Diğerleriyle ilişkilerimizin ayarı
Güzel dinimiz İslâm, insanları inanç bakımından farklı kategorilere ayırmıştır. Allah’a, gönderdiği mesajına ve bu mesajı getiren peygamberlere inananlara mümin denmiştir. Allah’a, peygamberlerinin veya gönderdiklerinin tamamına ya da bir kısmına inanmayanlar ise kâfir olarak nitelenmiştir. Allah’a ortak koşanlar ise müşrik olarak kabul edilmiştir. Bir de Allâh’a, peygamberlerine ve gönderdiği mesaja inanıyor gözüküp de inanmayanlar vardır ki, bunlar da münafıktır. Aslında bir de Allah’a inanmadıklarını iddia eden tanrıtanımazlar, atesitler bulunmaktadır ki, İslâmî literatürde mülhid olarak adlandırılmışlardır. İslâm’a göre, ilk kategori dışındakiler inanç bakımından merdûttur, makbûl değildir. Bunlar, Allah’ın sayısız nimetlerini görmezlikten gelerek inkâra saplandıklarından dolayı ahiret gününde büyük bir cezaya çarptırılacaktır. İlk kategoride yer alan müminler ise, inançları doğrultusunda yaşarlarsa, ahiret gününde büyük bir mükâfata nâil olacaklardır.
İslâm nazarında bütün bu sınıflarda yer alanlar insan olmaları hasebiyle değerlidir. Bütün insanlar dinî inancına bakılmaksızın yeryüzünde yaşama hakkına sahiptir. Taşıdıkları öz itibarıyla eşit ve hürmete lâyıktır. Fakat insanî saygı çerçevesinde, insanlık şerefine dokunmaksızın inanç ve davranışları kınanabilir ve eleştiriye tâbi tutulabilir. Lâkin nihayetinde herkes inanç ve yaşayış şeklini kendisi seçer ve ahiret gününde Allah’ın adaletiyle karşılığını görür.
Müslümanlar, dinine bakmaksızın hemcinsleriyle insanî ilişkiler kurma konusunda serbesttir. Bu ilişkiler karşılıklı insanî saygıya dayanmalıdır.
Bununla birlikte müminler, Yaratıcılarını tanıyıp nimetlerini inkâr etmeyerek takdir etmeleri sebebiyle Allah katında üstündür. Bu üstünlüğün sebebi imandır. İnandıkları, Müslümanlara bir taraftan üstünlük kazandırırken, diğer taraftan diğerlerine karşı saygıda kusur etmemelerini gerekli kılmaktadır. Fakat bu inanç farklılığından dolayı inananların diğer sınıflardakilere karşı muamelelerinde bazı farklılıklar vardır. Muamele ve dünyevî ilişkiler bakımından inanç sınıflarına bir de Ehl-i Kitap alt kategorisi eklenmiştir. Bu sınıfa Yahudî ve Hristiyanlar dahildir ve onlara yaklaşımda diğer inanmayanlara nazaran ufak tefek farklılıklar vardır.
Müminler, diğerleriyle ilişkilerinde hassas davranıp inanç ve kimliklerini korumak amacıyla Allah’ın emir ve yasaklarına uymalı, kırmızı çizgilere dikkat etmelidir. Söylediklerimizi şu klasik tabirle özetlemek mümkündür: Ta‘zim li-emrillâh, şefkat alâ halkillâh – Allah’ın emrine saygı, yarattıklarına karşı ise şefkat.
Velhâsıl, müminler olarak her insanı sever, sayarız. Ancak Yaratanı daha çok severiz. O yüzden ilişkilerimizde Onun bize hareket alanı olarak çizdiği sınırlardan da çıkmayız, çıkmamalıyız.
Manevî bakımdan yoğun bir mevsim olan Ramazan ayı ve mübarek Ramazan Bayramından istifade etmiş olmanın sevinç ve mutluluğunu yaşarken, aynı zamanda feyiz ve bereketi sağnak sağnak üzerimize dökülen bu dönemin sonuna gelerek “Elveda ey şehr-i Ramazan”..
80 yıl önce 17 Nisan İkinci Dünya Savaşı sırasında Sofya en yıkışı hava saldırısına maruz kaldı. 1944 yılında, 17 Nisan tarihinde öğle vakti, “Thunderbolt” ve “Mustang” sav aş uçaklarının katılımıyla 350 Amerikan bombardıman uçağı..
Ramazan ayı, insanın yeterince değerlendiremediği zamanı ıskalamaması için Allah’ın sunduğu bir lütuftur. Bu özel zaman dilimine dikkat edilir, yakışan ve beklenen bir şekilde hareket edilip değerlendirilmesi durumunda insan, zaman ve mekânın sınırlarını..
Ortodoks Kilisesinin 12 Havariler Konsili'nin ve bilinen ve bilinmeyen tüm şehitleri ve azizleri andığı Azizler Günü'nde, Hristiyan cemaatin inancı..
Yeni Bulgar Patriği Daniil , ilk ayininden önce yaptığı açıklamada “ Kilisenin görevi bölünmüş olanları bir araya getirmektir” dedi ve “Birçok..