2011 yılından bu yana 1 Şubat’ta komünist rejimin kurbanları anılıyor. Tarih rastgele seçilmedi, Bulgaristan’da komünist rejimin kurulmasının ardından 1 Şubat 1945’te sözüm ona Halk Mahkemesi, birçok siyasetçiyi ölüme mahküm ederek ülkenin tarihinde en geniş çaplı siyasi idam olayını gerçekleştirdi.
Ölüm cezasına çarptırılanlar arasında milletvekilleri, başbakan ve bakanlar, küçük yaştaki Çar II. Simeon’un naipleri, gazete yayıncıları ve yazarları, general ve albaylar vardı.
Bulgaristan’ın karanlık geçmişinin bir parçası olan Devlet Güvenlik Dairesi DS’nin baskı makinesinin arşivleri, siyasi değişikliklerden ancak 26 yıl sonra araştırılıp anlamlandırılmaya başladı. Bu zor ve uzun yolu ilk yürüyenler arasında olan gazeteci Mariya Dermencieva ve tarihçi Momçil Metodiev’in yazdıkları “DS – predimstvo po nasledstvo” (DS - mirasla gelen üstünlük) kitabı, baskıdan yeni çıktı. Kitapta önde subayların meslekteki yolları araştırılıyor.
Vesela Vladkova, kitabı yazanlarla 4 yıl süren araştırmanın sonuçlarına dair sözleşti.
DS sisteminde yönetici olan bulunan 47 görevlinin mesleki özgeçmişleri temelinde komünizm ve geçiş dönemlerinde özel dairelerin işleyişi anlatılıyor. Kolay anlaşılan bir dille yazılmış olan bu kitap değişikliklerden 26 yıl sonra çıkıyor. Mariya Dermecieva, bunun Bulgaristan koşullarında geç sayılmadığını öne sürüyor:
“Ülkemizde dosyaların değişikliklerden 17 yıl sonra açıldığını göz önüne alırsak bunun aslında şaşırtıcı olmadığını anlarız. BSP, yani değiştirilmiş adı ile komünist partisi, ilk demokratik seçimleri kazandığı için, sivil toplumun enerjisi sanki daha çok seçim sürecine yöneldi. Arşivlerin açılmasına ilişkin siyasi inisyatif ise komünistlerde kaldı. Onlar arşivlerin açılmasını istemezken bir sürü efsane uydurmayı başardılar. DS’de milli güvenlik uğruna çalışan ve vetansever olan subayların çalışmış olduğu yönündeki iddiaları arşivler ciddi bir şekilde araştırılmaya başlayınca doğrulanmadı”.
Tarih uzmanı Momçil Metodiev ise demokrasiye geçiş dönemi neden dosyaların açılması ve DS’nin baskı mekanizmasının araştırılması ile neden başlamadı sorusunun cevabını ararken daha da geriye gidiyor:
“Bulgaristan’ın geçiş döneminde bana gurur veren bir şey varsa o da etnik çatışmaya gelinmemesidir. 80’li yılların sonunda ülkedeki Türkler’in adları zorla değiştirildi. 1990 yılında etnik gerginlik çok büyüktü ve Batılı gözlemciler Yugoslavya’da yaşananların bizde de yaşanması beklentisi içindeydi. Diğer Doğu Avrupa ülkelerinden farklı olarak Bulgaristan’ın çözüm getirmesi gereken bir sorun daha vardı. Dolayısıyla öncelikler sıralanırken dosyaların açılması komünistlerin karşıtları için dahi ikinci yerde kaldı. Oysa dosyalar 1990 yılında açılsaydı, Bulgaristan’ın tarihi farklı yazılacaktı, çünkü eskiden devletin üst düzeylerinde bulunanlarla bağlantılı olan ve kanaat önderi olmaya devam eden bugünkü elitin örgütlenmesi ve şimdiki konumlara gelmesi çok daha zor olurdu” diyor Momçil Metodiev ve şunu da ekliyor: “Bulgaristan’da şu anda bu 25 yıl içinde oluşan bağlantılı elit ve hayatını kendi çabaları sayesinde kuran normal orta sınıf arasında gerginlik vardır”.
Demokratik değişiklikler üzerine DS’nin kapatılmasının ardından işsiz kalan görevlilerinin büyük bir bölümü bütün bağlantılarını koruyarak kendi işlerini kurdular ve dosyalar uzun yıllar açılmadığı için bağlantılar bütün kamu sektörlerine yayıldı, varlığını devletin sırtında parazit gibi sürdüren siyasi ve ekonomik elit oluştu. Bunun bir örneği, özelleştirmenin bu elitin zenginlik ve nüfuz sahibi oluncaya kadar, 90’lı yılların sonuna ertelenmesidir.
Bu konuda Mariya Dermencieva şunu ekliyor:
“Bu kulis arkası bağlantılar, değişikliklerden sonra çağdaş gizli servisler tarafından da gizli tutuldu. Özel iş ve devlet yapıları arasında bir nevi simbioz oluştu. Arşivlerin açılmamasından dolayı kamuya açık olmayan bu bağlantılar,
sıradan insanlarda acizlik hissini yarattı. Onlardan biri değilsin, dolayısıyla duvarı delmek durumunda değilsin şeklinde bir acizlik duygusu”.
Bu durum Mariya Dermencieva ve Momçil Metodiev’i kitabın başlığını “Mirasla gelen üstünlük” koymaya itti.
Çeviri: Tanya Blagova
Arnavutluk’ta yapılan son resmi nüfus sayımı verilerine göre, Bulgar azınlığı ülkedeki en büyük azınlıklardan biridir. 7057 kişi kendisini Bulgar olarak tanımladı. Karşılaştırma yapacak olursak 23 bin kişi Yunan, 12 bin kişi Mısırlı, 9813 kişi..
Bulgar süslemeleriyle parlayan Noel ağacı Chicago’daki Bilim ve Sanayi Müzesi’nin merkezinde yerini aldı. “Rüzgarlı şehir” Chicago’da yaşayan Bulgarlar, üst üste beşinci kez, 30 binden fazla renkli ışık ve yüzlerce aksesuarla Bulgar Noel ağacının..
Eğitim ve Bilim Bakanlığı’nın yenilikçi eğitim programının başarılarını gösteren sıra dışı forumu ü lkemizin adını dünyaya duyuran değerli Bulgar bilim adamların, girişimcilerin, mühendis ve ressamların “anlatılmamış hikayelerinden” oluşan kısa bir..
Dünya Prematüre Bebekler G ününde Ruse Hastanesi’nin Neonatoloji Bölümünde anlamlı bir etkinlik düzenlendi . Bölüm uzmanları radyomuza konuşurken..
ABD Başkanı Joe Biden 'ın, Ukrayna'nın ABD'nin tedarik ettiği silahlarla Rusya topraklarının derinliklerine saldırmasına izin verme..