“Baba Marta” ya da Marta nine, eskilerden günümüze kadar korunan ve en çok sevilen Bulgar geleneklerinden bir tanesidir. Bu günde insanlar, ağaçlar ve hayvanlar, sağlık ve başarı için beyaz ve kırmızı iplikten yapılan marteniçka ile süslenirler. Marta nine kutlamaları birçok gelenek ve görenekle bağlantılıdır. Razgrad bölgesinde yaşayan Bulgar etnik topluluğu olan Kapanetsiler’in 1 Mart’a özel adetlerini, Razgrad Bölgesel Tarih Müzesi sorumlusu ve etnografya uzmanı Daniela Gançeva anlattı.
“Kapanetsler’in en neşeli ve sevinçli bayramlarından bir tanesidir 1 Mart ya da onların deyimiyle Marta. Bu günde sabahın erken saatlerinde, Kapan kadını evi ve bahçeyi temizler, evden çöpleri “Pireler dışarı, Marta içeri”sözleriyle atarlar. Bunun dışında ev hanımları, güneşin doğuşuyla kırmızı renkli bir doku ya da iplik dışarı çıkarırlar. Genç yaşta gelinin olduğu evden ise onun duvağı çıkarılır” diyor Daniela Gançeva. Marta’nın görüp sevinmesi ve eve sağlık ve mutluluk getirmesi için, dokular sumdurmanın üzerine atılır ya da meyve ağaçlarının dallarına asılırmış. Bunun dışında Kapan kadınları 1 Mart’ta siyah olan hiçbir şeye dokunulmaması gerektiğne inanınırlar. Bazı köylerde siyah rengin ağırlıklı olduğu elbiseleri giymekten kaçınırlarmış. „Bunun yapılmasının amacı buğdayın siyah olmaması, hastalık kapmaması ve bereketli olmasıdır. Bazı köylerde, buğdayın yanmaması için 1 Mart’ta ocağı yakmaktan ve ekmek pişirmekten kaçınırlarmış. Bir gelenek daha yaygındır, evden çıkmadan önce, evin hanımı eşiğe koyduğu kırmızı ya da renkli beze elleriyle veya tahta sopa ile vurup “Hastalıklar dışarı, Marta içeri” diyerekten. Bunun yapılma amacı evdeki bereketliliği ve sağlığı güvence altına almaktır.” diye anlatıyor Gançeva.
Bazı köylerde, bu günde ev hanımı balta ile ağaçları korkutarak, onlara çiçek açmamaları ve meyve vermemeleri taktirde kesmekle korkutma inancı korunmuştur. Marta nineyle başka adetler de bağlantılıdır. Topçii köyünde, Marta ninenin küsmemesi ve buğday biti yollamaması ve buğdayı yakmaması için, 1 martta ekmek yoğurmama ve pişirmeme inancı kalmıştır. Osenets ve Kamenovo gibi Razgrad köylerinde, solucanlar tarafından meyvelerin delinmemesi için, bu günde dikiş yapılmaması geleneği korunmuştur. Birçok köyde, bu günde evde siyah bezle temizlik yapılmaktan kaçınılmakta. İnsanlar, böylece kötülüğü getireceklerine inanırlar. Razgrad bölgesindeki birçok köyde, insanlar beyaz ve kırmızı olmaları için, neşeli ve güler yüzlü olmaları için, bu günde çalışmaktan kaçınırlar. Bazı köylerde ise, akşam yemeği için sofraya oturduklarında, yaşlı kadınlar küçük çocuklara, yıl içinde sağlıklı olmaları için bir yudum şarap içirmekte ve onların gözlerini şarap ile yıkamaktadır.
"Kapantsilerin niteliklerinden bir tanesi, özellikle kadınların 1 Mart'ta çalışmaktan kaçınmalarıdır. Bazı köylerde ocağı yakmazlar, bazılarında ise meyvelerde deliklerin oluşmaması ve kurtlanmaması için,bu günde iğne ve makas tutmaktan kaçınırlar. Belirli köylerde ise bereketliliğin bölge dışına kaçmamaı için, köyden dışarı çıkmama fikri kabul görür”diyor etnografya uzmanı. Kendisi Kapan köylerinde, martenitsa ya da onların deyimiyle “marti” yapma geleneğinin her yerde yaygın olduğunu belirtiyor. Uzun yıllardır Deliorman’da özellikle küçük çocukların, evlilik çağındaki kızların ve daha nadir durumlarda ise bazı köylerde genç gelinlerin, marteniçka takması geleneği korunuyor. Günümüzde bilindiği gibi marteniçkaların her yerde takılması zamanla çok daha geç oluyor, çünkü 1 Martla ilgili adetler ve gelenekler değişiyor.
