İnancım odur ki, Bulgaristan Müslümanları olarak haklarımızı alma ve kullanma konusunda bilgiyle çok şeyler başaracağız. Bizler eğitim kurumlarımız olan okullarımızda ve bununla da yetinmeyerek hayat boyu öğrenmeye önem vermeliyiz. Bizler ve çocuklarımız iyi bir okul eğitimi almanın yanı sıra, devamlı okuma alışkanlığı edinmeliyiz. Kitaplar, gazeteler, dergiler, dijital medyayı düzenli olarak okumalıyız, az bile olsa düzenli olmalı okumalarımız…
Bu bağlamda Bulgaristan’da her ay birkaç bin kapıyı çalan tek Türkçe ve Bulgarca dinî ve kültürel içerikli dergimiz olan “Müslümanlar” dergisini önemsemeliyiz diye düşünüyorum. O yüzden gönlümüzden geçen, her bir Müslüman ailesinin her ay kapısını çalıp “Selâmün aleyküm”, Tanrı misafiriyiz, kabul eder misiniz? Ötelerden haber getirdik.” deyen dergimize candan gönülden her Müslüman-Türk ailesinin “Aleyküm selâm”, “Merhaba”, “Hoşgeldiniz” demesidir.
Ama ne yazık ki, bu şimdilerde mümkün olmuyor. Her Müslüman, evinin kapılarını açmıyor bize ya da o kapıları biz çalmıyoruz veya açamıyoruz! Hamdolsun, yine de birkaç bin ev ve caminin kapısı açık olarak bizi bekliyor. Biz her ay oralarda misafir oluyoruz. Misafir, bir yere on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakıp gider misali dergimizin konuk olduğu evleri şenlendirdiğini düşünüyoruz. Bu, hâlâ okumaktan vazgeçmeyen değerli insanlar sayesinde olmaktadır. Onların okuma şevki, okutma gayreti, güvenleri, cesaretlendirmeleri ve desteklemeleri sayesinde oluyor...
Zor zamanlarda yaşıyoruz... Ekonomik, sosyal, siyasî ve dinî sorunlarla boğuşuyoruz. Müslüman-Türk toplumunda büyük bir yıpranmışlık, yılgınlık, hatta aldatılmışlık söz konusu, bir de doyumsuzluk… Dün elde ettiklerimizi bir taraftan kaybediyoruz sanki. Kimliğimizin var olup olmaması söz konusu…
Dört başı mamur bir gazetemiz bile yok. İşte bu zor şartlarda “MÜSLÜMANLAR” dergisi ve onun çocuklara yönelik sevmli dergiciği “HİLÂL” bizi ümitlendiriyor, topluluğumuza ümit ışığı saçıyor. Gelin, hep birlikte, bu ışığı söndürmeyelim, söndürmek de ne demek, daha pek çok karanlık evlere, nursuz kalplere taşıyalım... 30. Senesinde 300. Sayısına ulaşan “Müslümanlar” dergisi toplumumuzun kalabalıklar içinde yalnız kalmış ve bir çift söze mutaç olan bütün fertlerine ulaşma yolunda hep birlikte yürüyelim. Derdimizi, derdinizi, dergimizi paylaşmak, dertleri bir nebze olsun azaltacaktır, çünkü dertlerin yatağı huzursuz kalplerdir. “MÜSLÜMANLAR” ve “HİLÂL” huzursuz gönüllere şifa taşıyor, lütfen siz de bu güzelliklerin daha fazla gönüle ulaşmasında yardım ve gayretlerinizi esirgemeyiniz...
İnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..
İslâm dini insanın bütün hayatını kuşatan itikadî, fıkhî ve ahlâkî normlar bütünüdür. Hatta İslâm dinî sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp dünya ötesi, ahiret hayatı ile ilgili konulara da taalluk etmektedir. İnsan, ömrü boyunca her an bir şeyler..
Şükür, insanın fıtratından gelen, yani doğal özelliklerinden biridir. Yapılan iyiliğe, verilen nimete değer vermek, kadirşinaslık göstermek ve bunu bir şekilde şükran ve teşekkür ile dile getirmek anlamına gelen şükür, nankörlüğün zıddıdır. Zira nankörlük,..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..