Ukrayna'dan tahıl ithalatı, Brüksel, bazı Avrupa Birliği üye ülkeleri ve Kiev arasında kalın bir ayrım çizgisi çizdi.
Avrupa Komisyonu'nun 15 Eylül'de Ukrayna'dan tahıl ithalatına yönelik kısıtlamaları, Polonya, Macaristan, Slovakya, Bulgaristan ve Romanya'ya kadar genişletmeme kararı almasının ardından, bu ülkelerden üçü derhal tek taraflı bir yasak getirdi,Kiev gibi diğer üye ülkeler, onları yasalara aykırı ve Rusya lehine hareket etmekle eleştirdi. Polonya, Macaristan ve Slovakya, bu kararı, çiftçilerini ucuz ithalattan koruduğu gerekçesiyle haklı çıkardı.
Brüksel ise yasağı kaldırma kararını, bahar aylarında uygulamaya konduğu günden bu yana, Ukrayna'ya komşu beş ülkenin yaşadığı sıkıntıların nedenlerinin çoktan ortadan kalkmış olmasıyla gerekçelendirdi. Brüksel, ayrıca Ukrayna'dan ithal edilen tarım ürünlerinin tüm Avrupa gerekliliklerini karşıladığını beyan ediyor. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis şunları belirtti:
"Beş üye ülkede Ukrayna’dangıdaların yasağına gelince, şu anda bu beş ülkede piyasada bir aksaklık görmediğimiz için yasağı uzatmayacağız. Bunun süresiz olarak çalışması gereken bir şey değil, aşırı bir önlem olduğunu belirtmek gerekiyor."
Karar, Ukrayna'nın yeni zorluklardan kaçınmak ve komşu ülkelerin pazarlarında gidaların aşırı birikmesini önlemek amacıyla tarımsal ihracata yönelik bir lisans rejimi getirmeyi önermesinin ardından alındı.
"Ukrayna tarafından da bu tür önlemler alınacak ve tabii ki, Avrupa Komisyonu olarak biz de durumu takip etmeye devam edeceğiz. Piyasada herhangi bir aksaklık meydana gelirse, acil korumaya yönelik haklı bir ihtiyaç olursa, bu bir olasılık olmaya devam ediyor. Şu anda önemli olan tüm ülkelerin uzlaşma ruhuyla çalışması, yapıcı bir şekilde hareket etmesi ve soruna çözüm bulmamızdır. Ve elbette üye devletlerin tek taraflı tedbirlerden kaçınması en iyisi" dedi Dombrovskis.
Polonya, Macaristan ve Slovakya, Dombrovskis'in tavsiyesine uymamakla kalmadı, yasağın kaldırılmasının ertesi günü tek taraflı kısıtlama getirdiler.
Macaristan, daha önce dört ürüne yasak getiren sınırını hemen 24 Ukrayna ürününe kapatacağını duyurdu.
Başbakan Viktor Orbán "X" sosyal ağında yaptığıpaylaşımda:
"Meseleyi kendi elimize almanın zamanı geldi! Afrika'ya gitmesi gereken Ukrayna tarım ürünleri, Orta Avrupa pazarlarına akın ediyor.
Polonya ve Slovakya, Ukrayna ithalat yasağını ulusal bazda uzatıyor” açıklamasını yaptı.
Ukrayna'nın, Dünya Ticaret Örgütü'ne üç ülkeye karşı şikayette bulunduğunu söylemesi ve Başkan Volodimir Zelenskiy'nin BM Genel Kurulu'na bazı ülkelerin Rusya'yı dolaylı olarak destekleyerek Ukrayna ile dayanışma içindeymiş gibi davrandıklarını söylemesi, anlaşmazlığın tohumlarını ekti ve gerginlik arttı.
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'dan tepki geldi:
"Ukrayna'da çıkarları olan ve tahılı mümkün olan en kısa sürede, mümkün olan en düşük fiyata satmak isteyen iş çevreleri var. Buna karşı savunma yapmamız lazım.Ukrayna'nın bizden yardım aldığını ve aynı zamanda Ukrayna üretimi için transit ülke olduğumuzu hatırlamasında fayda var."
"Bizi birleştirmesi gereken zorluklar jeopolitik silah olarak kullanılıyor. Biliyorsunuz, enerji silahı kullanıldı ve şimdi sıra Rusya'nın tamamen vicdansız şantaj için kullandığı gıda silahına geldi” dedi Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colon Olayda kısmi bir ilerleme, Ukrayna ve Slovakya'nın tahıl ticareti lisans sistemi üzerinde anlaşmaya varmasının ardından geldi. Bratislava, anlaşmanın faaliyete geçmesiyle birlikte yasağı kaldıracak.
Kiev, Dünya Ticaret Örgütü'nün Slovakya'ya yönelik şikayetini geri almayı kabul etti.
Öte yandan Ukrayna, anlaşmazlığa çözüm bulununcaya kadar Polonya ile çalışma konusunda anlaştı.
