Daha kadim zamanlarda Sofya çok farklı kültür, halk ve etnik azınlıkların kavşağıdır. Bunun başlıca sebebi Batı Avrupa ile Yakın Doğu arasında gördüğü stratejik kavşak rolüdür.
Sofya’nın tabi olduğu büyük değişim Bulgaristan’ın 1878 yılındaki milli kurtuluşundan sonra baş gösteriyor. Toplumcu Marin Drinov’un teklifi üzerine Sofya başkent ilan ediliyor. Bu karar Kurucu Halk Meclisi tarafından alınıyor. O dönemde herkes Bulgaristan’ın batıya genişlemesini, başkenti, yani Sofya’nın ülkenin merkezinde yer almasını istiyormuş, bunun için Drinov’un fikri Kurucu Meclis’in diğer üyeleri tarafından da kısa zamanda destekleniyor.
Şimdiki Bulgaristan başkentinin geçmişinden bu ve diğer bazı ilginç öyküleri 17 Eylül, Sofya’nın günü dolayısıyla tanımadık Sofya’nın izince bir gezi yapmayı seçmiş genç insanlar anımsatıyor. Gezi güzergahı başkentin sembolüne dönüşen binaların önemli bir kısmını kapsıyor. Doğum yerleri olan Sofya’ya turist gözüyle bakanlar bu binaların şimdiki işlevinden başka seleflerinin hayatına ilişkin de bilgi ediniyorlar.
Tarihle ilgili bu gezinin organizatörü Petır Budinov Bulgaristan Radyosu’na Sofya’nın sembolik yerlerinden biri hakkında şunları anlattı:
"Sofya Üniversitesi kurulmadan önce bu mekanda boy atan ‘Orlov han’ adlı han binası şehir için neredeyse aynı önemi taşıyormuş. Bu, ünlenmiş Orlov most yönünden şehre giren herkes için ilk gördüğü şeylerden biriymiş. Han, Doğu’dan gelen bütün yolcuları çeken bir mekanmış. Halen bu mekanın o zamanki görüntüsüyle hiç ilişkisi yok. O dönemde hanın yalnız birkaç metre ötesinde büyük bir bataklık varmış ve her yaya bunu dolaşmaya çalışıyormuş. Bir zamanlarki bataklığın birkaç metre ötesinde yer alan Milli kütüphanenin altında ise eskiden bir mezarlık varmış."
İki saat süren bu tarih gezisinde 1878 yılında 11 bin kişiden biraz daha fazla nüfusu olan bu oryantal köyün hızla gelişen ve hayat dolu bir başkente dönüşümü ve bayındırılmasına faydası dokunan Avrupalı mimarlara özel yer ayrılıyor. Çek Antonin Kolar, Avusturyalı Friedrich Grünanger, Hermann Helmer ve Ferdinand Fellner onlardan sadece bazıları.Tasarımını gerçekleştirdikleri binaların bir kısmı bugüne kadar Sofya’nın ve diğer büyük Bulgar kentlerinin merkezlerini süslüyor. Yılların içinde bu binalar ülke için kader belirleyici birçok karara tanıklık ediyor.
Petır Budinov öyküsünü şöyle sürdürdü: "Milli Kurtuluştan önce ve sonrasında çok farklı görüntüsü olan Çarlık Sarayı şüphesiz işlevini değiştirmiş en görkemli binadır. Zamanın bütün geçiciliğine dayanmış bu bina şehrin kendi gelişmesinde sağladığı ilerlemeyi gözler önüne seriyor.
Bina yılların içinde Vasil Levski’nin ölüm cezasına çarptırıldığı bir Türk konağından Üçüncü Bulgar çarlığı monarklarının yaşadıkları bir saraya, ardından ise sanat müzesine dönüştürülüyor."
Fotoğraflar: Facebook/@postapkite ve BGNES
Çeviri: Neli Dimitrova
105 yıl önce 27 Kasım 1919 tarihinde Paris kenarlarında yer alan Neuilly-sur-Seine’de Bulgaristan’ın I. Dünya savaşına (1914-1918) katılımına son veren antlaşma imzalandı. Tarihçilere göre, öz toprak kaybına yol açan bu antlaşma Bulgaristan..
25 Kasım’da Bulgar Ortodoks Kilisesi Aziz Kliment Ohridski’yi anıyor . Kiril ve Metodiy Kardeşlerin yedi öğrencisinden biri olan Kliment Ohridski, tanınmış başpiskopos, öğretmen ve kitap yazarıydı. Aziz Metodiy’in ölümünden..
“Aziz Aleksandar Nevski” katedrali bugün isim gününü kutluyor. Başkent Sofya’nın sembolü olan katedral, 1878’de Bulgaristan’ın Osmanlı egemenliğinden kurtuluşundan dolayı Rus halkına duyulan minnettarlığın göstergesi olarak inşa edildi. Bu..
105 yıl önce 27 Kasım 1919 tarihinde Paris kenarlarında yer alan Neuilly-sur-Seine’de Bulgaristan’ın I. Dünya savaşına (1914-1918) katılımına son..