Kuzeydoğu Bulgaristan’ın Dobriç kasabasında doğan annesi Yanka Selimi, 1964'ten beri Tiran Radyosunun Bulgarca bölümünde tercüman olarak, çeşitli Arnavut kurumlarında ve Tiran Üniversitesinde öğretmen olarak Arnavutluk'ta Bulgar dilini tanıtıyor. Milena'nın babası koreograf Skander Selimi, Arnavut Bale Okulu’nun kurucusu, koreografi ve bale tarihi üzerine ders kitaplarının yanı sıra Arnavut halk dansları üzerine monografilerin yazarıdır.
Milena, 1991 yılında Tiran'da Arnavut filolojisi bölümünden mezun olduktan sonra, Arnavutluk Devlet Radyo ve Televizyonu’nda gazeteci ve çocuk programlarının senaristi olarak çalışmaya başladı.
1990'lı yıllarda Sofya "Sveti Kliment Ohridski" Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptıktan sonra Tiran Radyosu’nda editör, yapımcı, genel yayın yönetmeni ve genel müdür olarak çalıştı.
Arnavutluk'ta en çok okunan gazete ve dergilerden bazılarının genel yayın yönetmenliğini ve BBC muhabirliğini yaptı.
2013-2015 döneminde Arnavutluk Kültür Bakanlığı'nda medya iletişimi konusunda kıdemli danışman olarak görev yaptı ve 2019'dan beri Tiran'daki Açıklık ve Diyalog Merkezi'nin genel müdürü olarak görev yapıyor. Fakat radyo, hayatında bambaşka bir yere sahip:
“Radyo, benim kalbimde. İmkanım olduğu zamanlarda radyo için de birşeyler hazırlıyorum. Tiran Üniversitesi’nde tercüme yapmaya başladım. Arnavut meslekdaşlarımı, Bulgaristan edebiyatıyla tanıştırmak için Elin Pelin'in öykülerini onlar için çevirmeye başladım. Profesyonel olarak tercümelere 2010 yılında başladım.
Balkanlardan ve Doğu Avrupa'dan insanlara edebiyat aracılığıyla birbirlerini tanıma fırsatı veren “Traduki” Edebiyat Ağı bana yardımcı oldu. O gün bugün Bulgaristan, Sırbistan, Kuzey Makedonya, Hırvatistan’dan yazarların çevirisini yaptım.
Georgi Gospodinov’u kendime çok yakın hissediyorum. Onun “Hüznün fiziği” kitabının çevirmeniyim, şimdi ise “Vremeubejişte”- “Zaman Sığınağı” romanını çevireceğim. Annem ise, onun“Doğal Roman” kitabının çevirmenidir.
Alek Popov’un “Misiya London” başlıklı romanının, Milen Ruskov’un ise “Vızvişeniye” romanının tercümesini yaptım. Kalin Terziyski’nin“Sizi Sevecek Biri var Mı?” hikaye kitabı tam bir meydan okuma idi.
Şu anda Profesör Zlatimir Kolarov’un son romanını tercüme diyorum.
“Arnavutluk'ta Bulgar yazarlara olan ilgi artıyor” diyen Milena Selimi ve Bulgar edebiyatından hangi yazarları Arnavut okuyuculara sunulacağına nasıl karar verdiğini şöyle açıklıyor:
“ Her şey yazarla bizzat tanıştığım andan itibaren başlıyor. Çağdaş Bulgar sanatçılarla farklı şekillerde tanışan Arnavut yazarları tanıyorum. Mesela Stefan Chapaliku yakın zamanda Sofya'da tanıtılan bir Arnavut. Kendisi veya diğer meslektaşlarım uluslararası toplantılardan döndüklerinde onlarla konuşuyorum ve onlar bana edebiyatın Bulgaristan'da nasıl geliştiğini anlatıyorlar. Yani yazarın doğrudan izlenimi çok önemlidir.
