Yönetim koalisyonunda Eylül ayında GERB ve Birleşik Vatanseverler arasındaki gerginliklerden iki ay sonra, şimdi de vatanseverler içindeki bölünme ve türbülanslardan dolayı yeni bir gerginlikle baş başayız. Engelli çocuk annelerinin protestoları ardından NFSB- Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Birleşik Vatanseverler Eş başkanı, Başbakan Yardımcısı Valeri Simeonov istifa etti. İstifayla protestolar dinmediği gibi, Simeonov görevden çekildikten sonra, bu kez de diğer eş başkan, Ataka partisi lideri Volen Siderov ittifak ortakları VMRO lider, Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Krasimir Karakaçanov’un istifasını istedi. Volen Siderov “küçük koalisyon” olarak adlandırdığı Birleşik Vatanseverler İttifakının kurtarma planına ihtiyaç duyduğunu belirtti. Siderov, hem GERB yönetiminin fiyaskoyla sonuçlanmaması için, hem de ülkede milliyetçiliğin ayakta kalması için böyle bir plandan bahsetti. Karakaçanov, alaylı bir tavırla bu fikri “çok sanatsal” olarak tanımladı ve mizahla karışık “beni bütün gece uyutmayan plan” dedi. Böyle gergin bir ortamda vatansever ittifakının üç ortağı Ataka, NFSB ve VMRO 20 Kasım’da problemleri gözden geçirmek üzere koalisyon kurul toplantısı düzenleyecek.
Uzlaşıya varmaları konusunda beklentiler pek umut verici değil. Kaldı ki Simeonov başkanlığındaki NFSB bir aydan beri Ataka lideri Siderov’a eş başkan olarak güvenini geri çekti. VMRO da Volen Siderov’un “küçük koalisyon” fikirlerini ret ediyor. Koalisyon ortakları bu kez Eylül’deki gibi “daha iyi iletişim” dilekleriyle sorunları çözemeyecek. Ancak yine de ortak yol bulmaları olağandır, çünkü bu üç küçük parti ittifak dışında kalırsa, tek başına bir şey yapamayacaklarının bilincinde. Böyle bir fiyaskoyu sağ Reformcu Blok yaşamıştı. GERB ortaklığından ayrılan parti, maziye karıştı. Erken seçimlere gidilirse, koalisyon halinde olmazlarsa %4 barajı da aşamazlar ve parlamento dışında kalırlar.
Muhalefet yönetimdeki ittifak gerginliğini şimdilik kendi lehinde kullanmak istemiyor. BSP genelde yönetim değişikliği çağrılarını iletirken, bu kez Simeonov’un istifasını “uyanan vatandaşlık vicdanının zaferi” olarak tanımlamakla yetindi. DPS- Hak ve Özgürlükler Hareketi de radikal söylemlerden kaçınıyor ve mevcut yönetime alternatif olamayacaklarını biliyorlar. Sosyologlara göre, yönetime karşı olan güvenin sarsılması, muhalefete güvenin artmasına da neden olmuyor. Önce akaryakıt fiyatlarına karşı başlatılan protestolar, Pazar günü kitlesel hal alarak ve bu kez de “sistem değişikliği” ve “hükümet istifası” sesleriyle yükseldi. Gözlemcilere göre, eylemler hükümetin düşmesine neden olmayacak. Bir medyanın yaptığı kamu oyu yoklaması aşağıdaki çelişkili göstergeler ortaya çıktı:
-Kış protestocuları evlerine kapatacak (20%)
-Borisov’a dördüncü başbakan yardımcısı gerekmiyor (26%)
-Hükümet düşecek (42%)
-DPS bir destek verecek (10%)
-Fikrim yok (yüzde 2)
Bu çerçevede yönetimde mevcut statükoyu koruyacak formülü bulmak hassas, ancak mümkün bir iş.
Çeviri: Sevda Dükkancı
Sıradaki erken genel seçimler artık arkada kaldı. Geçen erken seçimlere kıyasla katılım oranın biraz daha yüksek olması dışında, siyasi tahminlerde ve politik yapılaşmaların ne olacağı ve nasıl bir kabine ortaklığı kurulacağı sorularına yanıt bulmak yine..
Bulgaristan vatandaşları üç yılda yedinci kez olmak üzere sandık başına geçti. Bu yıl Haziran ayında olduğu gibi, şimdi de katılım düşük. Bulgaristan radyosu Sofya merkezinde anket yaptı ve insanların nabzını yokladı. Ülkeye sağlam bir yönetim..
Üç yıldan kısa sürede üst üste 6. kez düzenlenen erken genel seçimlerin öncesinde yönetim ümitsizliğinin Bulgaristan vatandaşlarına verdiği yorgunluk aşikâr olurken son derece cılız seçim kampanyasına bakılırsa yorgunluğun siyaset alanında da..