Avrupa Birliği'nin karşı karşıya olduğu ikilemlerden biri, tartışmalı bitki ilacı glifosatın kullanımının uzatılıp uzatılmamasıdır. Üye ülkeler, mevcut glifosat lisansının bu yıl dolduğu 15 Aralık tarihine kadar bir karar verilmelidir. Bu konu, Avrupa Parlamentosu'ndaki, iş dünyası ve kamuoyundaki her iki tarafı da böldü. Tezler nelerdir ve doğru bir çözümü var mı?
Yaygın olarak kullanılan yabancı otla mücadelede glifosat kullanım lisansının on yıl daha uzatılması mümkün.
Kimyasalın kanserojen potansiyele sahip olduğu yönündeki endişelere ragmen, ki üretici şirket bunu reddediyor, Avrupa Komisyonu, herbisitin belirli koşullar altında ve kullanımına ilişkin kısıtlamalarla piyasada kalabileceğine düşünüyor.
Belçika'daki tarım sektörü, şu anda güvenilir bir alternatifin bulunmadığını ileri sürerek öneriyi destekliyor. Belçika Tarım Derneğinin Genel Sekreteri Nikola Nelli şunları belirtti:
“Glifosatın yerini alacak mevcut çözümler ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan yeterince sürdürülebilir değil. Bu nedenle tarım sektörü için yararlı değil.”
Ancak Lüksemburg'da çiftçilerin neredeyse yüzde 80'i gönüllü olarak glifosatın aşamalı olarak ortadan kaldırılması programına kaydoldu. Şarap üreticisi Roger Demeux şöyle konuştu:
„Son dört yıldır çok az glifosat kullandık. İki yıl boyunca yasak olduğu için hiç kullanmadık ama şimdi tekrar izin veriliyor.Ancak mümkün olduğunca nadir kullanmaya çalışıyoruz”
Bulgar projesi, herbisit sorununu çözmenin yollarından biri olabilir, kimyasal kullanmadan yabani otları temizleyen ve çiftçilerin el emeğinden tasarruf eden bir robot geliştiriliyor.
Robot geliştiricilerden biri Veselin Georgiev, bu konuda daha fazla bilgi veriyor:
"Robotumuz, özellikle herbisit kullanımının hemen hemen yasak olduğu organik tarıma yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır.Dolayısıyla organik çiftçiler böyle bir durumda ihtiyaç duydukları yabani otları elle sökmek için iş gücü bulmakta zorlanırlar. Bu sorunu, kendi elektrikli tahrikine sahip olan ve şasinin üzerindeki güneş paneliyle çalıştırılan hafif, otonom bir robotla çözüyoruz. Yabani otları tespit etmek ve yok edilmek üzere işaretlemek için sinir ağlarına dayalı kameralar ve yapay zeka kullanıyoruz. Otları sökme işlemi, üzerinde temaslı veya temassız bir aletin bulunduğu bir yönlendirme mekanizması aracılığıyla anında gerçekleştiriliyor. Temas yöntemi, otu köküyle birlikte fiziksel olarak sökerken, temassız yöntem örneğin az miktarda kaynar su ile sulama veya yabani otun ölmesine neden olan yüksek enerjili bir ışınla ışınlamadır, ancak alev alacak kadar ısınmaz. Robotun seviyeler arasında tamamen otonom olarak hareket etmesini ve çalışma sırasında minimum insan müdahalesine ihtiyaç duymasını planlıyoruz.”
Robot yavaş yavaş etkinliğini kanıtlıyor ve işletmelerin güvenini kazanıyor ancak projenin büyük ölçekli ve gerçekten etkili olması için Avrupa finansmanına da bel bağlanıyor:
"Diğer start-up şirketler gibi fikri hızlı bir şekilde geliştirmek için çok fazla fona ihtiyacımız var, bunu başlangıçta kendi kaynaklarımızdan sağladık ve ilk prototipin geliştirilmesinden sonra ulusal ve Avrupa programlarına başvurmaya başladık. İlk büyük başarımız, Ulusal İnovasyon Fonu projesi kapsamında geçen yılın sonunda 400 000 binin üzerinde onaylanmış bir hibeydi ve bu bize mevcut faaliyetlerimizi finanse etmemizi sağladı. Bu yıl, "Bulgaristan için Amerika" vakfından bir hibenin yanı sıra Avrupa düzeyinde doğrudan finansman sağlayan toplam 150 000 avro tutarında 3 proje olmak üzere, birçok başarı daha geldi. Şu anda yine Avrupa düzeyinde çok büyük bir proje olan EIC Hızlandırıcı programına başvuruyoruz ve bunun önümüzdeki 2 yıl boyunca çalışmayı finanse edeceğini umuyoruz.
