Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla!
Elif Lâm Mîm. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. Onlar sana indirilene de senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar. İşte onlar Rablerinden gelen bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.
Bu ayet-i kerimeler Kur’ân-ı Kerim’in en uzun suresi olan Bakara suresinin 286 ayetinin ilk beş ayetidir. Medine döneminde nazil olan bu sure, Kur’ân-ı Kerim’deki yeri itibarıyla ikinci suredir. Genel itibarıyla bakıldığında insanın yaratışı, inanç konuları ve dinin pratik uygulamaları ile ilgili hükümler içermektedir. Sosyal hayata dönük bir çok esası belirlemektedir.
Mushafı açtığımızda Fatiha suresinden sonraki sayfada, yani hemen ikinci sayfada bulunan ilk beş ayeti, Bakara suresnin girişi gibidir. Önemine binaen sıkça ezberlenen ayetlerdendir. Ayrıca Bakara suresinin ilerleyen satfalarında yer alan bir ayet de çokça ezberlenmektedir ki, bu “Ayetü’l-kürsi” olarak bilinmektedir. Yine surenin son iki ayeti olup Mirac gecesinde nazil olan ve “Âmene-r-Rasûlü” diye bilinen ayetler de Müslümanların ezberlediği Kur’ân bölümlerindendir.
Bakara suresinin ilk ayetleri olan “Elif, lâm, mîm” diye bilinen kısmın en önemli özelliği Kur’ân’da hiçbir şüphe olmadığını kesin bir şekilde ifade ediyor olmasıdır. Dolayısyla ondan sonra gelecek ayetlerde insanın kafasında oluşabilecek şüpheleri baştan reddetmektedir. Ayetlerin ikinci özelliği ise Kur’ân’ın müttakiler, takva sahipleri için rehber oluşunu vurgulamalarıdır. Takvanın yolu Kur’ân’ın rehberliğinden geçtiği açıkça ifade edilmiştir. Daha sonraki ayetlerde de müttakilerin, yani Allah katında en üst mertebede bulunan insanların özellikleri sıralanmış ve bunların doğru yolda olan kurtuluşa erecek kimseler olduğu ifade edilmiştir. Bunlar arasında da iman esaslarına güçlü bir inancın olması gerektiği, namaz ve malından Allah yolunda harcamak gibi pratik hayata dönük beden ve mal ile yapılan ibadetlerin önemi belirtilmiştir.
Dolayısıyla Kur’ân aydınlığında sağlam bir inançla Allah’a boyun eğip onun insanlara emrettiği fizikî ve malî ibadetleri yerine getirenler, Allah’ın murat ettiği kalbi mutmain ve huzurlu kişilerdir. Bu ayetler de bunların önemini dile getirerek insanları bu konularda teyakkuzda olmaya davet etmektedir. Bu konular, hayat memat meselesi olduğu için zikredilen ayetler sıkça okunmaktadır.
İnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..
İslâm dini insanın bütün hayatını kuşatan itikadî, fıkhî ve ahlâkî normlar bütünüdür. Hatta İslâm dinî sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp dünya ötesi, ahiret hayatı ile ilgili konulara da taalluk etmektedir. İnsan, ömrü boyunca her an bir şeyler..
Şükür, insanın fıtratından gelen, yani doğal özelliklerinden biridir. Yapılan iyiliğe, verilen nimete değer vermek, kadirşinaslık göstermek ve bunu bir şekilde şükran ve teşekkür ile dile getirmek anlamına gelen şükür, nankörlüğün zıddıdır. Zira nankörlük,..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..