Sofya’daki siyasi gözlemciler, son günlerde Bulgar-İtalyan ilişkilerinde sıradışı bir hareketlilik kaydettiler. 9 ile 10 Kasım günleri arasında Adalet reformundan sorumlu Başbakan yardımcısı ve Dışişleri bakanı Ekaterina Zahariyeva, Roma’ya çalışma ziyaretinde bulundu ve meslekdaşı Angelino Alfano ile temaslarda bulunurken dün Başbakan Boyko Borisov, “Ebedi Şehir” olarak nitelendirilen Roma’ya bir günlük ziyarette bulundu. Başbakan Borisov, İtalyan Hükümet binası Chigi sarayı önünde İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni tarafından karşılandı.
Bu, deyim yerindeyse Bulgaristan hükümetinin İtalya “çıkarması”, siyasetçilerimizin çalışma programında rastlantı sonucu mu meydana gelmiştir, yoksa Sofya ile Roma arasında ikili ve AB çerçevesinde ilişkilerin gözden geçirilmesi midir? Bu durumlarda tesadüfler çok nadirdir. Burada akla gelen şu: Zahariyeva ve Alfano zemini hazırladılar, Borisov ve Gentiloni ise iki ülke açısından bazı sorunlar konusunda tutumlarını karşılaştırdılar.
Bu konulardan bir tanesi, doğal olarak Bulgaristan’ın 2018 yılının başında devralacağı AB Konseyi Dönem Başkanlığıdır. Başbakan Boyko Borisov ile düzenlenen ortak basın toplantısında İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni “İtalya, Bulgaristan’ın yanındadır ve dönem başkanlığı sırasında onu destekleyecektir” dedi. Ekaterina Zahariyeva ile gerçekleştirdiği görüşmelerde Angelino Alfano”Bulgaristan’ın dönem başkanlığındaki öncelikler, bizim de öncekilerimiz sayılır. Her durumda bize güvenebilirsiniz” dedi.
Bulgar ve İtalyan siyasetçiler, önceliklerden bir tanesini inceliklerine kadar tartıştı. Bu da, Batı Balkanlar ülkelerinin AB’ye katılımı. Bulgaristan Başbakanı Borisov, altyapıların gelişimi ve 8 Nolu Avrupa koridoru gibi, ulaşım koridorlarının bu bölgeye meydan okuduğundan dolayı, bunun uzun bir yol olduğuna dikkat çekti ve “Söz konusu proje, son derece önemlidir ve AB tarafından yatırım imkanları sunmaktadır” dedi.
Önce dışişleri bakanları, daha sonra da Bulgaristan ve İtalya başbakanları son derece hassas bir konuyu da masaya yatırdılar. Bu, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan iki ülkenin sınırlarına yönelik mülteci akınıdır. Boyko Borisov kesin konuştu ve “Avrupa diplomasisi, bugüne dek olduğu gibi, duyarsız kalmamalı ve Roma ve Sofya’ya destek olmalıdır” dedi. Bulgaristan Başbakanına göre, İtalya, Libya’da mülteci ve göçmen merkezleri kurmak için çok fazla para harcamaktadır, ancak bu politika geleceğe sahip bir politika değildir. Aslında Roma, aynen Sofya gibi hareket etmelidir ve ekonomik göçü sınırlandırmalıdır. Bulgaristan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, İtalyalı meslekdaşları ile tüm teknik şartları yerine getiren Sofya’nın Schengen Bölgesine girme hazırlığını görüştüler. Bu konuda da, İtalya hükümetinden kesin “evet” cevabı aldılar.
İkili ilişkilere gelince. Roma temasları sırasında ilişkilerin, tüm alanlarda olmak üzere, ivme kazandındığı ortaya çıktı. Burada bir örnek veriyoruz. İtalya, Bulgaristan’ın ticaret partner listesinin başında geliyor. İstatistik verilerine göre, Bulgaristan’ın İtalya’ya yönelik 2016 yılı ihracatı 2 milyar 170 milyon avroyu buluyor ve Almanya’dan sonra Bulgaristan’ın ihracat yaptığı ikinci en büyük ülke konumundadır. Aynı yıl, Bulgaristan, İtalya’dan 2 milyar 67 milyon avro değerinde mal satın almıştır. Böylece İtalya, Almanya ve Rusya’dan sonra 3.sıradadır.
Sonunda ilginç bir ayrıntıyı da dikkatinize sunuyoruz. Dedikodulara göre, Boyko Borisov’un Roma ziyareti sırasında ev sahipleri, İtalya’nın, Rusya’da düzenlenecek Dünya Kupası 2018’inden elenmesi konusuna kesin “no comment” (yorum yok) zorunluğunu getirmiştir. İtalya Milli Futbol Takımı, rövanş maçında İsveç kalesine gol atmayı başaramayınca 1958 yılından sonra ilk defa Dünya Kupasına katılamayacaktır. Bu, İtalyalı futbol taraftarları için bir ayıp ve ulusal yas demektir!
Çeviri: Şevkiye Çakır
Üç yılda yedinci kez Bulgaristan vatandaşları milletvekili seçimini yaptıktan sonra, seçim neticeleri bazı kulis arkası oyunları da su yüzüne çıkardı. Kesin oy sayımında %4 olan barajı aşmak için %0.01 oyu yetmeyen “Veliçie” partisinin..
27 Ekim’de düzenlenen erken genel seçimlerinde oy kullanan seçmenler daha da renkli bir parlamentonun hatlarını çizdi. İlk tahminler 9 partili bir Halk Meclisi yönündeydi, ancak Merkez Seçim Komisyonu(MSK)’nun sandık kurulu protokollerinin yüzde 100’nün..
Sıradaki erken genel seçimler artık arkada kaldı. Geçen erken seçimlere kıyasla katılım oranın biraz daha yüksek olması dışında, siyasi tahminlerde ve politik yapılaşmaların ne olacağı ve nasıl bir kabine ortaklığı kurulacağı sorularına yanıt bulmak yine..