Paris’te kanlı saldırılardan sonra Brüksel’de yapılan ilk AB Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına katılan Bulgaristan Dışişleri Bakanı Daniel Mitov, güvenliğin dış ortamında olumlu gelişmeler için, AB devletlerinin ortak tavır ve çatışmalara çözüm için ortak politika ihtiyacı duyulduğunu kaydetti.
Dışişleri Bakanı Daniel Mitov, forumdan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, Sofya’nın mülteci baskısııyla ilgili tavırlarının çok sertleştiğine işaret edecek imalarda bulundu. Bakan Mitov, Bulgaristan’ın kendi topraklarına ve GSYH’ya göre, gereğinden fazla mülteciye hizmet ettiğini ve göçmen barındırdığını söyledi ve kotalardan bahsetmenin artık bir absürd olduğunu vurguladı. Doğrudan olmasa da Bakan Mitov Bulgaristan’ın daha fazla mülteci almaya niyeti olmadığını açıkça ima etti. Bu tavır çok yeni sayılmaz. Paris saldırılarından önce Malta’da Başbakan Borisov geçen hafta, göçmen baskının önüne durulması, sınırların mültecilere kapatılması, gelmiş bulunan sığınmacılara iyi hizmetler sunulması gerekliliğini ifade etmişti.
Dışişleri Bakanı Mitov’a göre, Avrupa şimdi öncelikli olarak dış sınırlarının kontrolü ve sığınmacı hakkı ve uluslararası yasalara göre mülteci statüsü bulunmayan göçmenleri geri çevirmeye başlamalıdır. Buna göre readmisyon, yani mültecileri ayak bastıkları ilk ülkeye geri döndürme işlemi de başlamalıdır. Ancak bu durumda da göçmenleri ilk kabul eden ülkelere uluslararası yardım sağlanmalı, özellikle de Türkiye’ye. Türkiye’de şu an 2 milyondan fazla mültecinin bulunduğu biliniyor.
Sofya, mülteci krizinin önüne geçilmesi için, bu akını ortaya çıkaran nedenlerin ortadan kaldırılması için çabaların sarfedilmesi, terör örgütü İŞİD’in dağılması için uğraşılmasını istiyordu. Brüksel’de Dışişleri Bakanı teröre karşı eylemlerin etkili olmadığını itiraf etti, teröre karşı karadan askeri operasyon yapılmadan bu mücadelenin etkili olmayacağını, hangi ülkelerin katılması konusunda karar alınması gerektiğini vurguladı.
Bakan Mitov’a göre, Suriye problemlerinin çözümü için geniş bir koalisyon kurulmalı, bölge ülkelerinin katılımı, Avrupa ve transatlantik toplumun desteğiyle ittifak oluşturulmalı. Paris’teki saldırılar, Bulgaristan’da uzun zamandır ertelenen bir soruyu da gündeme getirdi. Toplumun bazı katmanlarında, bizim toprakalrımıza has olmayan radikal İslam kaygıları gündeme getirildi. Bulgaristan’da İŞİD hücreleri olduğuna dair şimdilik delil yok, fakat bazı grupların bu örgüt mensuplarına özendiği söyleniyor.”Chahrlie Hebdo” saldırısından sonra bu olayların kriminal suç cetveline alınması istenmişti, fakat bu anlamda yasal değişiklik yapılmadı. Paris saldırılarından iki gün önce Bulgar hükümeti “2015- 2020 Teröröizmin Radikalleşmesiyle Mücadele Stratejisi” projesi yayınlandı. Stratejide, Bulgar toplumunda radikalleşmeye karşı gelmek, kökten dinciliği önlemek, terör örgütlerinin önünü kesmek, terör fikirlerinin yayılmasını engellemek, terör olaylarıyle mücadele, teröristlere karşı soruşturma ve cezai işlemler uygulama maddeleri yer alıyor.
Göçmen dalgasına karşı politikada değişiklik niyetleri, toplumda olumlu yankı bulacaktır. Mülteci baskısı sadece bizi değil, tüm kıtamızı tehdit ediyor. AB üye ülkelerinde de benzeri yaklaşım eğilimi sürüyor. ABD’de son zamanlarda mülteci akınına karşıt sesler yükselmeye başladı. Bulgaristan’ın da politikayı sertleştirme niyetleri, uluslararası arenada mevcut eğilimlere uygundur.
Çeviri: Sevda Dükkancı
Sıradaki erken genel seçimler artık arkada kaldı. Geçen erken seçimlere kıyasla katılım oranın biraz daha yüksek olması dışında, siyasi tahminlerde ve politik yapılaşmaların ne olacağı ve nasıl bir kabine ortaklığı kurulacağı sorularına yanıt bulmak yine..
Bulgaristan vatandaşları üç yılda yedinci kez olmak üzere sandık başına geçti. Bu yıl Haziran ayında olduğu gibi, şimdi de katılım düşük. Bulgaristan radyosu Sofya merkezinde anket yaptı ve insanların nabzını yokladı. Ülkeye sağlam bir yönetim..
Üç yıldan kısa sürede üst üste 6. kez düzenlenen erken genel seçimlerin öncesinde yönetim ümitsizliğinin Bulgaristan vatandaşlarına verdiği yorgunluk aşikâr olurken son derece cılız seçim kampanyasına bakılırsa yorgunluğun siyaset alanında da..