Ülkedeki psikiyatri merkezleri, hastaneleri ve kliniklerinin yarısından fazlasının durumu “kritik” olarak nitelendirildi. Sağlık Bakanlığı 10 milyon levalık bir tamirat ve iyileştirme planı hazırladı. Sağlık Bakanı Kiril Ananiev, Başbakan Boyko Borisov’tan gelen talep üzerine, ülkedeki Psikiyatri Ünitelerinin duruma dair analiz sundu. Psikiyatriler yıllardan beri çok kötü şartlarda yaşam ve hastaları tedavi mücadelesini sürdürüyor. Birçok sinyali ihbar ve talebe karşın şimdiye kadar hiçbir para sağlanmadı. Bakan Ananiev “Hükümetin desteğini aldım ve bu merkezlerin modernizasyonu için ve teknik donatımı için seferber olacağız” teminatını verdi.
Sofya’ya yakın Kurilo Manastırının toprak arazilerinde 1949 yılında bölgenin ilk psikiyatri hastanesi kurulur. “Sveti İvan Rilski” Devlet Psikiyatri Hastanesi günümüzde de “Kurlilo” adıyla biliniyor. Oradaki üniteler genelde kulübe şeklinde küçük yapılarda bulunuyor. Kurilo merkezinin durumu defalarca basın yayına yansıtıldı, hastaların çok kötü şartlarda bulunduğunu, bir yenilik yapılmadığını, cihazların ve altyapının çok eskimiş olduğu, ambulansların 1978 yılından kaldığı gibi haberlerde yer aldı. Bulgaristan hükümetinin 10 milyon leva bütçe sağlayacağı haberinden sonra, bu merkezin beklentileri nelerdir.
Kurilo Devket Psikiyatri Hastanesi Müdürü doktor Cveteslava Gılıbova ile görüştük.
Doktor Gılıbova, hastanede son 5- 6 yılda biraz iyileşmeler yapıldığını bildirdi. Ancak bu ve diğer devlet psikiyatri hastanelerini en büyük problemlerinden biri, yerleşim yerlerinden uzak olmaları.
“Bütün bu hastaneler yerleşim yerlerinden uzak yerlerde kurulmuş. Onlara ulaşım çok sınırlı. Bir zamanlar, ruhsal sağlığı bozuk olanları toplumdan uzak tutma, izole etme, hatta mümkünse ömür boyu insan karşısına çıkarmama politikasının yürütüldüğü zamanlarda hastaneler kenarlara kurulmuş. 30 yıldan beri bütün Avrupa’da ruhsal hastalıkların tedavisinde yeni yaklaşım kabul edildi. Hastalar yaşadığı yere, toplum içinde ve yakın yerlerde tedavi edilmeli. Böylelikle klinikte tedavi ile ev ortamında tedavinin devam etmesi arasında daha ılımlı ve esnek bir geçiş sağlanır. Psikiyatriye genelde tedavisi olmayan hastalığı olanlar giriyor”.
Ancak bu konuda toplum da duyarlı olmalı, diye doktor Gılıbova, hastaları soyutlamakla psiko- sosyal rehabilitasyon sürçenin zorlaştığını vurguladı. Doktor ekibi ve hasta ile ailesinin devamlı temas içinde olması gerekiyor. Bu kiniklerin uzaklığı ise bu temasın önünü kesiyor. Klinikten çıktıktan sonra, hastaya “hastalığıyla toplum içinde yaşamaya” öğretmek gerekiyor.
Ruhsal bozuklu olan insanlara toplumun duyarsız olduğu gözleniyor. Doktor Gılıbova bu konuda çok net konuştu:
“Psikolojik hastalıklar bulaşıcı değil, fakat toplumun duyarsızlığı ve halk psikolojisinde “Buna benim başıma gelmez” bilinci bu hastalara karşı duyarsız, ilgisiz ve anlayışsız bir tavra yol açıyor. Her türlü sıra dışı davranışlara karşı hoşgörüsüz bir yaklaşım var. Hatta kamuda bu insanlarla ilgili birçok tanımlama var: keçiyi koyunu kaybetmiş, deli, perko, munço.. vs tabirler”.
Kimler başvuruyor bu kliniklere? Hastaların bir profilini çizmek mümkün mü?
“Evet, mümkün. Tek sözle- herkes! Sayın dinleyicilerimiz bilsin ki, yaş, dil, din, cinsiyet, eğitim ve sosyal konum, başarı düzeyi ne olursa olsun, hiç kimsenin ruhsal bir hastalığa kapılmayacağının garantisi yok” dedi doktor.
Doktor Gılıbova, yılda kaç kişinin ağır ruhsal hastalıklara kapıldığını belirten ortak bir sicilin hazırlanmasıyla, sistemin daha öngörülür olacağını kaydetti. Ayrıca hangi hastanın ne kadar kalacağı, ortalama ne kadar kaldığı, yeni yılda yeni hastalananların ne kadar olabileceğini öngörmek ve ona göre hazırlıklı olmak mümkün olur. Bu kronik, biyolojik ağır pskikyatrik hastalıkları çok pahalı tedaviye muhtaç olanlardır. Ortak sicil olsa, sağlık konusundaki harcamalar planlaması daha iyi yapılabilir.
