Gerek Bulgaristan’da, gerekse yurtdışında Nedko Solakov’a hangi işle uğraştığını - heykel sanatı, resim, enstalasyon mu diye sorarlar. Genelde şu cevabı verir: hikayeler anlatıyorum, diye. Aslında sanat araçları ile yarattığı eserlerin büyük bir bölümü kesinlikle açık yüreklilik ile anlatılan hikayelerdir.
25 yıllık karyere sahip olup Avrupa, Asya ve Amerika’da sayısız sergiler açan Nedko Solakov’un dünayaca ünlü en başlarılı Bulgar ressamın olduğunu söylesek heralde abartmış olamayacağız. 90’lı yılların başından bu yana birkaç kıtada sergiler düzenlemeye başlıyor. 1992 yılında ilk defa Venedik Bienali’ye katılıyor. Ardından İstanbul’daki 3. ve 4. Bienali geliyor. San Paulu, Guangzhou, Lion, Lizbon, Amsterdam, Madrid ve Roterdam’da bir dizi sergi onları izliyor. Nedko Solakov’un son durağı Plovdiv’teki “SARIEV Contemporary” galerisi oldu. Fakat Nedko Solakov burada sıradışı bir yeteneği ile - bir doğacı ressam olarak sanatseverlerin karşısına çıkıyor . Sanat eleştirmeni Yara Bubnova Nedko Solakov’u şöyle tanımlıyor:
“Nedko Solakov’un eserlerini tanımayanlar için şunu söyelyebilirim: Kendisi, günümüzden son derece ilginç ve sıradışı hişkayeler anlatabilen bir ressamdır. O, yoğun bir şekilde çalışıp inanılmaz başarılar elde eden bir ressamdır, çünkü en prestijli sergilerde yer almıştır. Bunlar, en eskisi olan Venedik Bienali’siyle başlayıp inanılmaz sayıda Bienali’lerdir. Bugün Nedko Solakov’un sergisi son derece sıradışıdır, çünkü serginin ismi çok kısa – “Doğa”. Böyle bir sergi, bu ressam için alışılmışın dışında bir sergidir. Aslında doğa, sanat için geleneksel bir konudur. Çağdaş görsel dili kullanan bir ressam için böyle bir sergi sıradışıdır”
Sanat eleştirmenlerine göre, doğayı resmetmek, ressamın şehrin kargaşasından kurtulma, kaçma ve yok olma arzusundan kaynaklanmaktadır. İşte böyle bir deneme ile Nedko Solakov yeni sergisinde sanatseverlerin karşısına çıkıyor. Söz konusu sergiyi gerçekleştirmek amacıyla 147 kilometreyi aşarak ve her gün birer resmi çizerek 12 gününü Gabrovo Balkan’ında (dağında) geçiriyor.Sözü yine Yara Bubnova’ya bırakıyoruz:
“Kendisi son derece spesifik bir görevi üstleniyor – yeni sergi hazırlıklarını yürüten bir ressam olarak görevini doğaya, hele hele Bulgaristan doğasına hayran olan bir kişi olarak, birlikte yürütüyor. Bu söz konusu 12 resimde, Nedko Solakov, Balkan dağ doğasının büyüklüğünü, muhteşemliğini, sonsuzluğunu ve kusursuzluğunu yansıtıyor. Benim açımdan bu sergi şundan dolayı ilginçtir- sergi tamamen Bulgaristan’a, doğaya adanmıştır. Diğer taraftan bu sergi, çok sevecen, çağdaş ve hepimiz için inanılmaz eleştireldir.”
“Manager magazin” dergisi tarafından düzenlenen yıllık “Kunstkompass” sıralamasında en etkin 100 çağdaş ressam arasında yer alan Nedko Solakov’un son sergisinden mesaj böyle.
Peki, ressamın bir sonraki meydan okuması ne olacak? Bunu gelecekte göreceğiz.
Fotoğraflar: SARIEV Contemporary Gallery ve özel arşiv
Çeviri: Şevkiye Çakır
Her yeni bir başlangıç gibi 2025 yılı da umut ve daha güzel günlerin geleceği inancıyla, barış, mutluluk ve sevgi dilekleriyle geliyor. Halk geleneğinde Büyük Seçko olarak adlandırılan Ocak ayının ilk gününde Ortodoks Kilisesi kilise öğretmeni,..
1994 yılında “Balkanton”un kapatılmasından sonra Bulgaristan ’ da gramofon plağı üretilmedi, ancak bu durum 2025 yılında değişecek . BTA’ya konuşan İliya Grigorov, ülkede ilk vinil fabrikasının açılacağını ve Balkanlar’daki türünün tek örneği..
Bulgaristan Ulusal Radyosu BNR’ye konuşan “More ot Lübov” (Aşk Denizi) programının sunucusu, “ Nataliya Simeonova ” Vakfı’nın, Bulgar rock müziğinin efsane ismi Kiril Mariçkov’un adını taşıyacak bir okuma evi tescili için belgeler sundu ğunu duyurdu...