Georgi Gospodinov burada 10 yıl önce Arnavutluk'ta tercüme edilmişti ve insanlar onu ancak şimdi tanımaya başlıyor.
Elbette bu aynı zamanda Booker Ödülü sayesindedir, çünkü bu kadar yüksek takdirler okuyucuları etkilemekten başka bir şey yapamaz.”
Bulgar kültürü ile bağlantılar ve erişim, ülkemizin kültürünü tanımak için çok önemlidir.
Ulusal Azınlıklar Komitesi'ndeki Bulgar temsilcisine göre bu, en başarılı şekilde Arnavutluk'ta kültür merkezimizin inşası yoluyla gerçekleştirilebilir.
Arnavutluk Ulusal Azınlıklar Komitesi’nde Bulgar azınlığıtemsil eden Milena Selimi’nin sözlerine göre, bu en başarılı şekilde Arnavutluk'ta kültür merkezimizi inşa ederek yapılabilir:
“Bulgaristan’ın buna benzer merkezleri Kuzey Makedonya ve Sırbistan’da var. Arnavutluk’ta neden olmasın! – diye soruyor Milena Selimi ve devam ediyor.
Merkez çok yardımcı olacak. En son 6-7 yıl önce burada bir Bulgar tiyatrosu gösterisi izlemiştik, Mira Dobreva'nın bir oyunu. Birkaç dans topluluğunun gösterisini de izledik. Kültür hakkında konuşabileceğimiz, kendimiz hakkında konuşabileceğimiz ve Bulgaristan'ın başarılarını sunabileceğimiz bir alana ihtiyacımız var. Hem Arnavutluk için hem Bulgaristan için, özellikle de Bulgar toplumu için önemlidir.
Devletin, kurumlarının kendinize gösterdiği ilgiyi gördüğünüzde, bu size kültürünüzü savunmaya devam etme konusunda bir teşvik veriyor.
Buradaki Bulgarlar hem Arnavutluk'u hem de Bulgaristan'ı seviyor. Şu anda iki ülke arasında da çok iyi ilişkiler var.
Şu anda iki ülke arasında da çok iyi ilişkiler var. Bulgaristan'ın Tiran'daki yeni büyükelçisi ile sürekli diyalog halindeyiz ve çabaların devam edeceğini umuyorum. Çünkü bütün bunlar her iki ülke için, özellikle de Bulgar toplumu için faydalıdır".
Bulgaristan'ı Arnavutluk'tan gözlemleyen Milena Selimi, oradaki diğer birçok yurttaş gibi, kaç Bulgar'ın Arnavutluk’taki kendi yurttaşları hakkında bilgi sahibi olduğunu merak ediyor. Cevabı şu: "Yeterince bilmiyorlar”
"Aslında turizm birkaç yıldır gelişmeye başladı ve giderek daha fazla Bulgar Arnavutluk'a geliyor. Bu nedenle Bulgarların buraya gelip Arnavutluk ile buluştuğunda Bulgar toplumu hakkında daha ciddi düşüneceklerini düşünüyorum. Ancak şu anda pek fazla ilgi yok. Sebebini bilmiyorum. Arnavutlar Bulgaristan'a biraz daha bağlılar. Bulgaristan ile ilk ticaret ilişkileri daha 1990 yılında başladı. Ama aynı zamanda bir kültür meselesi. Her zaman kültürel konularda gazetecilik yaptım ve bu konuda yazılar yazmaya devam ediyorum.
Her zaman kültür konularda gazetecilik yaptım ve bu konuda yazılar yazmaya devam ediyorum. Kültür, hem sınırın bir tarafında hem de diğer tarafında insanları bir araya getirip birleştirebilen şeydir. Birbirinizi tanımak çok önemlidir. Karşınızdaki kişi sizinkinden farklı bir görüşe sahip olsa bile yine de onu tanımamız gerekiyor.”
Çeviri: Şevkiye ÇakırHalkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..