Kurilo Psikiyatri Hastanesi müdürü ellerindeki iki ambulansın 1978 yılından olduğunu söylerken, sistemde çalıştığı 25 yıldan beri tek bir Sağlık Bakanın bu kliniği görmek üzere, ziyaret etmediğini söyledi. Politikacıların da gündeminde bu klinik yok. “Sadece kendi yakınları buraya hasta olarak gelirse burayı ziyaret ediyorlar” dedi.
Hükümet Psikiyatri Hastanelerin iyileştirilmesi için 10 milyon leva tahsis etti. Acaba bu karar sektörde çalışanları mutlu etti mi?
“Karar karar olarak iyi. Ancak 25 yıldır sistemde çalışan ve ekonomi uzmanı da olan bir kişi olarak, paraların öylesine verilmesi, 10- 15 yıl ilerisini düşünerek, uzun vadeli plan ve analiz yapılmadan para verilmesi, arabayı atın önüne koymaya benzeyecektir. Eski kulübeleri yenileyeceksek, şehirlerin dışında olan bu merkezlere yatırımda bulunmak, bir ölüyü hediyelik kağıda sarmaya benzeyecektir. Bu paralar ileriye dönük analizlere, hangi hastanelerin kalacağı ve yenileneceği ve nereye yeni kliniklerin açılması gerekeceği tespit edilerek verilmeli”.
Ülke çapında psikiyatri merkezlerinde 4 500 hasta yatağı var. Bu toplam hastane yataklarının %10’unu oluşturuyor. Bu az bir sayı değil, ancak başka bir sorun var:
“Hasta yatak sayısı yeterli, fakat onlar yerlere göre eğit dağılımlı değil. Bazı bölgelerde çok merkez ve psikiyatri hastanesi var, bazı yerlerde hiç yok. Ciddi bir rakam olan bu 10 milyon leva verilirken, iyi bir analiz yapılmalı. Neresi kalsın, neresi kapansın, nerede yeni yerler açılsın… “
Sofya’da 320 hasta yatağı, Sevlievo, Loveç, Sliven’de 400’den fazla, Kuzeybatı’da sadece Vidin, Vratsa ve Montana’da revirler var. Karlukovo hastanesine başvuranların sayısı da çok büyük. Psikiyatride tek bir tedavi için “klinik yol” denilen ücretsiz tedavi imkanı bulunmuyor. O yüzden bütün rahatsızlar devlet sağlık kurumlarına getiriliyor. Doktor Gılıbova, birçok ailenin hastalarını senelerce bu hastanelerde bıraktığını, ilgilenmediğini ve “uzun süreli kalanlar” olarak tanımladıkları 250 kişinin devamlı bu merkezlerde kaldıklarını söyledi. Hatta bazı daha saldırgan davranışlar gösteren hastaların, normal tedavi ve kalış sürecinden sonra da, birçok ailenin onları kliniklerde bıraktıklarına dikkat çekti.
Psikiyatriye getirilen hastaların %80’i yakınları veya kurumlar tarafından zorunlu olarak, yani zorla bu merkezlere getiriliyor. Hastalar istemiyor, isyan ediyor, kaçmak istiyor, saldırgan olabiliyor, şizofreni nöbetlerinde tehlikeli daha olabiliyorlar. Bu durumda merkez içinde ve çalışanların güvenliği nasıl sağlanıyor?
“Yine de bunlar hasta insanlar, suç işlemiş kişiler değil. Gerçi onlara suç işlemiş gibi muamele ediliyor…Psikiyatriler de cezaevi değil. Daha agresif hastalar karşısında güvenliği sağlayacak yardıma ihtiyacımız oluyor, fakat hastanelere özel koruma ve güvenlik birimleri gerekmiyor. Çünkü burası cezaevi değil, biz sağlık kurumuyuz. Kaçan hasta olunca, yakınları bizi suçluyor. Oysa biz gardiyan değil, doktoruz.”
25 yıldan beri Ruhsal Bozukluklar Hastanelerinde çalışan ve şimdi de ülkenin en büyük Psikiyatri Hastanesi olan “Sv. İvan Rilski” Kurilo Hastanesinin Müdürü Doktor Tveteslava Gılıbova, özellikle, siz, değerli dinleyicilerimize bir mesajı var:
“Sizin dinleyicilerinizi şunu söylemek istiyorum: Asla ve hiçbir zaman unutmasınlar ki, “delilik” onların evine de girebilir, onlara veya yakınlarına. İnsan bariyerin diğer tarafına geçince, durumun sağlam olduğundan çok daha farklı olduğunu görür. Ruhsal sorunları olanlara karşı daha hoşgörülü olsunlar. Davranış, anlama, yaklaşım ve ifade olarak bu kişilere karşı daha hoşgörülü olsunlar. Kimse başıma gelmez demesin”.
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..
“Hak ve Özgürlükler İttifakı” , Türkiye’de Bulgaristan’daki erken Parlamento seçimleri için kullanılan 48 000'den fazla oydan yaklaşık yüzde 65'ini ikna edici bir şekilde kazandı. Bu, 46495 kişinin oy kullandığı Haziran seçimlerine nazaran biraz..