Kur'ân, Hazreti İbrahim, Hazreti Yusuf ve Hazreti Muhammed'in rüyalarından bahsetmekte ve onları bilgi kaynağı olarak sunmaktadır.
Hazreti Ayşe validemizin bir rivayetine göre ise Peygamberimize vahyin gelişi sadık yani aldatıcı olmayan doğru rüyalar ile olmuştur. Hatta o kadar net ve açık rüyalar ki, sabahın aydınlığının karanlığı yarıp çıktığı gibi ortaya çıkıyor, yaşamıyorlarmış.
Peygamberimiz rüyaların üç çeşit olduğunu bildirmiş ve ilkinin salih rüyalar, güzel ve iyi anlam taşıyan rüyalar olduğunu bildirmiştir. Bunların Allah'tan sevdiği kullarına müjde olduğunu bildirerek anlatılıp paylaşılmasını tavsiye etmiştir. Bunlar rahmanî rüyalar olarak da adlandırılır. Genellikle gönül dünyası, manevî hayatı düzgün olan insanlar bu tür rüyalar görürler.
İkinci tür rüya şeytanın insana eziyet etmek, "alay etmek" için telkin edilen, görülen rüyalardır. Bunları gördüğümüzde hemen Allah'a sığınmak gerekir. Abdest alıp iki rekat namaz kılar ve bunları kimseyle paylaşmazsak hiçbir zarar ve etkileri olmaz.
Üçüncü tür rüya ise günlük hayatımızda yaşadığımız olayların tesiriyle gördüğümüz rüyalardır ki, bunlar olumlu veya olumsuz bir anlam ve etki taşımazlar.
Bütün bunlardan hareketle güzel ve olumlu anlam ve mesajlar taşıyan rüyaları görebilmek için gönül dünyamızı berrak ve temiz tutmalı, kalbimizi ibadet ve zikirle aritmalıyız. Bir de gördüğümüz güzel rüyaları iyi insanlarla paylaşmalı, ilim ve güzel ahlâk sahibi insanlara yorumlatmalıyız.
İnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..
İslâm dini insanın bütün hayatını kuşatan itikadî, fıkhî ve ahlâkî normlar bütünüdür. Hatta İslâm dinî sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp dünya ötesi, ahiret hayatı ile ilgili konulara da taalluk etmektedir. İnsan, ömrü boyunca her an bir şeyler..
Şükür, insanın fıtratından gelen, yani doğal özelliklerinden biridir. Yapılan iyiliğe, verilen nimete değer vermek, kadirşinaslık göstermek ve bunu bir şekilde şükran ve teşekkür ile dile getirmek anlamına gelen şükür, nankörlüğün zıddıdır. Zira nankörlük,..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..