“Bulgaristan Arkeolojisi 2018” 12. Ulusal Arkeoloji Sergisi BAN- Bulgar Bilimler Akademisi'ne bağlı Milli Arkeoloji Enstitüsü ve Müzesi'nde açıldı. Ülkenin farklı yerlerinden 19 bölge müzesi de etkinliğin organizasyonunda yer aldı. Teşhir, eski medeniyetlere ışık tutan bazı önemli obje ve yeni bulguların gösterilmesine olanak veriliyor. Sergi, tarih öncesinden Ortaçağ’a kadar 23 arkeolojik yerden 250 obje ve 50 kazı ve araştırmadan posterler içeriyor.
En enteresan tarihi bulgulardan biri Ulpia Oescus adlı Roma şehri kalıntılarıdır. İskır nehrinin Tuna’ya aktığı vadiye kurulan eski şehir, günümüzde Pleven ilinin Gigen köyü civarında bulundu. Şehrin Roma hükümdarlığı açısından Balkanlar'da önemli yere sahipmiş. Bu topraklarda daha önce Aşağı Tuna vadisinde en eski Roma lejyonu kampı kurulmuştur.
2018 arkeolojik bulguları arasında İmparator Aurelian’ın (270- 275) olduğu tahmin edilen bir mermer kafa heykeli var. Aurelian, farklı kabilelerin istilasını önleyerek, Roma İmparatorluğu'nun ayaklanmasını sağlayan hükümdardır. Araştırma ekibi başkanı Doçent doktor Gergana Kabakçieva, bulgunun özelliklerinden yola çıkarak, bu kafanın bu imparatora ait olduğu sonucuna varıyor. Aurelian Aşağı Tuna bölgesinde kampları kuruyor ve Oescus şehrini ziyaret ediyor.
Bu heykel kalıntısı, Oescus Roma şehrinde (3.asır) bulunan en büyük rezidans salona birkaç metre uzakta bulundu. Ulpia Oescus antik şehrindeki rezidans salonunda ortaya çıkan mermer üniteler de görülmeye değer. İmparator Constantinius (306- 337) bu şehri ziyaret eder ve 328 yılında Tuna üzerinde köprü açılışına katılır.
Büyük salonun kuruluş tarihi de bu ziyaretle bağlantılıdır. Hristiyan olan imparator, Kuzey’deki Barbar kavimlerle savaşmak yerine, ticaret yapmak gerektiğini savunur ve o yüzden köprü kurulmasına salık verir.
Kuzeydoğu Bulgaristan’da Durankulak yakınındaki köy höyüğü de tarih öncesinde simgesel bir öneme sahip. Eski çağların hayatına dair ipuçları veren arkeolojik bulgular arasında dövme yapmak için kullanılan kemik iğne ve boyamaya yarayan taş da var. Bulgular, M.Ö 4500 yılından olup, dövme sanatıyla ilgili ilk kanıtlardır. Mısır’da ciltlerinde dövmeleri olan mumyalar M.Ö 3351 yılına ait.
Burgas ili Kozarevo köyündeki tarihi höyükte bulunan desenli seramik kaplar da güzellikleriyle büyülüyor. Bu kapların M.Ö 5. asırdan kaldığı tahmin ediliyor.
Günümüzde Türkiye sınırına yakın Matoçina köyü yakınında Geç Antik ve Ortaçağ Bukelon Kalesinde ortaya çıkan mücevherler de önemli bulgu olarak sergilenmektedir. Muhteşem gümüş ve altın kaplamalı küpenin 13. – 14. asırdan kaldığı açıklandı.
Sergide diatretum adı altında bir cam bardak da ilk defa teşhir ediliyor. 1960 yılında Yambol yakınında kazılarda ortaya çıkan cam kap, içerde cam gövde, dışında ise tel dekorasyonla yapılmış.
Bu sanat eseri kap dünyevi hayattaki içeceklere değil, ölümden sonrası için kullanılan bir cam eser olmuş. Roma döneminden kalan bu gömüler, son yıllarda Almanya’dan restorasyon ekibi tarafından incelendi.
Arkeolog Mario İvanov, söz konusu kapta “renkli cam üzerine tel sanatıyla” tam bir ustalık harikası yaratıldığını söyledi.
Arkeoloji 2018 sergisi, Arkeologlar Bayramı 14 Şubat’ta kapılarını ziyaretçilere açtı.
Fotoğraflar: Ulusal Arkeoloji Enstitüsü, BTA ve öze arşiv
Çeviri: Sevda Dükkancı
Şirin dilimiz Türkçedeki bir yere birlikte yerleşmek ve birlikte yaşamak anlamlarına gelen konmak ve konuşmak kelimelerinden türeyen komşu kelimesi, çok önemli bir sosyal yapıyı ifade eden komşuluk kelimesinin de temelinde yatmaktadır. Arapçada bu keilmenin..
Dualarıyla insanların ruhlarını kurtaran Hz. Meryem’i Gerçek Yaşamın Annesi olarak adlandırıyorlar. O, Yaratıcı’dan sonra herkesin ona yöneldiği en sevilen ve en yüceltilendir. Hristiyanlar, 15 Ağustos’ta Meryem’in Göğe alınışı (yükselişi) yortusunu..
Meryem Ana’nın göğe yükselişinin kutlandığı günden önce K ü stendil’de “Panagia- ekmeğin yükselişi” adı altında ritüel ekmeklerin sergisi açıldı. Panagia- Meryem Ana’nın, ekmeğin yükselişi ve ekmeği paylaştırma geleneğinin adıdır. Bu günde gelenek..