Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Oruç tutmak

Cuma öğleden sonra

Sofya Banya Başı camii
Photo: BGNES

Dilimizdeki oruç kelimesi, Farsçada gün anlamına gelen “rûz” sözünden türemiş  “rûze” sözünden gelir. Farsça da oruç tutana “rûze-dâr” derler, bu da oruç tutan demek. Bu ifade dilimize de geçmiş ki, şair Necati Bey onu bir beytine ne güzel nakşetmiş:

Rûzedâr olanlara zülfün salâ-yı şâm eder

Ehl-i şevk ile hilâl ebrûların bayram eder.

Ey sevgilim! Oruç tutanlar, senin saçının siyah zülfünü görmekle akşam namazı, yani iftar vaktinin geldiğini anlar; senin özlemini çekenler hilâl misali kaşlarını görünce de Şevval ayının gelişini gösteren hilâli görmüş gibi bayram ederler.

Bu ve benzeri ifadelerden “oruç tutmak” ifadesinin Farsçadan geldiğini anlıyoruz. Ancak oraya da Arapçadan geçtiği anlaşılıyor, zira orucun Arapçadaki karşılığı olan “savm” uzak durmak, kendini tutmak anlamına gelir. Hatta oruç tutmaya başladığımız vakte Arapçadan dilimize geçen ve yine tutmak anlamına gelen “imsak” sözünü kullanırız. Sadece kelimelerin lafzî anlamından hareketle orucun kendini tutma, alıkoyma anlamı taşıdığı anlaşılır.

İslâmî bir kavram olarak oruç tutmak, sabahın erken saatleri olan imsak vaktinden güneşin batışına kadar gün boyu kendimizi yeme, içme ve cinsel temastan korumak, alıkoymak, nefsimizi tutmaktır. Ancak fıkh-ı zâhir, yani dış şartlar açısından bu yeterli olmakla birlikte fıkh-ı bâtın, yani iç kurallara göre bu kadarı yetmez. Zira orucun bir hedefi vardır, o da insanı erdemli, sorumlu ve takva sahibi yapmaktır. Bunun için bütün organlara oruç tutturmak gerekir, zira bu yapılmazsa Peygamberimizin ifadesiyle “sadece aç ve susuz kalmış” oluruz.

Tam anlamıyla oruç tutmak için dilimizi tutmak da çok önemlidir. Eskiler oruçluyken “ağzım kapalı” derlerdi. Lisanımızda “Ramazan ayında ağzı mühürlemek” diye bir tabir de var, oruçlu kişi için “mühür-dehân”, ağzı mühürlü ifadesi de kullanılır. Yani oruçlu bir şey yemez ve içmezken, aynı zamanda ağzından olumsuz şeyler de çıkmaz. Yani oruçlu kişi ağzını mühürleyerek yalan, iftira, dedikodu, gıybet, hakaret gibi gönül kırıcı, kul hakkını ihlâl edici sözlü davranışlardan kendisini tutar. Hatta yanlış bir şey söylerim diye bazen konuşmaz.  Bunun için Allah’a yakın olma gayreti içerisinde olan kişiler her zaman kıllet-i taâm, kıllet-i kelâm, kellet-i menâm yani az yemek, az söz ve az uyku ilkesine uymuş ve böylece kalplerini arıtarak ruhlarını yüceltirler. Biz de onların yolundan giderek orucu öyle tutalım ki, bize kazandıracaklarını kaçırmayalım.

Selâm ve afiyetle...




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

“KvARTal" festivali Eski Sofya’yı şehrin merkezinde canlandırıyor

Bir zamanlar sıra dışı bir semt vardı. Şehirdeki yaşamı birbirine bağlayan Dvoretsa( Kraliyet Sarayı) ve tren istasyonu arasındaki ana yolda bulunduğu için Eski Sofya buradan başlıyordu. Bu alanda insanlar yalnızca buluşup sohbet etmekle kalmadı, aynı..

Eklenme 13.09.2024 05:35

Bulgaristan’ın bir kamu düzeninden diğerine geçişin 80. yıldönümü

9 Eylül’de, Bulgaristan tarihinde, temelde kökten farklı bir kamu düzeninden diğerine geçişin 80. yıldönümü kutlanıyor - Bulgaristan Krallığı’nın sonu ve Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nin başlangıcı . 2. Dünya Savaşı’nın ortasında,..

Eklenme 09.09.2024 10:51

Birleşme'nin Yüceliği ve “Birleşmecilik sendromü” sonuçları

6 Eylül 1885 tarihinde Bulgar Prensliği ve Doğu Rumeli toprakları birleşerek, Bulgaristan tek bir devlet olarak Avrupa haritasındaki yerini alıyor.  Sofya “Sv. Kliment Ohridski” Üniversitesinden tarihçi Prof. İvan İlçev..

Eklenme 06.09.2024 04:40