Tezcan Ferat- Cani, “Dyakon Levski”, “Damascena” gibi filmlerde rol aldı, değişik sinema projelerine katılan genç bir oyuncu. Şimdi de 25 Kasım’da “Pregrıdkata na Angela” – “Meleklerin kucağında” adlı tek kişilik oyuna hazırlanıyor. Oyun NDK- Milli Kültür Sarayı’nın 5. salonunda yapılacak. İlk defa sahneye yalnız çıkacağından dolayı heyecanlı olduğunu vurgulayan Tezcan, herkesi bu temsile davet etti. Özellikle kadınlara karşı şiddeti konu alan bu tek kişilik oyun, genç sanatçının kariyerinde belli bir dönüm noktası olacak.
“Çiçek getirmeyin” mesajını ileten Tezcan Ferat, özellikle aile içi şiddet kurbanı kadınlar ve çocuklara yardım amacıyla bir kumbara konulacağını da sözlerine ekledi.Beş yaşındaki oğluyla iş hayatı arasında mekik dokuyan kadın, iyi bir anne ve eş, aynı zamanda başarılı bir oyuncu olmak için çabalıyor.Silistra gibi küçük bir şehirden, tutucu bir aileden çıkan Tezcan, bugün Bulgaristan’da film ve sinema camiasında adını duyuran bir isim oldu.
Tezcan Ferat- Cani ile yaptığımızın söyleşinin bir kısmını dikkatinize sunuyoruz:
“Ben Tezcan Ferat 1982, Silistra doğumluyum. Orada büyüdüm, aile hala orada yaşıyor. Sonra 17 yaşımda birden bire bende tiyatro aşkı oluştu. Tamamen benim kafama esen bir sevgi oldu. Ailem tamamen klasik bir Türk ailesi, babam berber, annem ev hanımı. Aileden hiç kimse sanatla uğraşmıyor. Benim asıl düşüm modayla uğraşmaktı. Bundan sonra psikolog mu olsam, avukat mı olsam derken, sonra dedim ki “Aslında bu dünyada istediğim her şeyi olabileceğim bir meslek var- oyunculuk”. Bilinçaltında olan her mesleği oynayabilirsin, rol alabilirsin, hatta bunun için birileri sana para da ödüyor”.
İlk kim keşfetti oyunculuk yeteneğinizi?
“Silistra tiyatrosunda bir ilan gördüm o aralar. Dedim ki ben bunu deneyeceğim. Ailemden gizlice hazırlandım sınava. Onlar tabi ki karşıydı. Tutucu bir Türk ailesi olarak beni evlendirmekle meşgullerdi. Fakat hayatım onların istediği gibi sürmedi”.
Yeni Bulgar sinemasının ünlü isimlerinde yer aldınız. Şimdi de Tezcan Ferat olarak NDK- Kültür Sarayında tek kişilik bir oyun temsil edeceksiniz. Bunlar hep sizin başarılarınız.
“Evet, halime bin şükür olsun ki, bu kadar zor şartlarda yine kendi mesleğimi yapıyorum. Silistra’da stajyer oyuncu olarak sanat yoluma başladım. Orada hem kukla, hem drama tiyatrosuyla uğraştım. Radyo programcılığı yaptım. Her zaman yoğun olmayı seviyorum. Yüksek tempoya alışığım. Ailem razı değildi. Durum iyice gerginleşti. Tam bir Türk dizisine dönmüştü evdeki yaşam. Ondan sonra rahmetli Edmont Grozdanov dedi ki Kırcali’de bir Türk Tiyatrosu açılıyor, hemen oradaki müdürü ara dedi. Böyle adeta evden kaçar gibi, ben de kendimi Kırcali “Kadriye Latifova” Müzik ve Dram Tiyatrosu ekibinde buldum. O dönemden çok sağlam arkadaşlıklarım var, bugüne kadar sürdürdüğüm.
Kırcali ne verdi size insanlarıyla, ortamlarıyla?
“Kırcali’de ilk önce ben kendi özgürlüğüme kavuştum. Kırcali’nin insanı, doğası, her şeyi çok samimi, tam bir aile gibi. Tiyatro da ailem oldu. Sonra içimde hep bir eğitim aşkım vardı, içimi kurcalayan. Onsan sonra sınavlara katıldı. Kukla tiyatrosu benim ilk aşkım. İnsanın hayal gücünü genişleten, bütün duyguları kukla sayesinde ifade edebilmek benim için çok üst bir sanattır”.
Kırcali’deki tiyatrodaki çalışmalara çok şeyi borçlu olduğunu vurgulayan Tezcan, orada doğru ve İstanbul Türkçesi üzerinde çok çalıştıklarına da vurgu yaptı. Sanatta oyunculukta müzik ve dans yanında, sözlü iletişim ve dil bilgisinin de önemli olduğunu belirtiyor Tezcan. Kırcali’de tiyatronun o dönemki müdürü Orhan Tair zamanında ilk profesyonel temsillerini yaptığını kaydeden oyuncu, daha sonra Sabiha Mestan ve tüm ekiple de en güzel yıllarını yaşadığını vurguluyor.
Tezcan Ferat- Cani ile söyleşinin tamamını aşağıdaki ses linkinden dinleyebilirsiniz:
Fotoğraflar: Sevda Dükkancı ve özel arşiv
Kapya hasadı sezonunda Kirkovo’ya bağlı Çorbadjisysko ve etraf köylerinden biber üreticileri, mahsulu toplamak üzere tarlalara akın ediyorlar . Yaklaşık 200 dekar biberin yetiştirildiği bu bölge, Kirkovo Belediyesi’nde kapya üretiminde birinci..
Geleceği her ne kadar dizayn etmeye çalışırsak bazen hayatımızı asıl belirleyen şey, rastlantılar olur . Bir buraya bir oraya savrulup tesadüfler dizisi peşinde sürüklenen insanın kendini muhteşem bir masalın içinde bulması da ihtimaller dahilinde...
Meslek hayatına gazeteci olarak BNR Şumen Radyosundan başlayan Türkan Ali, günümüzde çok uzaklarda, İngiltere, Cambridge’de Pazar Bulgar okulu açtı ve kendini çocuklara ana dili ve vatan dili öğretmeye adadı. “Vasil Levski” okuluna Cambridge’de..
Konyovets köyünde bulunan “Kabiyuk” harası, 1864 yılında Ruse Valisi Midhat Paşa tarafından Osmanlı ordusuna at yetiştiricliği yapılması amacı ile kuruldu...