İslâm bilgi anlayışına göre, insanın bilgi elde etme yolları bellidir. Bunların başında nakil veya nas olarak ifade edilen Kur’ân ve Hazreti Muhammed’in sünneti gelir. Allah’ın insana bahşetmiş olduğu akıl da bilgi elde etme yolunda, hatta nakli de anlama hususunda son derece önemli bir yere sahiptir.
Sezgi olarak ifade ettiğimiz bilgi edinme yoluna bazı alimler ilham demiş, bazıları keşif olarak ad vermiş, bazıları ise feraset olarak ifade etmiştir. Her birinin ayrı delilleri ve yaklaşımları vardır. Bu konu İslâm ekolleri arasında tartışılıp değerlendirilmiştir.
Feraset konusun Kur’ân’daki Hicr suresinin 15. ayetinde geçen mütevessim kelimesine dayandırılmaktadır. Ama ondan da öte konunun temelinde “Mümin kişinin ferasetinden sakının, çünkü inanmış kimse Allah’ın nuruyla bakar ve görür” anlamındaki hadis vardır.
Önümüzü aydınlatan hakikat ışığının doğması için zaman zaman fikrilerin çarpışması normal ve gereklidir. Zira insan düşünen bir varlıktır ve doğal olarak düşündüğünü de söyleyecektir. Herkes fikirlerini paylaşınca farklılıklar ortaya çıkacaktır..
İnsanoğlu dünyada birtakım zorluklarla hep sınanmış, sınanmaya da devam edecektir. İnsan hayatının hikmetlerinden birisidir imtihan. Bu hakikate işaret babında Cenâb-ı Allah, çokça okuduğumuz Mülk/Tebareke suresinin 2. ayetinde şöyle buyurmuştur:..
Her ne denli yaşarsa bir kişi, Âkıbet ölmektir onun işi... Böyle özetleyip sonuca bağlıyor şair insanın dünya hayatını. Ve insan, istese de istemese de bu hakikatle bir gün muhakkak yüzleşiyor. Bu büyük hakikatle yüzleşmeyi ve sonrasını şair Yayhya Kemal..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.