Lumiere kardeşlerin Paris'te bir salonda hareketli görüntülerle bir hikaye anlatmasından ve izleyicileri şaşırttıktan yirmi yıl sonra, Sofya’da “Modern Tiyatro” salonunda ilk Bulgar filmi gösterime girer – “Bılgaran e galant”. Yönetmeni Vasil Gendov. Yönetmenin ilham perisi ise Jana Gendova.
Vasil Gendov, ikinci filmi “Lübovta e ludost” - "Aşk çılgınlıktır” üzerinde çalışmaya başladığında, tesadüfen bir genç kızla tanışır. Ekranda görünmeyi hayal eden genç bir kızla tanışır. İlk bakışta kızı beğenir, yeni filminde görmek istediğini söyler.
Radyonun Altın fonunda korunan kayıtlardan birinde yönetmen Vasil Gendov anlatıyor:
“1916 sonbaharında, ünlü tiyatro sanatçıları Elena Snejina ve Sava Ognyanov'un tiyatro kurslarında genç ve yetenekli öğrenci Jana Ivanova ile tanıştım. Sadece 16 yaşındaydı, yeni bir film çekme fikrini paylaşınca, kendisi büyük bir coşkuyla hemen katılmak istedi. Bulgar sinemasının temellerini atma sürecine katılmak istedi."Jana da, Vasil Gendov gibi Sliven doğumlu. Yönetmen, Uyanış döneminde toplum mücadelesine katılan babası Dimo Hacı Gendov'un ortamında yetişir. Ve sinemaya 12 yaşındayken izlediği ilk film ile aşık olur. Jana, subay ailesinde büyüyer. Daha öğrenci yıllarında Halk Tiyatrosundan oyuncularla birlikte “Odeon” salonunda temsillere katılır.İkisi film çekmek hevesiyle bir araya gelir, ancak büyük bir engel karşılarına çıkar – para.
Gendov anılarında şunları yazıyor:"Jana bana bankada 600 levaya sahip olduğunu ve yardım etmek için bana verceğini söylediğinde gerçekten şaşırdım. Daha sonra bunların tesarruf edilen para değil de, Plovdiv'deki Fransız kolejine girme vesilesiyle ona verilen bir aile hatırası olan bir altın saatin satışından elde edilen paraların olduğunu anladım."
1917'de Vasil Gendov, "Aşk çılgınlıktır" adlı komedi filmini çekmeyi başarır, Jana ana kadın rolünü üstlenir. Bu, Gendov’un tek korunmuş filmidir. Günümüzde Varna şehrinde düzenlenen Uluslararası Film Festivali, “Aşk çılgınlıktır” adını taşıyor.
Bundan sonra Vasil ve Jana hem meslek hayatlarında hem de özel hayatlarında beraber olurlar. “Aşk çılgınlıktı” filminin galasından sonra Berlin’e giderlerırlar orada tiyatro eğitimi alırlar ve birkaç filmde de rol alırlar. Yurda döndükten sonra Jana eşinin filmlerinin çoğunda oynar, tiyatro sahnelerine çıkar ve gerçek bir yıldız olur.
Vasil Gendov devam ediyor ve hayranlığını gizlemiyor: “İtiraf etmeliyim. Genç ve hevesli oyuncu Bulgar filminin başarısı için bütün gücüyle çalıştı, mücadele etti. 25 yıl boyunca 14 sinema filminin çekimlerinde, aralıksız hep yanımdaydı. Baş kahraman, yönetmen yardımcısı, çekimleri örgütleyen, makyaj ustası oldu, senaryoların yazılamsına katıldı.”
1937'de ikili “Zemyata gori” son filmlerini çeker. Kaderin cilvesi, 1944'te iktidara gelen komünist hükümet, Vasil Gendov'u faşist ve düşman ilan ederek gelecekteki film projelerine giden tüm köprüleri ykar. Böylece ilk Bulgar film yıldızının sinema kariyeri de kül olur.
Jana Gendova anlatıyor: "Ulusal Film Arşivi’ndeki portrelerimden birinde şunu yazdım:" Bulgar filmi, bu benim bütün hayatım. Ve gerçekten nekadar çok emek, yıllar önce nekadar çok hayal, birkaçı gerçekleştı, bir okadarı da hayal kaldı! İnsanlar para kazandı, bir kenara yığıdı, bankalara yatırdı, Vasil Gendov ise deli gibi çalıştı, inat ederek, kuruş kuruş toplayarak bir tiyatro düzenledi oynadı çabaladı, ama daire almak, bankaya yatırmak için değil bir film çekmek için , bir Bulgar filmi çekmek için yaptı bütün bunları.”
Çeviri: Müjgan Baharova20 Eylül saat 11 civarında, Prof. Dr. Lyudmil Vagalinski’nin ekibinden arkeologlar, Antik kent Heraclea Sintica’nın büyük kanalizasyon kanalında ikinci heykel keşfettiler . BGNES’in Archaeologia Bulgarica sitesine dayandırdığı..
Bulgar uzun metrajlı filmlerin yarıştığı 42. “ Altın Gül ” Film Festivali bu akşam Varna’da başlayacak. Festival programında, 15 uzun metrajlı film, 20 kısa film ve 5 dizi yarışacak . “Altın Gül” Film Festivali açılışı 19 Eylül..
Orhan Kemal’in doğumunun 110. yılında onu BNR “Altın arşivinden” bir eserinin radio piyesiyle anacağız. 1968 yılında Sofya Radyosu’nun stüdyolarında yazılan eser, bugün de muhafaza ediliyor ve adeta yayınlarımızın tarihçesine de ışık tutuyor...
Eylül ayında Biz nehrin çocuklarıyız” festivalini düzenleyen bir sivil toplum kuruluşu, Plovdiv belediyesi ile yeniden işbirliği yaparak doğadan ilham..