Rusya'nın Karadeniz'e uyguladığı ablukanın Temmuz ayında başlamasından bu yana Ukrayna tahılının yüzde 60'ından fazlası için geçiş ülkesi haline gelen Romanya, lisans sisteminin yürürlükte olması gereken 30 gün boyunca tahıl ithalatı yapmayacağını açıkladı, ki bunun sayesinde Romanya pazarı etkilenmeyecek. Beş ülkeden yalnızca Bulgaristan, Parlamento kararıyla yasaktan vazgeçti ve bu durum ülkemizde çiftçilerin geniş çaplı protestolarına yol açtı.
Müzakereler sonucu bir karar alındı: Kota üzerinde anlaşmaya varılana kadar Ukrayna'dan ayçiçeği ithalatı yapılmayacak. Buğday, mısır ve kolza ithalatına lisans rejimi getirilirken tarım desteklerinin ödeme süresi kısaltıldı.
Demokrasiyi Araştırma Merkezi'nden Tihomir Bezlov, Polonya, Macaristan ve Slovakya'nın isyanı ve Avrupa tarım politikasının nereye doğru gittiği konusunu yorumluyor:
"Polonya ve Slovakya'da seçimler var. Bu da iktidardakileri, küçük çiftçileri kaybetmemeye zorluyor. Asıl soru, bu ülkelerde seçimlerden sonra ne olacağıdır, çünkü AB'nin dış ticaret politikasını ihlal eden ülkeleri cezalandıracak mekanizmalar mevcut. Polony,a muhtemelen seçimlerden sonra politikasını değiştirecek. Son derece aktif olarak desteklediği Ukrayna ile ciddi anlaşmazlıklara girdi. Şimdi Polonya bütçesi tarafından ödenen silah tedarikini durdurma önlemler bile alınıyor.
Sınır ülkelerinin Ukrayna'nın tarım üretimiyle rekabet konusunda ciddi sorunlar yaşadığı açıktır. Daha doğrusu bunun yerine, müzakerelerin, uzlaşmaların ve genel politikaya ilişkin istisnaların arandığını tahmin ediyorum."
Uzman, Bulgaristan'da olağanüstü bir arazi mülkiyeti yoğunlaşmasının gözlemlendiğini ve bunun olumsuz bir eğilim olduğunu belirtiyor ve şunları ekliyor:
"Uzun vadede bu bir risk olarak görülüyor çünkü durum değişirse,şu anda olduğu gibi, bazı pazarlarda bu üreticiler son derece savunmasız durumda olacak”
Ülkemizde tarımda katma değerin son derece düşük olduğu görülmektedir:
"tahıl ürünleri, bunlar en ucuz ürünlerdir. Bir karşılaştırma, tahıl üretiminde Bulgaristan yüzde 65 ile AB'de ilk sırada yer alırken, Hollanda yüzde 1 ile son sırada yer alıyor. Bulgaristan 2021'de 5 milyar avro, Hollanda ise 90 milyarın üzerinde ihracat yaptı”
"Sübvansiyon sağlama konusunda Avrupa modeli esas olarak "alana" dayanıyordu, bu model ülkenin nüfusunu daha da azaltıyor ve çok hızlı yoğunlaşmaya yol açıyor” ifadelerini kullanan Bezlov, AB'nin daha sonra sübvansiyonlara üst sınır getirerek bu olumsuz eğilimi tersine çevirmeye çalıştığının altını çiziyor:
"Sorun şu ki, ulusal düzeyde politika yok ve en kötüsü, zaten birçok açıdan suç olan bu yoğunlaşmayı bırakma eğiliminde olmanız, çünkü 300 bin sınırının çok üzerinde olmanıza rağmen hâlâ Avrupa sübvansiyonundan para alıyorsunuz. Bu yılın üst sınırı 100 bin.
Bulgaristan'da tek aile etrafında yoğunlaşan şirketler aldıkları sübvansiyonlar açısından bir numara, 48 milyon aldılar. 2015 yılında 300 bin sınırını uygulamaya koyduklarında, bu rakam 30 milyondu. 30 milyon almanız için tavanı geçmemek için 100 şirket kurmanız gerekiyor. Bu 100 şirketi kurarken, açıkça suç işlemeye yönelik suç örgütü faaliyeti yürütüyorsunuz. Şimdi, aynı 30 milyonu alacak olursak ve 100 binlik bir tavana sahipsek, 300 tane kurmanız gerekiyor, ki bu da Devlet "Tarım" Fonu için gayet açıktır”.
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..
“Hak ve Özgürlükler İttifakı” , Türkiye’de Bulgaristan’daki erken Parlamento seçimleri için kullanılan 48 000'den fazla oydan yaklaşık yüzde 65'ini ikna edici bir şekilde kazandı. Bu, 46495 kişinin oy kullandığı Haziran seçimlerine nazaran biraz..