Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

1995-1997 yılları -“Bizim hoşnutsuzluğumuzun kışları”

БНР Новини
Photo: arşiv

İlk defa “80 haftada 80 yıl BNR” köşemizde üç yılı bir arada veriyoruz. Bulgaristan Sosyalist Partisi, 18 Aralık 1994 yılında seçimlerin galibi olunca yeni bir hükümet kuruyor, ki hükümette parti üyesi olmayan uzmanlar, siyasi “Ekogalsnost” üyeleri ve BZNS (Çiftçi) partisi üyeleri yer alıyor.

Peki bu hükümet sırasında neler meydana geliyor?

Kabine, ekonomik reformları sürdüremiyor ve sonuçta ülke ekonomik iflasın eşiğine gelirken 1996 yılında hiper enfalsyon yaşanıyor. Hükümetin yürüttüğü politikanın amacı, devlet kuruluşlarını canlandırmaktır, fakat aynı zamanda da üretim fiyatlarını da kontrol altında tutmaktadır. Üzerlerinde denetimin uygulanmaması nedeniyle, bankalar karşılıkısız kredi veriyor, ki bu da bankaların yoğun bir şekilde iflasına yol açıyor. Hükümet, toplu özelleştirmeye gidiyor.

Sırada Başbakan Jan Videnov’un, hükümetin birinci yılında yaptığı sözleri var:

Demokratik Solun, eşi benzeri olmayan bir kriz, üretiminin dibe vurduğu, zararla çalışan birçok fabrikanının, ölümle pençeleşen bir banka sistemi sırasında ülke yönetimi ele geçirdiğini hatırlatmam gerekiyor. Vatandaşların istikrara ihtiyacı vardı, oysa bu sitikrarlığı yakalamanın çok zor olduğu ortaya çıktı. Seçimöncesi platformumuzda çöküşü durduracağımıza, Bulgaristan’ı yenileyeceğimize söz verdik. Bizler, değişiklik, adalet ve güvenlik sözü verdik.

Fakat gerçek çok farklı. 1995 yılında tüm dünyada görülen kötü buğday hasatından dolayı, Avrupa Birliği, ABD ve Kanada buğday ihracatını yasaklıyor. Ancak bu neden BSP’yi engellemiyor ve tüccarlara sadece eski tahıl ürününden değil, yenisinden de ihracat izni veriyor. Sonuçta, 1995 yılının Ekim ayında krizin ayak sesleri duyulmaya başlınıyor. Devlet rezervi yarı yarıya boşaltılmış olduğu ortaya çıkarken, “buğday krizi” altında dava açılıyor, ancak 2009 yılında tüm zanlıların ismi aklanıyor. Fakat suıçlu olmasa da, buday krizi bir gerçektir ve 15 bankanın iflası ile yüzde 300 oranına varan dev enflasyon nedeniyle bir dizi protesto yürtülüyor. Ki bu protestolar, Jan Videnov hükümetini istifaya zorluyor. Krizler, enflasyon ve protestolarla birlikte organize suç gittikçe daha fazla güçlenip dokunulmaz oluyor, ta ki 25 Nisan 1995 yılına kadar. Bu tarihte VİS grubunun kurucularından biri olan Vasil İliyev vuruluyor. O gün bugün saldırganın ismi bilinmiyor. Aslında 21 aralık 1996 yılında hem başbakan, hem de BSP lideri olarak Jan Videnov’un istifa etmesi, bir hükümetin sonu demektir, ki soğuk savaşa dönüşen bu mücadele, 3 kasım 1996 yılındaki cumhurbaşkanı seçimlerinde de hüsranla sonuçlanıyor.

Diğer taraftan Videnov hükümetinin istifası için ikinci bir tez daha var: Videnov ve “Topenergi” şirketini yöneten Lukanov arasında anlaşmazlık tezi öne sürülüyor. Lukanov, başbakanın aleyhine kampanya düzenliyor. Bugün 18 yılın ardından Jan Videnov hükümeti tarihe karışırken kendisi artık politikayla ilgilenmiyor. Herşeye rağmen, Videnov hükümeti, bir ülkenin nasıl yönetilmeyeceğine dair bir örnek teşkil ediyor. Ve umut ediyoruz ki, “Bizim hoşnutsuzluğumuzun kışları” hiçbir zaman tekrarlanmayacak.

Çeviri: Şevkiye Çakır




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

2012 yılı- Alexis Weissenberg: ‘Her şey ses’

Alman “Die Welt” gazetesi Alexis Weissenberg’i tanıtırken: ‘Kendi zamanının en yakışıklı piyanistiydi. Zarif, gurur sahibi , biraz havalı , 1929 yılında sanki frak ile dünyaya gelmiş izlenimi veren biri” diye yazıyor. Sofya doğumlu piyanist kozmopolit..

Eklenme 05.12.2015 09:15

2011 yılı – Unutulmayan Velko Kınev

‘İnanırım yetenekli Stanislav Stratiev dahi aramızda olsaydı hüznümüzü yatıştırıcı sözler zor bulabilirdi. Velko tiyatroda bayram havası yaratan artistlerdendi, her bir rolünde kendinden bir parça bırakan insanlardandı’. Bu sözleri kültür bakanı Vejdi..

Eklenme 29.11.2015 08:35

2010 yılı- Kristalina Georgieva “Avrupa’da herkesle eşit durumda olmalıyız”

“Dünyada olup bitenler bizi ilgilendiriyor. Gözlerimizi dışarıdaki problemlere kapadıkça, iç sorunlarımıza yönlendikçe, ufkumuzu daraltıyoruz ve böylece ülke içindeki sorunların çözümünde bile başarılı olamıyoruz. Bizi dış dünyayla bağlayan,..

Eklenme 21.11.2015 09:15