Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Cuma öğleden sonra

Aşkın Yaşattığı Aşkınlık: Mirac Gecesi

Photo: arşiv

Birkaç yüz kişiden oluşan Mekke’deki küçücük Müslüman topluluğu sıkıntılar içinde kıvranıyordu. Maddî ve manevî olarak baskı altındaydılar, vicdanların sesini haykıramıyorlardı. Başlarındaki Hazreti Muhammed’in sıkıntıları ise kat kat fazlaydı. Bu arada hayat arkadaşı Hazreti Hatice’yi Hakk’ın huzuruna yolcu etmiş, Müslüman olmayan, ama her zaman yanında duran amcası Ebu Talib bu dünyadan geçmişti. Ufuklar kararmış, daralıyordu kalbi Rahmet Peygmaberinin...

Böyle bir zaman diliminde halası Ümmühanı’nın evinde istirahat ederken Allah’ın has elçilerinden Cebrail melek geldi ve Hazreti Muhammed’in maşukuna olan iştiyakını gidermek için olağanüstü bir yolculuğa çıkarılacağını bildirdi. Bu yolculuğa hazırlık yapmak gerekiyordu... Zaten saf olan kalbi iyice arıtıldı, gönül aynası parlatıldı. Burak isimli bir varlık emrine verildi. Bindi Burak’a ve bir anda Allah’ın insanlara sunduğu işaretlerden biri olarak çevresine bereket yağdırılan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya vardı. Orada tarihî bir silsile canlandı, gelmiş ve geçmiş peygamberler ervahına namaz kıldırdı.

Sonra dışarı çıkıp yakındaki kayaya basarak Burak’ın sırtına bindi ve aşkın sesiyle dünya sınırlarını aştı. Aşkın bir varlık olan Allah Teâlâ, sevdiği ve alemleri sevgisi hürmetine yarattığı kuluna aşkınlığın güzelliğini yaşattı.

Bu gecede neler yaşandığını ifade gücü dünyadaki fanilerin diline verilmemiştir. Biz ancak Peygamberimizin bizlere sunduğu kesitleri biliyor ve onları anlatıyoruz. Ama kalbimizle onun bütün yaşadıklarına inanıyoruz. İnandığımız için de müminiz zaten. Tıpkı Hazreti Ebu Bekir gibi inanıyoruz... İnanmayanlar ise Ebu Cehil gibi inkâr ediyorlar...

Semanın tabakalarında Peygaberimiz önceki büyük peygamberlerle görüşerek onları selâmladı. Zıpçıktı biri olmadığını ve imanlılar silsilesinin bir halkası ve hem de son halkası, hatemü’l-enbiya olduğunu bir kez daha gösterdi. Hazreti Adem’den günümüze inananlar ve inanmayanlar vardı ve o inananlardan, inananların önde gelenlerindendi.

Bu tarihî buluşmadan sonra Cenâb-ı Peygamber bir merhale daha yükseğe çıkarılacaktı...

Söyleşirken Cebrâil ile kelâm / Geldi Refref önüne verdi selâm

Aldı ol şâh-ı cihânı ol zaman / Sidre’den gitti ve götürdü hemân

Bir fezâ oldu o demde rû-nümâ / Ne mekân var anda ne arz u semâ

Kim ne hâlîdir, ne mâlî ol mahal / Akl ü fikr etmez o hâli fehm ü hal

Ref olup ol şâha yetmiş bin hicâb / Nûr-ı tevhîd açtı vechinden nikâb

Çünki kamusun görüp geçti öte / Vardı erişti ol Ulû Hazrete

Neler gördü, neler yaşadı orada bilemiyoruz, ama inanıyoruz ve o aşkın aşkın buluşmasından hatıra olarak gözümüzün nuru, gönüllerimizin süruru, dinimizin direği olan namaz hediyesi getirildi ve o gün bugündür aşka tutulanlar kıldıkları namazlarla Peygamber Efendimizin yaşadığı aşkın yükseliş olan miracı yaşamaktadırlar.

“Kendini bilen Rabbini bilir” sözünün sırlandığı “Men arefe” sırrına erenler namazla mirac ederler ve namaz kıldıkça da Mirac Gecesinde açılan pencereden görünenlere daha içtenlikle inanırlar. Zaten ünlü şairlerden Sunullah Gaybî ne demişti?

Bu sözlerin meâli kişi kendin bilmektir

Kendi kendin bilene hakîkat ola Mirac

Biz kendimizi bilirsek Miracı hakikaten yaşayacağız. Nice hakikî miraclara...



Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Cuma öğleden sonra

Önümüzü aydınlatan hakikat ışığının doğması için zaman zaman fikrilerin çarpışması normal ve gereklidir. Zira insan düşünen bir varlıktır ve doğal olarak düşündüğünü de söyleyecektir. Herkes fikirlerini paylaşınca farklılıklar ortaya çıkacaktır..

Eklenme 09.08.2024 14:00

Cuma öğleden sonra

İnsanoğlu dünyada birtakım zorluklarla hep sınanmış, sınanmaya da devam edecektir. İnsan hayatının hikmetlerinden birisidir imtihan. Bu hakikate işaret babında Cenâb-ı Allah, çokça okuduğumuz Mülk/Tebareke suresinin 2. ayetinde şöyle buyurmuştur:..

Eklenme 02.08.2024 14:00

İnsanı ebedi yolculuğuna uğurlama: Cenaze

Her ne denli yaşarsa bir kişi, Âkıbet ölmektir onun işi... Böyle özetleyip sonuca bağlıyor şair insanın dünya hayatını. Ve insan, istese de istemese de bu hakikatle bir gün muhakkak yüzleşiyor. Bu büyük hakikatle yüzleşmeyi ve sonrasını şair Yayhya Kemal..

Eklenme 26.07.2024 14:00