Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler
Yevme lâ yenfauda kalb-i selîm isterler
Her insan Allah tarafından kalp ile yaratılmıştır. Hayat memat derecesinde mühim bir yere sahip olan bu uzuv, kan dolaşımını sağlamakla insana hayatiyet kazandırmaktadır. Çalışmaz hâle gelince de insanın dünya hayatı noktalanmaktadır. O yüzden bu dünyadaki hayatımız açısından kalbimizi itina ile korumalı ve işlevini düzgün bir şekilde yerine getirmesi için beslemeli ve bakımını yapmalıyız.
Bu derecede önemli olan bir de manevî kalp vardır. Bu unsur; bilgi, fikir, duygu ve inançların deveran ettiği manevî bir boyuttan ibarettir. Maddî kalp ile bağlantısı üzerinde çok şeyler söylenebilecek olan manevî kalbimiz bizim canlılığımızı, diri olup olmadığımızı ortaya koymaktadır.
Düşünüp anlayarak sağlıklı kararlara vesile olan kalp, gören göz ve duyan kulak gibidir. Düşünüp anlamayan kalp ise gafletin işareti, Allah’ın mükerrem varlığının insaniyetini kaybetmesi ve aşağılara yuvarlanması demektir.
Kalp vardır Allah’a yönelmiştir; Onun emirlerine uyacak duyguları insana yaşatır, yasaklarından uzaklaştıracak ilhamlar verir. Kalp vardır Allah’ı tanımakla, Onu sevip Ona bağlanmakla dünya ve masivadan geçerek kuvvet bulmuştur. Böylece tortulardan arınıp selâmet yoluna revan olarak selim vasfını kazanmıştır. Kalp vardır Allah’ı anmakla, Onsuz bir ânı yaşamaktan bile uzak durmakla ve zikri diline virt edinmekle doyuma ulaşıp tatmin olmuştur. Dertlenen, ama derdinde derman bulan bir kalptir. İnsana derdin içinde huzur, sorunları ve bazen perişanlığı içerisinde saadet veren kalptir.
Bir de kalp vardır sevdiğinden uzakta kalıp isyanlar içinde kavrulan, olumsuz duygu ve ihtiraslara esir olan, günahlarla katılaşan ve hissetme kabiliyetini kaybeden... Dünya ve ukbada huzur ve saadetten nasiplenemeyen katı, kasvetli, sıkıntılı ve sorunlu bir kalp sahibi olan insana yazık olmuştur. Vaziyeti perişandır, iflâh olmaz.
Kalp, adı üstüne değişkendir. Bugün böyle, yarın öbür türlü olabilmektedir. Bu açıdan kalbimizin kıblesini bulması önemlidir. Bunun yolu ise kalbi Yaratana yöneltmektir, bu da aslında kalpte doğal olarak vardır. Mühim olan o ezelî bilgi ve tanışıklığı örten şeyleri bertaraf etmektir. Olabildiğince Kur’ân kıssalarına yönelip onlarla beslenerek kalbimizi metanetli yapmaktır. Mutmain olması için her ânımızda Allah’ı hatırlayıp zikretmektir. Allah’tan korkarak koyduğu sınırlara riayet etmektir. Allah ile kavuşmayı arzulayarak ümidimizi inancımızla diri tutmaktır. Bu yolda yürürken bizi kıbleden çevirecek, gaflete düşürecek mal, evlât, makam, şöhret, şehvet, altın ve gümüş de dahil olmak üzere masivaullahtan kalbimizi koruyabilmektir. Zira ne gümüş ve altının, ne eş ve evlâdın, ne rütbe ve herhangi bir dünyalığın fayda vermeyeceği mahşer gününde imdadımıza yetişecek olan istikameti doğru olan selim bir kaptir.
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple İslâm dininin hayatın farklı alanlarındaki hükümlerini imkânları ölçüsünde öğrenmekle mükelleftir...
105 yıl önce 27 Kasım 1919 tarihinde Paris kenarlarında yer alan Neuilly-sur-Seine’de Bulgaristan’ın I. Dünya savaşına (1914-1918) katılımına son veren antlaşma imzalandı. Tarihçilere göre, öz toprak kaybına yol açan bu antlaşma Bulgaristan..
25 Kasım’da Bulgar Ortodoks Kilisesi Aziz Kliment Ohridski’yi anıyor . Kiril ve Metodiy Kardeşlerin yedi öğrencisinden biri olan Kliment Ohridski, tanınmış başpiskopos, öğretmen ve kitap yazarıydı. Aziz Metodiy’in ölümünden..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..