Birkaç yıl önce Bulgar caz sahnesine dikkat çekici, sıradışı bir saksofoncu çıktı. Genç İspanyol, özgün müzikal tarzını kaybetmeden çeşitli projelere hızla girdi. İzyicilerin beğenisini de hızla kazanmaya başardı. Günümüzde en ünlü Bulgar caz müzisyenleriyle çalıyor ve son iki sezonda BNR Big Band'in bir parçası oldu.
"Bulgaristan'da mutluyum, müzik ve ilginç sohbetler paylaştığım dostlar edindim.İnsanları, doğayı, buradaki yaz mevsimi, yemekleri, hepsini sevdim. Kaplıcaları ise en çok sevdim” , diyor Arnau Garofé-Farás.
Barselona yakınlarında doğdu, çocukluğundan beri müzikle ilgileniyor.Çeşitli enstrümanlar çalıyor, ama onu etkileyen tek şey saksafonun tınısı. Uzun süredir ebeveynlerine rica ettikten sonra en sonra 16 yaşını doldurduktan sonra ona saksafon alıyorlar. Arnau şunları anlatıyor:
“O andan itibaren beni kimse durduramazdı, devamlı saksafon çalıyordum. Önce bizim kasabamızda okula gidiyordum, ancak teori ve orkestrasyon okumak istediğim için Barselona'da devam ettim. Caz ve modern müzik dalında harika bir öğretmene rastladım. İşte o zaman ilk grubumu kurdum. Biz çocuktuk, ancak temsillerimiz oldu ve tecrübe edindik. Müzik pedagojisini bitirdikten sonra caz müzisyeninin yolunu tuttum. Dört yıl boyunca Lahey'deki Konservatuar'da ve iki yıl daha - Rotterdam'da yüksek lisans eğitimi aldım. Sonra "rutini kırmaya" karar verdim ve bir yıldan fazla bir süre saksafonu bıraktım, sadece bir klarnetle Asya'yı dolaştım. Birçok insanla çaldım, yeni dostlar edindim. İşte orada Bulgar eşimle tanıştım. Aşık olduk, birlikte seyahat etmeye devam ettik, sonra Bulgaristan'a yerleştik.”
Birkaç ay sonra Arnau, Petar Georgiev'in (Peşo Kitarata) bir projesine katılma daveti alıyor ve projeler gelmeye başlıyor:
“İlk katıldığım grup davulcu Hristo Yotsov'un Jazz Cats. Hristo Bulgaristan'daki babam gibi bir şey. Üç yıldan fazla bir süredir beraber çalıyoruz. Bir çok konser verdik - Bulgaristan'da, Barselona'da, Bükreş'te…
Ayrıca Afro-Perulu bir program olan Ritmos Negros ile de çalıyorum. Dimitar Karamfilov’un "Ekoloji" grubuna katılıyorum, ünlü trompetçi Mişo Yosifov ile de çalıyorum. Şu anda MONTUNO.BG grubunun üyesiyim.
Bulgar Ulusal Radyosu’nun Big Band orkestrasında yer alan müzisyenler ve orkestra şefi Antoni Donçev ile kendimi çok iyi hissediyorum.”
“Arnau'nun "Bulgar maceralarından" biri folklorumuzdur. Kendine özgü bir öğrenme stili var:
“Bir müzisyen olarak hep ufkumu genişletmeye çalışıyorum. Bulgar folklorunun derinliklerine inmek istiyorum ve bu yüzden şimdi kaval çalmayı öğreniyorum. Karantina sırasında çok çaldım. Zamanım vardı. Çaldğım enstrümanlarla kıyaslamam gerekirse, kaval en zor alet olduğunu düşünüyorum.Kendi başıma çalışıyorum ama BNR Halk Müziği Orkestrası solisti iyi dostum olan Nedyalko Nedyalkov’tan da bazı ipuçları alıyorum.”
Müzisyen, Bulgar folklor geleneğinin beklenmedik derinliği olduğuna ve korunması gerektiğine inanıyor.
Fotoğraflar: özel arşiv
Çeviri: Müjgan BaharovaNew York doğumlu dünyaca ünlü opera sanatçısı Maria Callas’ın “Ya sanatçı doğarsınız, ya da hiç sanatçı olamazsınız” sözlerinin gerçekliği yankılanıyor bugün kulaklarımızda. Callas’ın doğumundan tam 101 yıl sonra gerçek bir dünya yıldızı olan..
Farklı nesillere mensup iki ses sanatçısı sürpriz bir düet te birleşti. “Zaedno” (Birlikte) şarkısını birlikte söyleyen Orlin Goranov ve Paola’nın sahip oldukları sahne deneyimi ne kadar farklı olsa da sesleri, birbirini mükemmel bir şekilde..
Mary Boys Band, “Beni ta Mayıs’ta uyandır” adlı yeni parçası ile hayranlarına kışın arifesinde sıcak duygular yaşatma geleneğini sürdürdü. Radyomuza konuşan frontman Maria Mutafchieva, grup üyelerinin yıl boyunca mutlu olmak için kalplerinin içinde..
New York doğumlu dünyaca ünlü opera sanatçısı Maria Callas’ın “Ya sanatçı doğarsınız, ya da hiç sanatçı olamazsınız” sözlerinin gerçekliği..