Sofya'da birkaç şehir gölü var, Vitoşa Dağın altından kaynayan yedi nehir var ve bunlardan biri Boyanska reka, şehir merkezindeki Ulusal Kültür Sarayı NDK  yakınından akmakta. Ve orada da alabalığa rastlanmakta.

“İnsanlar, son derece kirli oldukları düşünülen Sofya kanallarında alabalığı duyar veya görürse çok şaşırıyorlar. Genelde balıklar temiz suda yaşar, ama anlaşılan hayatta kalmak için adapte olmuşlar, çünkü başkentteki nehirlere birçok mahallenin su kanalları akmakta ve su aşırı derecede kirlenmektedir. Kimseye buradan balık tutsa bile yemesini önermiyorum, çünkü onlar nehirdeki atıkla besleniyorlar. Sofya'da turna, alabalık, levrek, kadife balığı, kızılkanat gibi türlere rastlanir. Çeşitlilik var, ancak balıklara çok nadir rastlanılır” – diyor Mihail.

Mihail, nehirlerde, göllerde, denizlerde ve okyanuslarda balık avladığını, ancak yine de şehirde avlamanın ayrı bir keyif verdiğini söylüyor:

“Birçok insan balık avlamanın heyecanının nasıl bir şey olduğunu merak ediyor. Ama benim için benzersiz bir şey, çünkü başkalarının kurbağa bile olmadığını düşündüğü yerde balık avlayabiliyorsun” – diye anlatıyor Mihail.  “Şehirde avladığım en büyük balık, yaklaşık 2 kiloluk turna ve 50 cm’ büyüklüğünde 1.5 kiloluk bir alabalık. Bu, nerede yakalandıklarını dikkate alırsak, çok iyi bir başarı olarak kabul edilir. Ve iki hafta önce, yaklaşık 2 kilo ağırlığında, pembe gözlü bir yayın balığı yakaladım. İlk defa böyle bir şey gördüm ve aslında, kentsel bir ortamda yakaladığım en büyük sürpriz buydu”, diye paylaşıyor Mihail.

Şehir balıkçılığının diğer sırları nelerdir? sorusuna Mihail Petrov şöyle cevap veriyor:

“Azim ve şehir ortamında olta ile dolaşmaktan çekinmemek. Sürekli bilgisayar başında duran ya da diğer zararlı faaliyetlerle uğraşan gençlere balık tutmayı öneriyorum. Bu bir zevkli ve harika bir spor, insanı rahatlatıyor ve fiziksel aktivite olarak oldukça faydalıdır. Hayallerinizi yemeyin ve yakalayacak daha çok balık olmasına izin verin!”

 Tüm balıkçıların Dünya balıkçılık günü kutlu olsun.