"Eskiden martenitsalar yünlü iplikten yapılırmış, şimdilerde ise pamuklu iplikle yapılanlar da yaygınlaştı. Çoğu zamanda marteniçka birbirine sarılmış beyaz ve kırmızı iplikten yapılır. İki ucu bağlanarak düğüm atılır ve böylece çocukların ellerine takılır. Bazı köylerde evlenmemiş kızlar, şimdilerde ise artık kadınlar ve erkekler de marteniçka takmakta. Marteniçka takılırken "Sağ ve sağlam ol, Marta seni korusun” sözleri söylenirken, marteniçka kapanetslerin “çapla” dedikleri leylekler gelene kadar taşınır. Leylekler geldiklerinde, marteniçkalar meyve ağaçlarına bağlanır ve bu şekilde ailede ve bütün köyde bereket olacağına inanılır.” diyor Daniela Gançeva.
Ludogorie’deki Kapantsiler’in 1 Mart ile ilgili gelenekleri Birinci Dünya Savaşı dönemine kadar korunuyor ve kadınlar tarafından da daha sonraki seneler boyunca hatırlanıyor. Bazı ailelerde, dışarıya kırmızının çıkarılması 20. yüzyılın ortalarına kadar korunmakta ve bazı kadınlar tarafından yaşatılmakta. Ağaçların meyve vermeme korkusu geçen yüzyılın 30’lu yıllarında kaybolmakta, ancak marteniçkaların yapılması daha uzun yaşatılan bir gelenek olarak kalmakta. Öyle ki, bazı köylerde geçen yüzyılın 60l’ı yıllarına kadar kadınlar martniçka yapmaktaydı.
“Ancak genelde artık marteniçkaların daha yenilenmiş bir şekli ortaya çıkıyor. Bu zamanda artık “Pijo ve Penda” adı konulan ve ipek böceğinden yapılan marteniçkalar yaygınlaşıyor. Onlardan, bir tarafı kırmızı ile boyanan ve diğer tarafı beyaz bırakılan çiçekler yapılarak, birbirine sarılan kırmızı ve beyaz iplik ile birleştirilir. O zamanlarda bu marteniçkalar halk arasında en yaygınlarıydı. Marteniçkaların evde yapılması geleneği giderek kaybolurken, 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın başlarında ise giderek yerini pazardan alınan marteniçkalara bırakmaktadır.”diye anlattı Daniela Gançeva. Kendisi ayrıca günümüzde, çocuklar ve gençler arasında, marteniçka bilgisinin sembolik olarak varolduğunu, ancak diğer adetlerin bilinmediğini ve popüler olmadığını, çünkü çocuklara bu bilgileri aktaracak kişilerin artık varolmadığını bildirdi. Gançeva’nın sözlerine göre özellikle bugün 1 Mart, kapanetsler arasında martenitsa ile bağdaştırılmakta ve gençler ve yaşlılar arasında, farklı şekilde olsa da martenitsa taşınmakta.
“Geçen seneye kadar Razgrad Bölgesel Tarih Müzesi martenitsa atölyesi düzenlemekteydi. Farklı yaşlardan ve Razgrad’daki farklı okullardan çocuklar gelerek, milli gelenekleriyle ilgili bilgilerini arttırırlar ve beyaz ve kırmızı ip ve yünden yapılan martenitsaların yapımıyla ilgili bilgi edinirlerdi. Martenitsa yapımını kendilerine sanatçılar ve zanaatçılar anlatırdı. Bu yıl müze ara vererek, öğrenciler arasında yeni eğitim yöntemi hazırlamayı amaçlamaktadır” diyor Daniela Gançeva.
Fotoğraflar: Saadet Saffet
“Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” projesi ülke içinde ve dışında büyük ilgi gördü 18 ülkeden Bulgarlar, yurtdışından 34 Bulgar okulu ve 8 üniversite eğitim görevlisi bu yıl ilki düzenlenen “Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” programının..
Moldova’da 20 Ekim 2024 tarihinde ülkenin Avrupa Birliği’ne katılımın oylandığı referandumda Bulgarların yoğun olarak yaşadığı Tarakliya ve Gagavuz Özerk Bölgesi'nde halkın yüzde 90’ın üzeri “hayır” oyu verdi. Yine benzer bir şekilde bunların..
33. Bulgar Antarktika Bilim Seferi katılımcıları, farklı ülkelerden bilimadamları ile birlikte bilimsel araştırmalara devam etmek üzere Antarktida’ya yol aldı. “Aziz Kiril ile Aziz Metodiy” araştırma gemisine ilk defa Yunanistan ve..