Genel olarak, gerçekten yenilikçi çözümler için, Bulgaristan'da olduğu gibi, özellikle de Avrupa'da, hibe finansmanı için çok sayıda fırsatın bulunduğunu söylememiz gerekiyor.
Yeniliği iyi tanımlamak için odaklanmış bir araştırma, ilgili program kapsamında tam olarak neyin desteklendiğine dair ayrıntılı bir çalışma ve çok fazla çalışma gerekiyor ve bazı durumlarda uzman yardımı almak kesinlikle mantıklıdır.”
Avrupa Komisyonu'nun glifosat konusundaki tutumu bilimsel araştırmalara dayanmaktadır. Avrupa Komisyonu sözcüsü Stefan De Keersmaecker şunları belirtti:
„Avrupa Komisyonu'nun üye ülkelere gönderdiği öneriler kapsamlı bilimsel araştırmaların sonucudur. Dağlarca miktarda veri analiz edildi. Elbette, aktif madde olan glifosatın kullanımına bir takım koşulların uygulanmasıyla teklifte yansıtılan bazı bilgi boşlukları bulunmaktadır.”
Ancak Avrupa Parlamentosu milletvekilleri bölünmüş durumda, sağ genel olarak Avrupa Komisyonu'nun önerisini desteklerken, Yeşiller ve sol kesim kategorik olarak karşı çıkıyor.
Alman milletvekili Peter Liese, merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nin tutumunu savundu:
„Gıda fiyatlarında ciddi bir artış görüyoruz. Şu anda insanlar, zaten çok yüksek olan enerji maliyetlerinden çok, yüksek gıda fiyatlarından sıkıntı çekiyor. Gıda fiyatları enflasyonu tetikliyor. Tahıllara yönelik önemli bir koruma mekanizmasının kaldırılması, Avrupa Birliği'nde gıda üretimini daha da pahalı hale getirecek”
Ancak Yeşiller grubu, paranın güvenlikten önce geldiğini düşünüyor.
Milletvekilleri Tilly Metz ve Benoit Bitto bu görüşü şöyle savundular:
„Bu bir felaket. Avrupa Komisyonu'nun bu yönde hareket etmesi ve kullanımı on yıl uzatması tamamen sorumsuzluk olacaktır.Beş yıl önce glifosatın yasaklanmasına çok yaklaşmıştık ve bunun çok iyi sebepleri vardı.
Temel olarak verimli tarım için buna ihtiyacımız olmadığı için, tahılların kontrolü için de buna ihtiyacımız yok. Tam tersi, glifosat uzun vadeli gıda güvenliğini riske atıyor”
„Dünyada en yaygın kullanılan molekül olduğu için ekonomik boyutu da tartışmaya girmektedir. Ve nesnellik de onunla birlikte yok oluyor. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi'nin raporunun ilk sayfasında herhangi bir sorun olmadığı belirtiliyor ve hatta 15 yıl uzatılması öneriliyor. Ancak üretici firmanın araştırması da dahil olmak üzere diğer 340 sayfayı okursanız, bizzat kendileri uzun süreli maruz kalma durumunda memelilerde kansere yakalanma riskinin bulunduğunu ve molekülün zararsız olmadığı bir takım kullanım alanlarının bulunduğunu iddia ediyorlar.”
Eurostat verilerine göre hektar ekili alan başına en fazla pestisit kullanıcısı Hollanda, İrlanda, İtalya, Portekiz, Fransa ve Yunanistan oluyor. Buna karşılık Danimarka, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya ve Romanya daha az pestisit kullanan ülkelerdir.
Almanya, İspanya ve Fransa, bu kimyasalların AB'deki en büyük alıcılarıdır.
Avrupa Birliği'nde glifosatın kullanımının uzatılıp uzatılmayacağına ilişkin 13 Ekim'de yapılan son oylamada Bulgaristan çekimser kaldı, ancak nihai karar yıl sonuna kadar verilecek.
