Allah’ın insanlık için gönderdiği ve vahye mazhar kıldığı son peygamber Hazreti Muhammed (s.a.s.), Receb ayı girdiğinde bir dualarında Rabbine şöyle yakarmıştır: “Allahım! Recep ve Şaban aylarını bizim için mübarek eyle, onları bizlere bereketli kıl ve Ramazan ayına bizi kavuştur!”
Bu hadis, sözü edilen ayların faziletine işaret olarak kabul edilmiştir. Derin mânâ ve hikmet yüklü bu sözler ve bunları destekler mahiyetteki başka deliller, zikredilen üç ayın Müslümanlar arasında ayrı bir yere sahip olmasına vesile olmuştur. Bu ayların fazilet ve bereketi, Peygamber Efendimizin davranışlarına da yansımıştır. Ayrıca bu aylardan Receb ayının ilk Cuma gecesi rahmet ve hayır yüklü Regâib Gecesidir. Receb ayının 27. gecesi ise İslâm tarihi ve dinî yaşantımızda önemli bir yeri olan isrâ ve mirac olaylarının yaşandığı ve beş vakit namazın müminlere hediye edildiği Mirac Gecesidir. Şaban ayının ortasında bulunan ve Allah’ın rahmetinin yeryüzüne sağnak sağnak yağdığı Berâat Gecesi de af ve mağfiret arayanlar için önemli bir limandır. Bütün bu özellikler bu ayların ehemmiyetini artırmıştır. Kaldı ki, Kur’ân ve oruç ayı olup içerisinde bin aydan daha faziletli olan Kadir Gecesini barındıran Ramazan ayının de bu üç aylardan olması, Peygamber Efendimizin duasının ne kadar anlamlı olduğunu göstermektedir.
O yüzden Ebû Bekir Verrâk el-Belhî hazretleri, "Recep ayı ekim ayıdır, Şaban ekilenleri sulama ayıdır, Ramazan ise ekilip bakılanı hasat etme, toplama ayıdır" buyurmuştur. Bizler de bu mübarek ayların bereketinden istifade ederek bir taraftan Peygamberimizin duası ile Rabbimize yakaralım, diğer taraftan da farz olan vazifelerimize nafile namazlarımızı, oruçlarımızı, sadakalarımızı, zikir ve evradımızı ekleyelim.
İnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..
İslâm dini insanın bütün hayatını kuşatan itikadî, fıkhî ve ahlâkî normlar bütünüdür. Hatta İslâm dinî sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp dünya ötesi, ahiret hayatı ile ilgili konulara da taalluk etmektedir. İnsan, ömrü boyunca her an bir şeyler..
Şükür, insanın fıtratından gelen, yani doğal özelliklerinden biridir. Yapılan iyiliğe, verilen nimete değer vermek, kadirşinaslık göstermek ve bunu bir şekilde şükran ve teşekkür ile dile getirmek anlamına gelen şükür, nankörlüğün zıddıdır. Zira nankörlük,..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..