Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Büyük Britanya hanedanındaki Bulgar izi

Simeon Sakskoburgotski ve Kraliçe II. Elizabeth
Photo: arşiv

Eylül 2022’de devamlılık, ülke geleneklerine saygı ve kendi halkına sorumluluk örneği veren sıradışı bir kişiliğin sonu geldi. Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda ve İngiliz Milletler Topluluğu’nun devlet başkanı olarak Kraliçe II. Elizabeth, Krallık’ta olduğu gibi, dünyada da kökten değişim ve sınamalarla dolu 70 yıllık bir dönem içinde boyun borcunu yerine getiriyordu.

Birleşik Krallık ve dünya, ulusal marşın değiştirilmesine bile yol açacak ölümünden sonraki değişikliklere alışıncaya kadar, biz Bulgaristan’ın Britanya Kraliyet ailesi ile bağlarını anımsayalım. 

Bulgar Çarlığı’nın Britanya monarkları ile yakınlığı daha 18’inci yüzyıla uzanıyor. Çar Ferdinand, Kraliçe Victoria’nın oğlu VII. Edward’ın ikinci kuzenidir. Çar III. Boris ise Kraliçe II. Elizabeth’in babası Kral VI. George’nin üçüncü kuzenidir. Simeon Sakskoburgotski de baba tarafından Kraliçe II. Elizabeth’in kuzenidir. Onların hepsi Saxe - Coburg ve Gotha diye aynı hanedanın üyeleridir.

Birinci Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletlerine katılan Büyük Briyanya’nın Kraliyet ailesi 1917 yılında hanedanının ismini kulağa daha iyi gelen "Windsor"a değiştirmeyi kararlaştırdı. Bu değişime başka bir sebep, Londra’nın "Gotha G. IV" marka bir Alman savaş uçağı tarafından bombalanması oldu.

Tarihçi Dr. Petar Stoyanoviç bu konuda şunları belirtti:

Çar I. Ferdinand

"Bulgar tarih ders kitaplarında Kraliçe II. Elizabeth ile Saxe- Coburg ve Gotha Hanedanı’na bağlı Bulgar çarları arasındaki akrabalık ilişkilerinden, bununla övünülmeyecek bir olgu olarak sadece bir cümle ile bahsediliyor. Oysa benzer bir bağlantı daha büyük ve daha sınırlı uluslararası sorunlara çözüm getirilmesinde en başarılı diplomasi aracına dönüşür."  

Bulgaristan Çarlığı ve Birleşik Krallık arasındaki yoğun temaslar ve bu büyük hanedanın üyeleri arasındaki ilişkiler, Bulgaristan’ın Britanya’ya savaş ilan ettiği 1941 yılında kesilir.

Tarihçi Petar Stoyanoviç şöyle devam ediyor:

"Çar Ferdinand ve annesi Clementina ilk önce Kraliçe Victoria, daha sonraları Kral VII. Edward zamanında Londra’ya düzenli ziyaretler yapıyor. Öyle ki, hanedanın içindeki bu ilişkiler hiçbir zaman kesilmedi.

Çar III. Boris, İngiltere çarı V. George(ortada) ve York dükü (gelecekteki çar VI George) İskoçya'da Balmoral Kalesi'nde misafir oluyor.

Çar III. Boris’in 1927 ziyaretine gelince, bu, Birnci Dünya Savaşı, Neuilli Antlaşması ile getirilen kısıtlamalar ve Bulgaristan’ın içinde bulunduğu uluslararası izolasyondan sonra Bulgaristan devlet başkanının ilk ziyaretidir. Ada’ya sonraki önemli ziyareti 1936 yılında büyük Avrupa gezisi içinde gerçekleşiyor. Kral V. George’nin cenaze törenine katılmak için gelen Çar Boris ardından diğer Avrupa başkentlerine yolculuğuna devam ediyor.“

Birçok insan monarşiyi bir çağ dışılık olarak algılamasına rağmen, şüphesiz, her hükümdar ve ailesinin ülkenin Anayasa ve geleneklerine kaydedilen kendi rolü ve yeri vardır. Her monarkın boyun borcu ulusundan yana olup bunu savunmasıdır. Kraliçe II. Elizabeth’in kökeninin farklı olmasına rağmen, bu kendisi için de geçerlidir’diyor sözlerinin sonunda tarihçi Dr. Petar Stoyanoviç.

Çeviri: Neli Dimitrova

Foto: arşiv


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

ABD başkanlık seçimlerinin sonucu AB'yi nasıl etkileyecek?

ABD başkanlık seçimleri konusunda heyecanlananlar yalnızca Amerikalılar değil , Avrupalılar da nefeslerini tutarak sonuçları bekliyor – Kamala Harris'in zaferi gerçekten tutarlı bir politika ve öngörülebilirlik getirir mi ,..

Eklenme 05.11.2024 09:14

Halkı Aydınlatanlar günü ve çağdaş boyutu

Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz.   Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..

Eklenme 01.11.2024 05:30
Amanda Paul

Moldova, Avrupa yanlısı bir gelecek seçti, ancak bunun sağlamlaştırması cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna kaldı

Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..

Eklenme 31.10.2024 07:58