Sofya “Kliment Ohridski” Üniversitesi Biyoloji Fakültesi Bitki Fizyolojisi Bölümü'nden Prof. Miroslava Jiponova, tarımdaki glifosat ile sağlık sektöründe antibiyotiklerin durumu arasında bir benzetme yapıyor:
" Glifosat, en yaygın kullanılan herbisit Roundup'ın aktif maddesidir ve diğer pestisitlerden daha az toksik olduğuna inanılıyor. Herbisit sadece bitkileri değil aynı zamanda toprağın mikroflorasını/faunasını ve toprağın fiziko-kimyasını da etkiliyor.
Biyolojik olarak parçalanabilir, ancak bozunma ürünlerinin stabil olduğunu, organizmalar tarafından emildiğini ve toprakta ve otçulların bağırsaklarında faydalı mikroorganizmaların büyümesini bastırdığını gösteren araştırmalar var.
Aslında bağırsak florasındaki değişikliklerin insanlarda hastalıklara karşı duyarlılığın artmasına yol açtığını gösteren araştırmalar var. Ancak genellikle tükettiğimiz ürüne değil, yabani otlara ilaçlama yapılıyor.
Bununla birlikte, eğer otçullar herbisit ile işlenmiş bitki örtüsünü tüketiyorsa, o zaman et ve sütte herbisit kalıntısı olasılığı var.
Glifosat ilaçları, mahsullerin etrafındaki yabani otları doğrudan öldürmek için uygulanıyor. Arılar üzerinde olumsuz bir etki şüphesinin, herbisitin tüketiminden değil, tam olarak böcekler tarafından tozlaşan yabani otların yok edilmesinden kaynaklandığı ve kaynak kaybından öldükleri yönünde bir hipotez var.
Herbisitin suda yaşayan organizmalar için toksik olduğu belirtiliyor, bu nedenle sıcak havalarda uygulanması gereken uygulama yöntemi önemlidir.
Glifosatın kitlesel kullanımının kanser, Alzheimer, Parkinson gibi hastalıkların gelişiminde etken olup olamayacağı araştırılıyor ve ilk ve en çok etkilenenlerin çiftçiler olduğu belirtiliyor.
Ancak bu riskler sadece onlar için geçerli değil, yanlış kullanıldığında glifosat gıdalarımıza ve vahşi doğaya karışabilir.
2015 yılında Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı, glifosatın insanlar ve hayvanlar için muhtemelen kanserojen olduğu sonucuna vardı. Kimya devi “Bayer”, “Roundup” bitki ilacıyla ilgili kansere neden olan davaları çözmek için yaklaşık 11 milyar dolar ödemek zorunda kalacak.
Glifosat bazlı ürün, iddia edilen kanserojen etkileri nedeniyle 100 000'den fazla davaya neden oldu. Ancak glifosatın resmi toksisite bilgilerine göre, insanlar için kanserojen olarak sınıflandırılamaz.”
Glifosat kullanımının yerini daha az risk taşıyan başka bir madde alabilir mi, alternatifi var mı?
"Avrupa Komisyonu, glifosatın olumsuz etkilerini azaltmak da dahil olmak üzere, "risk azaltıcı önlemler" uygulamaya devam edecek: ilaçlama yapılan alanların etrafında on metrelik tampon şeritler ve "sıçrama sapmasını" azaltmak için özel ağızlıkların kullanılması, hassas bölgeleri ele almak için yeraltı ve yüzey sularının korunması ve küçük otçul memelilerin korunmasının güçlendirilmesi.Literatürde ve pratikte, olumsuz etkileri azaltılmış iyileştirilmiş glifosat çeşitleri kullanılmaktadır.
Ek olarak, konsantre sitrik ve asetik asit, kozalaklı terpenler gibi bitki biyoaktif içerikli herbisitlere dayalı alternatifler de mevcuttur, ancak bunlar yalnızca ekim öncesi veya ekim sırasındaki uygulamalar içindir.
Toplam (seçici olmayan) herbisit olarak kullanılabilirler. Mikroorganizmalara dayalı biyopestisitlerin kullanılması da mümkündür.
Yenileyici tarım da dahil olmak üzere alternatifler mevcuttur. Topraklara ilişkin daha iyi bir bilgi uygulanıyor. Yabani otlar belirli toprak koşullarının göstergeleridir ve eğer bunu bilseydik yabani otların olumsuz etkilerini önemli ölçüde azaltabilirdik.Özellikle mısır, baklagiller, ayçiçeği vb. gibi sıra (hendek) mahsulleri için mekanik işlemler de oldukça iyi ve sürdürülebilir bir seçenektir.Yabani ot kontrolü için güvenli bir seçenek otu biçmektir, bu nedenle çim biçme makineleri veya diğer uygun tarım makineleriyle bunların yok edilmesi tavsiye ediliyor.
