Jerusalem - Kudüs şehrinin insanı Tanrı’ya en çok yaklaştıran şehir olduğu söylenir. Tanrı İsa’nın konuştuğu eski İbranice dilinde insanlar “Jerusalem’e çıkıyorum” derlermiş. Bir tepe üstünde inşa edilen Kudus şehri insanı Tanrı’ya yaklaştırıyor hissi veriyor.
O nedenle asırlar boyunca insanların Kutsal şehre varma arzusu hep devam etmiştir.
Bulgarlar arasında “Hacilık” olarak bilinen Kutsal topraklara yolculuk uzun zamandır çok önemli bir olay olarak görülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu zamanında imkanı olan Müslümanların Mekke’ye hacca gittikleri dönemde Balkan yarımadasındaki daha varlıklı Ortodoks Hristiyanların hayatnda “hacilık” tipik bir gelişmeymiş.
Bulgaristan Bilimler Akademisi’nin Sanat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Emanuel Mutafov şunları paylaştı:
“Dolaylı da olsa, Hristiyanlığın kabul edilmesinin hemen ardından genellikle rahip ve papazların Kutsal topraklara yolculuk ettiklerine dair kaynaklara rastlanıyor. Kutsal topraklara yolculuk eden rahip ve papazlar bir süre Filistin, Sina ve Kudus’teki manastırlarda kalıyormuş. Kutsal Topraklar’da bu papazların Eski Bulgarca dilinde “kopyaladıkları” ünlü yazıtlar var. Kutsal Topraklara toplu “hacilık” yolculukları ile ilgili ilk yazılı belgeler Bulgar toprakları ve Filistin’in Osmanlı İmparatorluğu hükümdarlığı altında olduğu 18-19 yüzyıllara ait. O dönemlerde zanaatkarlık işlerinin gelişmesi nedeniyle bazı Bulgar kasabaları zenginleşiyor. Orta yaşlarda (35-40) servet biriktirebilen erkeklerden bazıları Kutsal Topraklara yolculuk edebiliyormuş. Yaklaşık 6 ay süren “hacilık” oldukça masraflı bir yolculuk oluyormuş. Bunun dışında, kutsal topraklara giden yolcuların zaptiyeler tarafından korunan kervanlarla yolculuk etmelerinden dolayı içinde birçok tehlikeyi de barındırıyormuş. Çok defa “hacilık” yolcuları kervanları basan eşkiyaların zulmüne uğruyor, bazıları ise Yafa limanında boğuluyormuş.”
Büyük gemiler başta olmak üzere, gemilerin çoğu Akdeniz sahilinin çok uzağında demir atıyormuş. Denizde Araplar sandallar ile yolcuları para karşılığında karşı kıyıya geçiriyormuş. Araplardan en sık duydukları kelimeler “bahşiş” ve “hac” kelimeleri oluyormuş. Bulgar Kilisesi’nin üst düzey temsilcileri tarafından kabullenilmese de 1945 yılına kadar Kutsal toprakları ziyaret edenlerin adına “haci” ünvanı da ekleniyormuş.
Bazı kaynaklarda birçok hacının sadece gidiş parası olduğu belirtiliyor. Dönüş parası elde etmek için hacılar bulundukları yerde işe başlıyormuş. Bu şekilde hacılar şimdi profesyonel uzmanlık dediğimiz “usta becerileri” de elde ediyormuş.
Kudüs’e giden Hristiyanlar, dünyanın dört bir yanında Hristiyanlarla karşılaşıyormuş. Dönüşte yanlarına hediyelik eşyalar da alıyorlarmış.
Bununla ilgili olarak Prof. Mutafov şunları paylaştı: “Standart olarak Kudüs’ten dönen hacılar kiliselerine yerli Melkite ressamları tarafındna çizilen Filistin’deki kutsal mekanların resimlerinden oluşan Kudus tabloları getirirmiş. Yerli kiliseye böyle bir tablo hediye etmek çok prestijli sayılırmış. Aynı şekilde hediye olarak sedef ikonlar ve küçük haçlar da getiriyorlarmış. Son derece heyecan vericiymiş. Kotel, Koprivştitsa ve Sopot gibi küçük Balkan kasabalarında “hacilık”tan dönen kişiler bütün halk tarafından karşılanırmış. Kilise çanları çalıyor, insanlar ise hacıların Kutsal topraklara bastığı ayaklarını öpermiş. Hacılardan bazıları bütün paralarını harcadıkları için yolda bir yerde konaklar para kazanacak bir işe tutulur ve dönüş parası kazanarak köylerine, kasabalarına dönmek için yolculuğa devam edermiş. Tabi ki her bir yolculuk gibi bu da bir iletişim oluyormuş, yörelerine dönen hacılar beraberinde yabancı topraklardan yeni fikirler, bilgiler de getiriyormuş. Bu büyük ölçüde kültürümüzün oluşmasında da büyük rol oynamıştır. Örneğin Bulgaristan’da Rodoplar’da bazı bölgelerde 17-18 asırlarda evin bir köşesine ikon ve mum yerleştirilir ve buraya “Jerusalem” denirmiş.”
Çeviri: Özlem Tefikova
“E ğ itimde yapay zeka: Yenilikçi ö ğ retim ve ö ğrenmeye giden yol” uluslararası konferansı, dünyanın dört bir yanındaki Bulgar okullarından 50’nin üzerinde ö ğ retmeni Londra’da bir araya getirdi. E ğ itim ve Bilim Bakanl ı ğ ı’nın..
Avrupa’da epizootik durumun komplike olması ile ilgili Bulgaristan Gıda Güvenliği Ajnası, hayvan yetiştiricilerini biyogüvenlik tedbirlerini yerine getirmeye çağırdı. Sadece son bir hafta içinde Slovenya’da, Macaristan sınırına yakın üç yerde..
2025 sulama sezonu için su temini ile ilgili durum kritik olduğu için Bulgaristan Ziraat Odası’ndan devletin acil önlemler alması talebi geldi . Oda temsilcileri, tarımsal üretim için gerekli su kaynaklarının son derece yetersiz olduğunun..