Millet Meclisi’nin 5 Mart 1990 tarihli kararı ile 3 Mart tarihi Bulgaristan’ın milli bayramı ilan ediliyor.1878 yılının 3 Mart günü Ayastefanos’ta (şimdi İstanbul’un Yeşilköy mahallesinde) Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan barış antlaşması, aralarındaki savaşın sonu olmanın yanısıra, yaklaşık 500 yıl süren Osmanlı egemenliğinden sonra Bulgar devletçiliğinin yeniden oluşturulmasınıın başlangıcını koyuyor.
3 Mart’ın yaklaşık 30 yıldan beri Bulgaristan’ın milli bayramı olarak kaydedilmesine rağmen, tam bu tarihin ulusumuzun sembolü ve milli bayramı olması konusunda tartışmalar hala devam ediyor.
Kuşkusuz, 1877-1878 Rus-Osmanlı savaşı ve yol açtığı sonuçlar19. yy’da Büyük Britanya, Avusturya-Macaristan, Rusya, Fransa, Almanya ve İtalya gibi Büyük Güçler’in çıkarları ile yakından ilintilidir. Ayastefanos Antlaşması’nın imzalanmasından dört ay sonra düzenlenen Berlin Kongresi’nde aynı güçler Antlaşma hükümlerini yeniden gözden geçirerek, Bulgaristan’ı bölmekle onu topraklarının bir bölümünden mahrum ediyor, bunları komşu devletlere dağıtıyor. Bu durum, birçok Bulgarın şimdi de ya Bulgaristan’ın Birleşmesi, ya da Bağımsızlık ilanının milli bayram olarak kutlanması gerektiğini savunmasına sebep oluyor. Bu fikri savunanların gerekçeleri, adı geçen her iki olayın tamamen Bulgarların öz çabalarının bir meyvesi olduğu, bunlarda herhangi dış müdahalenin yer almadığı yolundadır. Oysa ki, biz Kurtuluş olmadan ne Bulgaristan’ın birleşmesi, ne de bağımsızlığının mümkün olamayacağı gerçeğini gözden kaçırmamalıyız.
Aslında, Bulgaristan’ın Kurtuluş günü ilk kez 19 Şubat 1879 (Gregoryan takviminin 1916 yılında uygulanması ile 1917 yılının 3 Mart tarihinden sonra) eski başkent Veliko Tırnovo’da kutlanmaya başlanıyor.1888 yılından İkinci Dünya Savaşı’na kadar ise Bulgaristan’ın Osmanlı Egemenliği’nden kurtuluş günü olarak kaydediliyor. Bunu izleyen uzun yıllar boyunca bu bayrama hakettiği önem verilmemiştir. Ta 1978’de kutlanan 100. Kurtuluş Yıldönümü dolayısıyla bu bayram kaydediliyor. On yıl sonra resmi bayram, 1991 yılından itibaren ise milli bayram olarak kutlanıyor.
3 Mart günü biz,Bulgarlar için ne anlama geliyor, bu tarihin özüne inebiliyor muyuz acaba?
Bu soruya cevap vermek için gerilere dönüp 19.yy’daki toplum eğilimlerini ele almak lazım. Bu dönem Balkanlar’da ayaklanma ve bağımsızlık mücadelesi ile doludur.
Avrupa’da güç alan milli hareket ve ideolojilerin yankısı Osmanlı İmparatorluğu’nda da hissediliyor. Bu arada Bulgaristan da özgürlük yoluna koyuluyor. Milli kurtuluş hareketi 1876’da doruk noktasına ulaşıyor. Süresinden önce patlayan Nisan Ayaklanması bastırılıp kana bulaşıyor. Buna rağmen verilen kurbanlar boşuna değil, Bulgarların derin uykudan uyanması artık bir gerçektir. Bu devrim denemesinden sonra Avrupa gözlerini Balkanlar’a dikiyor, görüşmeler masasına artık Bulgar sorunu da koyuluyor. 1853-1856 Kırım Savaşı’ndan sonra rövanş aramaya başlayan Rusya artık takatsiz kalan Osmanlı İmparatorluğu’na karşı 24 Nisan 1877’de onikinci Rus-Osmanlı savaşını başlatıyor. Pleven kentinin kuşatmasının delinmesi için savaşlar beş ay sürüyor, Bulgar gönüllülerinin katılımı ile Şipka tepesinin yiğitçe savunulması Pleven’de dönüşüm sağlanması için gerekli zamanı sağlıyor. Stara Planina geçitlerinden kışın zor koşullarında gerçekleştirilen kahramanlıklarla dolu epik geçiş Osmanlı ordusunu şaşkına döndürüyor. Rus güçleri Edirne’yi ele geçirip Marmara Denizi’ne çıkıyor ve Osmanlı başkentine girmek niyetindedir.
3 Mart 1878 günü Ayastefanos Antlaşması imzalanıyor.Bulgaristan bir an için milli birlikteliğini sağlıyor. Ancak bunu izleyen Berlin Anlaşması Büyük Güçler arasında varılan sözleşmeler sonucu tamamen değişik bir gerçek getirse de bir de milli birleşme için mücadelenin sayfasını açıyor. Bunun içindir ki, 3 Mart sadece Rus-Osmanlı savaşının sonu olarak algılanmamalı. 3 Mart, Bulgaristan’ın özgürlüğünün yeni doğuşu için tarihin belirlediği bir gündür. Böylece üçüncü Bulgar devletinin kuruluşuna götüren ağır ancak yiğitliklerle dolu beş yüzyıllık yolun sonuna geliniyor. Bu yol ki, Paisiy Hilendarski ve ‘İstoriya Slavyanobolgarskaya’sından kilise bağımsızlığı ve Bulgar eğitimi mücadelesinden geçip Vasil Levski’nin davasına, Nisan Ayaklanması’na, ardından da bunların dolaysız devamı olan Kurtuluş Savaşı’na varıyor. Ve Büyük Güçler’in farklı yönlerden gelen müdahalesine rağmen özgürlüğümüze götüren bütün yolu biz kendimiz katetmişiz. Ve bu yolda attığımız adımlardan her biri bizi 3 Mart tarihine yaklaştırmıştır. Bu tarih ki, Bulgaristan’ın yeni başlangıcını koyuyor. Bunun için kahramanların özverisine, Bulgar ruhunun gücüne gereken yüksek değeri verelim. O zaman Bulgaristan’ın geleceğinin bize bağlı olduğunu daha iyi anlamış olacağız!
Çeviri: Neli Dimitrova İslâm dini , insanın Yaradan Rabbi ile ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu kurallara genellikle ibadet kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak İslâm, aynı zamanda Allah’ın kulları arasındaki ilişikleri, yani insan ile insan arasındaki..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Ortodoks Kilisesi 26 Ekim’de en büyük Hristiyan şehitlerinden biri olarak kabul ettiği Selanikli Aziz Dimitrios’u anıyor. Ülkemizde Aziz Dimitrios’un adı 13. yy’da Tırnovgrad’da Bizans’a karşı ayaklanması soncu İkinci Bulgar Çarlığının kuran Asen ve..