genel sandalye dengesinin sağa kayması bekleniyor.

Yani Avrupa Halk Partisi ile Sosyalistler ve Demokratlar birinci ve ikinci güç olarak istikrarlı kalırken, Avrupalı ​​Muhafazakarlar ve Reformistler ile Kimlik ve Demokrasi gibi Avrupa Halk Partisi'nin sağındaki partiler de desteği artıracak.”

Bu durum Avrupa Halk Partisi'nin çalışmalarını ve politikalarını nasıl etkileyecek?

Bu, çoğunluk aranırken ve kararlar alınırken Avrupa Halk Partisi'nin bazen sol yerine sağa "bakabileceği" anlamına geliyor. Şu anda kararların çoğu Avrupa Halk Partisi, Sosyalistler ve Demokratlar, "Avrupa'yı Yenile" (Renew Europe)ve bazen de “Yeşiller” arasındaki uzlaşmayla alınıyor. Ancak genel olarak Avrupa Halk Partisi'nin hafif sağa kayması bekleniyor.

Seçimlerden sonra aşırı sağcı milletvekilleri daha fazla olurken genel program da daha muhafazakar olacak. Ancak Avrupa Halk Partisi’nin bir kez daha Avrupa Parlamentosu'nda önemli bir oyuncu olacak.”

Avrupa Komisyonu Başkanını seçme süreci de bir o kadar karmaşık, bu nedenle Ursula von der Leyen'in şu anda güçlü bir rakibi yok, ki bu önemli, çünkü bu tutum, Birliğin önceliklerini belirler, düzenlemeler önerir, 27 üye ülkedeki kurallara uyumu denetler, çeşitli talepler arasında denge ve uzlaşma arar, üstelik AB'nin dünya önündeki yüzü olur.


Genel olarak en önemli şey, bu sürece dahil olan iki kurum olan Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi arasında bir anlaşmaya varılmasıdır.

Tabii ki, kimin başkanlık edeceğiyle ilgili olduğu için Avrupa Komisyonu da işin içinde ama diğer iki kurum, kurucu anlaşmalara göre, Avrupa Komisyonu'nun bir sonraki başkanının kim olacağına karar verme yetkisine sahip.

Onun Avrupa Komisyonu'nun bir sonraki Başkanı olacağına neredeyse hiç şüphe yok çünkü kimse onu reddetmiyor.

Avrupa Parlamentosu bile karşı çıkamıyor çünkü, o bu sefer önde gelen aday.

Von der Leyen, Avrupa Konseyi'nde çoğunluğu bulacak ve ve ısrar ettikleri prosedürü izlediği için Avrupa Parlamentosu'nun kendisine karşı hiçbir şey yapamayacağı kişidir.Onun adaylığı, en azından bu sefer, dramayı yargılamanın dışında bırakıyor.”

Von der Leyen karşıtlarının bahsettiği gibi AB'de bir liderlik krizi mi var?

Bence kesinlikle hayır. Tam tersine. Avrupa Komisyonu'nun çok güçlü bir başkanını görüyoruz. Komisyonun statüsünü karakterize ediyor ve çalışmalarını etkili bir şekilde teşvik ediyor. Diğer Avrupa kurumları ve dünyanın geri kalanı karşısında güçlü bir otoriteye sahiptir.

Fotoğraflar: Reuters

Çeviri: Şevkiye Çakır

Bu haber, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı çerçevesinde hazırlanmıştır. Haberin orjinalini  buradan dinleyebilirsiniz.




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

“Bulgarların anlatılmamış hikayeleri” programı, yurt dışındaki önemli yurttaşlarımızın mirasını aile yadigarı olarak topluyor

Eğitim ve Bilim Bakanlığı’nın yenilikçi eğitim programının başarılarını gösteren sıra dışı forumu ü lkemizin adını dünyaya duyuran değerli Bulgar bilim adamların, girişimcilerin, mühendis ve ressamların “anlatılmamış hikayelerinden” oluşan kısa bir..

Eklenme 14.11.2024 06:05
İvaylo İvanov

Donald Trump, Beyaz Saray'da Avrupa'yı ve güvenliği, savunmayı ve ekonomiyi nasıl etkileyecek?

 “Donald Trump'ın ABD Başkanı seçilmesi, ilk dönemden itibaren en azından elimizdeki açıklamalara  ve deneyimlerimize göre savunma ve güvenlik, ekonomi ve politika olmak üzere üç ana boyutta Avrupa siyasetini olumsuz etkileyecektir”- dedi “Atlantik”..

Eklenme 13.11.2024 16:55

WWF-Bulgaria’dan yeni vahşi hayvanları koruma kampanyası

WWF-Bulgaria, "Doğaya Abone Ol" başlıklı yeni kampanyasında yaban hayatına destek çağrısında bulundu. Çevreciler, “Uluslararası Kırmızı Kitap” verilerine dayanarak, Bulgaristan'da büyük bir kısmı omurgasız olmak üzere 60 ila 65 bin arasında..

Eklenme 13.11.2024 11:58