Karakaçanların kervanlarının izini süren bilim adamları, Balkan topraklarında asırlardan beri yaşayan özgür ruhlu göçebe kavimi araştırırken, bu topluluğun günümüzde gelenek ve göreneklerini nasıl koruduğunu inceliyor. 5 Ekim’de Plovdiv’de eski Tütün Fabrikasında “Sklad- Depo“ adlı kültür sanat alanında açılan “Yolda” adlı sergi, Bulgaristan’da ve Kuzey Yunanistan’da Karakaçanlar üzerinde iki yıl yapılan araştırma sonuçlarını karelere yansıtıyor.
Karakaçanların tarihte ve günümüzde yaşantısı ve kültürünü kapsayan araştıramayı Plovdiv Üniversitesi’nin “Etnoloji” ana bilim dalı öğrencileri ve öğretim üyeleri hazırladı. Plovdiv Üniversitesi Felsefe ve Tarih Fakültesi Dekanı Doçent Doktor Krasimira Krıstanova çalışmalarını şöyle değerlendirdi:
Araştırmalarımızda Bulgaristan’daki Karakaçanları göçebe kavim olarak inceledik. Karlovo, Sopot, Sliven’e gittik, Kuzey Yunanistan’da Gümülcine’de araştırmalar yaptık. Bu insanların yollarda geçirdikleri göçebe geçmişin izlerini nasıl taşıdıklarını inceledik. Karakaçanlar asırlardan beri Balkan topraklarında yaşayan çoban ve sığırtmaç olan bir göçebe kavim. Yaz ve kış aylarında hayvanlarını otlatmak üzere ailece göç etmişler. Şimdiki Karakaçan temsilcileri Bulgaristan, Yunanistan, Türkiye ve Makedonya’da köy ve şehirlerde yerleşik hayat sürmelerine rağmen, onlar atalarının ebedi yolculuklarına bağlı kalıyor. Anılarla, bilgilerle, şarkılarla, sözlerle, bayramlar ve gelenekler ve göçebe yaşamın hatırları muhafaza ediliyor.
Karakaçanların kökenleri hakkında şimdiye kadar ortak bir teori mevcut değil. Bazı bilim adamlarına göre bu topluluk Kuzey Yunanistan topraklarını 19. yüzyılın başında terk ediyor. Oradaki toplu kıyımdan kaçtıkları iddia edilen Karakaçanların daha sonra göçebe yaşam sürdükleri belirtiliyor. Başka bir teze göre ise Karakaçanlar 1453 yılında İstanbul’un fethi öncesi şehri son savunan topluluk olmuş. Şehir Osmanlı yönetimine geçince, onlar da oradan çekilmiş. Bütün dönemlerde kendi aralarında büyük bir dayanışma gözlemlenmiştir. Karakaçanlar bir zamanlar kendi aralarında evlenirmiş, kapalı bir şekilde yaşarmış. Fakat günümüzde artık karma evlilikler de normal hal aldı. Birlikte yaşam gelenekleri geçmişte kalsa da, onlar hala geleneklerini koruyor ve kendi bayramlarında bir araya geliyor.
Karakaçanlar gerçekten çok eski bir kavim. Homeros’un kullandığı eski Yunan dilini muhafaza etmişler. Bugün de onlar aralarında Yunanca konuşuyor, fakat genelde eski, otantik bir dil olduğu söylenebilir. Bazıları ise çağdaş Yunan dilini de öğreniyor ve bir nevi Bulgar- Yunan halkı arasında dostluk köprüleri kuruyor.
Rengarenk fotolarla beraber, sergide “Karakaçanların yolu” adlı belgesel de gösterime girdi. Yönetmen Ekaterina Minkova’nın filmi bu topluluğun kültürel kimliğini koruma yolundaki yaşamlarını gözler önüne seriyor.
Fotoğraflar: özel arşiv ve BGNES
Çeviri: Sevda Dükkancı
Gazeteci Milena Milotinova’nın, Yurtdışı Bulgarlar Ajansı’nın kuruluşunun 30. yıldönümüne ithaf edilen “ Diğer Bulgarstan’ın Kalbi ” başlıklı belgesel filminin galası Sofya’daki Merkezi Askeri Kulüp’te yapıldı. Filmde, Ajansın bugüne..
20.Uluslararası Çizgi Film Festivali bugün Varna’da Festival ve Kongre Merkezinde açılacak. 15 Eylül’e kadar devam edecek olan festivalin seçkisinde yedi kategoride 70 film ismi yer alacak. Kısa metrajlı ve öğrenci filmleri..
Paris’te 10-13 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Bulgar Sineması Festivali’nde 4 Bulgar filmi gösterilecek. Fransa’da ilk ve tek bağımsız Bulgar sineması forumu olan festivalin altıncısı “Birlikte daha güçlü” şiarı altında gerçekleştirilecek...