313 yılında İmparator Büyük Konstantin, Hristiyanlığı Roma İmparatorluğu'nda eşit bir din olarak bir Hoşgörü Fermanı ile dayattı. Hıristiyan Tanrı'nın yüceltilmesine adanan inşaatlara başlanır, ancak ihtişam ve güzellikte hiçbir tapınak, Filipopolis'teki Piskoposluk Kilisesi'ne ulaşmaz.
“St. Ludwig ” Katolik kilisesine ve eski Philippopolis’in bulunduğu Plovdiv'in merkezi meydana yakın bir mesafede, topraklarımızdaki en büyük Hristiyan bazilikasının kalıntıları bulunur.
Kalıntıları geçen yüzyılın 80'li yıllarında, bir bulvarın inşaatı sırasında tesadüfen tespit edilir. Keşiften sonra bulvarın rotası değiştirilir. Tesis, 2014 yılında “Bulgaristan için Amerika” Vakfı’nın finanse etme kararı verene dek araştırılmadı, incelenmedi.Mimar Nikolay Traykov şunları anlatıyor:
Mozaikler çoğunlukla yakındaki Konstantinopolis'teki ve Roma İmparatorluğu'nun doğu bölgelerinde görülen sanatsal eğilimlerden etkilenir, aynı zamanda farklılık da gösterir. Bazilikada en yaygın teknik “opus tessalatumdur” - küçük, değişik renkte küp şeklinde taşlar nemli horasan üzerine yerleştirilir. İlk katman mozaikler dört renktedir - beyaz, siyah, koyu sarı ve kırmızı. Geometrik ve haçlar şeklindedirler. Üst kısmı sembollerin dilini taşır. Örneğin, düzinelerce kuş türü, Cennetin Bahçesini, ruhun ölümsüzlüğünü ve öbür dünyayı yansıtırlar.
En önemli kompozisyonlardan biri, bazilikanın merkezi girişinin önünde bulunur ve etrafında kuş madalyonları bulunan muhteşem bir tavus kuşundan ibarettir.
Topraklarımızdaki en zengin ve en çok sayıda bulunan mozaiklerden başka, bazilika avlusunda bir çeşme, sütunlar gibi olağanüstü iyi yapılmış mimari unsurlar bulunmuştur. Mimar şöyle devam ediyor:
“İki yazılı levha da bulundu, biri şehri yöneten kişilerin isimlerini içerdiğini anlatıyor. “Dionysius Stele” ise Plovdiv ve bölgede o zamanın en önemli ve en iyi korunan yazılı levhalardan biridir. 2.20 m uzunluğunda ve bir metreden geniş olan levha üzerine, Dionysius kültü üyesi 45 Philippopolis vatandaşının şehri istila eden Gotlardan kurtardığı için İmparator’a şükranlarını ifade eden bir yazı mevcut.
VI - VII. Yüzyılın başlarında bazilika çökmeye başlar. Muhtemelen depremden etkilenmiştir. İlk mozaik katmanına zarar verilir, işgalciler tarafından istila edilir.
Mimar Traykov devam ediyor:
“Ortaçağ freskinin bir parçası bulunmuştur, bundan dolayı Orta Çağ'da bazilika sahasında küçük bir kilise dikildiği varsayılmaktadır. Maalesef, bu tapınaktan geriye hiçbir şey kalmamış. Aynı tarihi dönemde 200'den fazla Hıristiyan'ın gömüldüğü bir kabristan tespit edildi.”Tapınağın son kanıtı on dördüncü yüzyıla ait, ondan sonra unutulmuştur.”
Philipopolis Piskoposluk Bazilikası resmen Ekim ayında açılacak. Büyük bir kültür merkezine dönüştürülecek ve yenilenen mozaikler görülebilecek. Sergi, sanal gerçekliğin yardımı ile 26 temalı alana bölünecek. Ziyaretçiler bu şekilde, belirli bir yerde modern bir binada durduğunda, antik bazilikanın nasıl göründüğünü görebilecek.
Fotoğraflar:plovdivmosaics.org
Varna’da düzenlenen 42. “Altın Gül” Bulgar Film Festivali’nde uzun metrajlı film dalında büyük ödülü, Petar Valchanov ve Kristina Grozeva ikilisinin yönettiği “Triumph” filmi kazandı . Film aynı zamanda iki yönetmenin Decho Taralezhkov..
20 Eylül saat 11 civarında, Prof. Dr. Lyudmil Vagalinski’nin ekibinden arkeologlar, Antik kent Heraclea Sintica’nın büyük kanalizasyon kanalında ikinci heykel keşfettiler . BGNES’in Archaeologia Bulgarica sitesine dayandırdığı..
Bulgar uzun metrajlı filmlerin yarıştığı 42. “ Altın Gül ” Film Festivali bu akşam Varna’da başlayacak. Festival programında, 15 uzun metrajlı film, 20 kısa film ve 5 dizi yarışacak . “Altın Gül” Film Festivali açılışı 19 Eylül..
On yıllardır Almanya’da yaşayan Emilia Juecker’in sözlerine göre “Bulgarlar dünyayı süslüyor”. Hamburg’ta 30 Kasım’da soydaşlarımızı bir araya getirecek..