Meselâ, mevsimleri hiç düşündünüz mü?
İlkyaz, yaz, güz, kış ve yeniden ilkbahar... Mevsimler dönüp dolaşıyor. Birisi gidiyor ki, diğeri gelsin...
Genelde insan hayatı da mesvimlere benzetilir... O da gelip geçer yeniden “gelmek” üzere...
İlkyaz gibi doğar, neşe saçarız etrafa... Yazın ham meyvelerin olgunlaştığı gibi, insan da olgunluk çağına, verimlilik yaşına gelir, büyür, pişer... Güz gibi yaşlanmaya başlar, meyveler verir insan, ama yaprakların sararıp döküldüğü gibi, saçları da kırarıp dökülür... Kış mevsimi gelince tabiatın derin bir uykuya çekildiği gibi, tabiatın bir parçası, ama onun baştacı olan insan da ölüm uykusuna yatıverir... Çünkü ölüm, küçük uykudur...
İlkyaz geldiğinde tabiat uyanır, yeşerir ve yeni bir hayat doğar... İnsan da kıyamet gelince uyanır ve yeni, sonsuz bir hayat başlar...
İşte insan hayatının püf noktası burada gizli... Nerede? Diyeceksiniz. Çocuk ve gençlere göre uzun, dede ve ninelerie göre kısa olan hayat mutlaka son buluyor. Her gün olmasa da her ay köyümüzden, kasabamızdan birinin dünya yolculuğu sona eriyor. Dünyada ise her gün binlercesi... Uzun, hatta sonsuz bir yolculuğa çıkıyor. Bu herkes için geçerli bir gerçek! Yaşlılar sıra sıra, gençler ara sıra ölüm denen vasıtaya binip gidiyor... Nereye?
Sonsuz bir cennet hayatı başlıyor Müslümanca yaşayanlara... Çünkü Canımız Peygamberimiz “Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz; nasıl ölürseniz, öyle diriltilirsiniz” diyor. Müslümanca yaşayalım ki, ölüm denen perde arkasından er veya geç bize de gelecek olan haberi Müslümanca karşılayalım. Ve nihayet İsrafil adlı büyük melek kıyamet sûrunu üflediğinde Müslümanca dirilip Allah’ın bizlere vaadettiği cennete kavuşalım.
Zamanımız gelince sırat köprüsünü iman, ibadet ve güzel ahlâktan yapılmış araçla geçip cennette buluşmak üzere... Biz ve sevdiklerimiz için mutlu bir dünya ve huzurlu öbür dünya dileğiyle...
Hoşça kalın, Müslüman olduğunuzu unutmayıp Müslümanca yaşayın...
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Bir zamanlar sıra dışı bir semt vardı. Şehirdeki yaşamı birbirine bağlayan Dvoretsa( Kraliyet Sarayı) ve tren istasyonu arasındaki ana yolda bulunduğu için Eski Sofya buradan başlıyordu. Bu alanda insanlar yalnızca buluşup sohbet etmekle kalmadı, aynı..
9 Eylül’de, Bulgaristan tarihinde, temelde kökten farklı bir kamu düzeninden diğerine geçişin 80. yıldönümü kutlanıyor - Bulgaristan Krallığı’nın sonu ve Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nin başlangıcı . 2. Dünya Savaşı’nın ortasında,..
25 Kasım’da Bulgar Ortodoks Kilisesi Aziz Kliment Ohridski’yi anıyor . Kiril ve Metodiy Kardeşlerin yedi öğrencisinden biri olan..
105 yıl önce 27 Kasım 1919 tarihinde Paris kenarlarında yer alan Neuilly-sur-Seine’de Bulgaristan’ın I. Dünya savaşına (1914-1918) katılımına son..