Ayrıca mahsulün yabani otlarla, doğal veya yapay örtülerle kaplanması ve bunların büyümelerinin önemli ölçüde yavaşlatılması uygulamaları da mevcut. Bu yaklaşım malçlama olarak biliniyor.”
Son zamanlarda tartışmalı konularda bu tür bilimsel araştırmaların ne kadar bağımsız olduğu konuşuluyor, glifosat konusunda benzer bir sorun görüyor musunuz, bu kimyasalla ilgili araştırmayı kimin finanse ettiğine dair herhangi bir bilgi var mı?
"Ekonomik çıkarların söz konusu olması muhtemeldir. Amerikan şirketi Monsanto, 1974 yılında "Roundup" pazar adı altında glifosatı yarattı. Nispeten yakın zamanda 2018'de Alman “Bayer” şirketi “Monsanto”yu satın aldı.
Ayrıca glifosat artık patentli değildir ve çeşitli üreticiler tarafından üretilebilmektedir.Rakip firma/şirketlerin, çiftçilerin nispeten ucuz ve etkili bulduğu glifosatı piyasadan kaldırmayı hedeflemesi ihtimali var.
Özellikle üreme hastalıkları dahil endokrinoloji, onkoloji, nörolojik hastalıklar, gluten intoleransı alanlarındaki hastalıkların büyümesine neyin sebep olduğu sorusuna cevap arayan araştırmalar devlet fonları tarafından da finanse edilebilir.Bir yandan da son yıllarda aşırı derece istismar edilen doğayı yeniden canlandırmanın yollarını aranıyor.
Buradaki fikir, yaşam kalitesini iyileştirmeye ve çevreyi korumaya yönelik stratejilere öncelik vermektir, ki bu, Avrupa Topluluğu'nun bir önceliğidir.
Bilimsel makalelerin yazarları arasında Finlandiya'dan, Danimarka'dan, Portekiz'den bilim adamlarının olduğunu görüyorum. Ayrıca araştırmaların büyük bir yüzdesi ABD, Kanada, Arjantin ve Avustralya'da yapıldı. Bu arada, bu Bulgaristan'da da bir önceliktir ve bu tür projeler öncelikli olarak Eğitim ve Bilim Bakanlığı Bilimsel Araştırma Fonu tarafından finanse edilmektedir”
Sizce glifosat konusunda Bulgaristan'ın tutumu ne olmalı?
"Bulgaristan oylamaya katılmayan ülkeler arasında yer alıyor. Bu muhtemelen bir yandan organik tarım uygulamalarının giderek yaygınlaşmasının yanı sıra, nedeni belli olmayan sağlık sorunlarından da kaynaklanmaktadır.
Bir pozisyona sahip olmadan önce tarım kimyasallarına alternatifler konusunda net bir stratejinin olması gerekiyor.
Bu şu anda devam ediyor. Ziraat mühendisleri, çevre, bitki biyolojisi, zooloji alanındaki bilim adamlarından ve organik tarımı uygulayan yenilikçiler tarafından, bir kaynak yaratılıyor. Bu da güçlü bir uzman seviyesi oluşturuyor. Aynı zamanda toplumun sağlıklı gıdalara da talebi artıyor.Bu önkoşullar, yenileyici organik tarımın önemli bir role sahip olduğu bir stratejinin uygulanmasını kesinlikle hızlandıracaktır.
Doğayı tekrar canlandırmak ve gelecekte en iyi nasıl ilerleyeceğimizi değerlendirmek adına tarım kimyasallarında kaydedilen ilerlemeyi yavaşlatmak iyi olur.”
Türkçesi: Şevkiye Çakır
Bu haber, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı çerçevesinde hazırlanmıştır. Haberin orjinalini buradan dinleyebilirsiniz.
ABD başkanlık seçimleri konusunda heyecanlananlar yalnızca Amerikalılar değil , Avrupalılar da nefeslerini tutarak sonuçları bekliyor – Kamala Harris'in zaferi gerçekten tutarlı bir politika ve öngörülebilirlik getirir mi ,..
İklim değişikliği küresel bir olay olup dünyanın her köşesinde kendini gösteriyor. Bunun son örneği, İspanya’nın Valencia bölgesini vuran sel felaketi oldu. Avrupa’da son 50 yılın en feci seli olarak değerlendirilen bu doğa afetinde yüzlerce kişi..
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..