Beslenme uzmanlarına göre günde ortalama 2 000 kaloriye ihtiyacımız varsa bunun yüzde 50’si karbonhidrat olmalı. Aynı zamanda beslenme alışkanlıklarında tam tahıllar ve sebzeler ağırlıklı olmalı. Sıra tatlılara gelince, günlük toplam gıda enerjisinin yüzde 10’undan fazla olmamalıdır. Yani kilo vermek yerine, kilomuzu korumak istiyorsak günde yarım çikolatadan az veya küçük bir dondurma tüketebiliriz.
Bulgaristan Ulusal Radyosu BNR’ye konuşan beslenme ve diyetetik uzmanı Doç. Rositsa Popova şunları belirtti:
“Ne yazık ki, Bulgaristan vatandaşları yeme alışkanlıklarını değiştirdi. Her geçen gün daha fazla insan, hazırlanması çok daha hızlı olduğu için koruyucular içeren yarı hazır yiyecekler tüketiyor. Bildiğiniz gibi taze hazırlanmış yiyecekler daha fazla zaman gerektirir ve bizim de zamanımız yok. Aynı zamanda yürüyen merdivenler, uzaktan kumanda, araba vb birçok şey fiziksel aktivitemizi yok ediyor. Her gün en az 30 dakika fiziksel aktivitemiz olmalı, spor yapmalıyız, aksi takdirde kilo almaya başlarız” diye uyardı beslenme uzmanı.
Doç. Popova devamında tehlikeli tavsiye ve diyetler hakkında şunları söyledi:
“Medya ortamında, tıbbi eğitimi olmayan ancak beslenmenin son derece dengesiz olduğu diyet rejimleri sunan kişilerin bloglarına rastlamak mümkün. Örnek olarak ketojenik diyet olarak bilinen yüksek yağlı diyetleri verebiliriz. Bu diyet yüksek miktarda yağ alımınа vurgu yapıyor, yani elbette bunlar çoklu doymamış yağ olabilir, ancak bir analiz yaptığınızda doymuş yağın çok büyük
bir yüzde olduğunu görebiliriz. Bu diyet, pankreas, böbrek veya karaciğer fonksiyonlarında sorun olduğunu bilmeyen kişiler için risk oluşturabilir. Diyet aynı zamanda sözü geçen sorunlara da neden olabilir. Bu diyet sadece çok iyi yağ emilimi için genetik profile sahip kişilerde faydalı olabilir.”
Beslenme uzmanına göre, kilo vermeye yönelik uygulanan her diyet, daha sonra geri döneceğimiz beslenme rejimimize yakın olmalıdır. Sağlıklı beslenme proteinlerin, yağların ve karbonhidratların doğru oranda dağılımına bağlıdır. Gün içerisinde enerjinin yüzde 15-20’si proteinler, yüzde 15-30’u yağlar ve toplam enerji alımında en büyük payı karbonhidratlar olacak şekilde dağıtım yapılmalı.
Prof. Popova, bir konuda daha uyarıda bulundu ve özellikle gençlerin kas kütlesi kazanmak amacıyla aşırı protein alımını da tehlikeli olarak nitelendirdi. Beslenme uzmanı aşırı protein alımının nörojenik ortoreksi denilen hastalığa yol açtığını belirtti. Özellikle de bu, kas kütlesi oluşturmak amacıyla besin takviyeleri ve protein alımıyla birleştirilirse durum daha da tehlikeli olmakta. Uzman takviyelerin lisanslı üreticilerden satın alınması gerektiğine de vurgu yaptı. Bu şekilde beslenmeyi seçen gençlerin, diyeti spor ve fiziksel aktiviteyle birleştirmeleri gerektiğini belirtti.
BNR’ye konuşan Doç. Popova devamında şunları söyledi:
“Şu anda beslenmedeki bir diğer tehlikeli moda ise hayvansal gıdaların tamamen ortadan kaldırılması ve sadece bitkisel gıdaların tüketilmesidir. Hayvansal proteini hariç tutmak, vücudumuzun kendi başına üretemediği tüm temel amino asitleri alamadığımız anlamına gelir. Bu nedenle bu şekilde beslenen kişilerde bağışıklıkla ilgili antijenlerin ana kaynağı olan protein alımı düşüktür.”
Beslenme ve diyetetik uzmanı Doç. Rositsa Popova, vücudumuz için son derece faydalı olan, eskiden bol bol tüketilen Bulgar yoğurdu ve süte geri dönmemiz gerektiğinin altını çizdi.
Kaynak: BNR
Türkçesi: Bedriye Haliz
ABD başkanlık seçimleri konusunda heyecanlananlar yalnızca Amerikalılar değil , Avrupalılar da nefeslerini tutarak sonuçları bekliyor – Kamala Harris'in zaferi gerçekten tutarlı bir politika ve öngörülebilirlik getirir mi ,..
İklim değişikliği küresel bir olay olup dünyanın her köşesinde kendini gösteriyor. Bunun son örneği, İspanya’nın Valencia bölgesini vuran sel felaketi oldu. Avrupa’da son 50 yılın en feci seli olarak değerlendirilen bu doğa afetinde yüzlerce kişi..
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..