Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

1976 yılı- Rila Manastırı 20. asırdan beri Bulgar ruhunu yaşatıyor

БНР Новини
Photo: arşiv

Rila Manastırı Bulgaristan'ın sembollerinden biridir. 1976 yılında milli tarih anıtı ilan edildi, 1983 yılında ise UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edildi. Kilise, konut ve idari yapılar içeren kompleks 8 800 metre kare alan üzerine bulunuyor. Manastır avlusunu 22 metre yüksek taş duvarlar çevreliyor. Manastırda 300 oda ve müze alanı var. Burada şanlı tarihi izleyicilere gösteriliyor. Bu ibadet merkezi 10.yüzyılın ilk yarısında, insan kalabalığından çıkarak, Tanrı ile yalnız başına kalmayı tercih etmiş olan, Bulgar halkınınn sema koruyucusu Aziz İvan Rilski tarafından kurulmuş. Zamanla devletin en önemli Hristiyan merkezi haline gelir. İvan Aleksandır ve İvan Şişman olmak üzere, iki Bulgar çarı manastır kompleksi için kaynaklar verir. Bu maddi destek ve Hritiyanların şartsız gönüllü yardımıyla Rila Manastırı 12.- 14. asırda Ortaçağın en ihtişamlı dönemini yaşar. 15.asırda yerli feodal beylerden Hrelyo Dragovol sayesinde manastır ihtişamlı, büyük bir yapıya dönüşür, muhteşem iç dekorasyon ve mimariye kavuşur.

BNR Altın Fon arşifinde Rila Manastırının merhum kütüpjanecisi Stoyan Bahçevandjiev'in ses kaydı hala korunuyor: İbadethane tarihini özetliyor:

"Rila manastırı kuruluşundan itibaren kültürel ve aydınlar merkezi olur. İvan Rilski hem aydın bir kişi, hem de çok büyük kültüre sahip bir aziz imiş. Eski rahiplerin hayatına ışık tutan yazıları günümüze dek korunuyor. Büyük ihtimalle İvan Rilski rahip arkadaşlarını şahsen yazmaya ve okumaya öğreten kişi olmuş. 

Rila Manastırında kalanlara yol gösteren kişi de o olmuş. İvan Rilski'nin günlük yazısına bağlı bir metinde, 14. asırda Osmanlı istilacıları Rila manastırına yaklaştıklarında, dönemin ruhani sorumlusu Domecian tüm altın ve değerli eşyaların, giyim ve dini kitapların saklanmasını emreder. 

Osmanlılar Rila manastırını ele geçridikten sonra, oradaki rahiplerin kaderi ne olur, bilinmez. Fakat bilinen o ki, egemenlik yıllarının daha ilk seneelrinde, Çar İvan Şişman'ın sayesinde, dönemin sultanlarından özel ferman çıkartılır ve bu Hristiyan tapınağına özerklik ve dokunulmazlık fermanı çıkartılır. 1420 yılında manastırda hasarlar meydana gelir, 30 yıla yakın burada kimse yaşamıyor. 1450 yılında manastır tekrardan faaliyete geçer. 17.- 19. asırda Rila Manastırı, Bulgar toprağında kimlik ve Bulgar kültürünün ocağı haline gelir, Bulgar köylerinde 50'ye yakın Bulgar kitap ve medrese ocağı açar. 

Günümüzdeki mimari görünümü Bulgaristan'ın ilk mimarlarından Aleksi Rilets, 1816- 1819 yıllarında mimari yapısını düzenlendi ve Doğu, Kuzey, Batı olmak üzere, üç kanadı inşa eder. Pavel İvanoviç'in kurduğu ana manastır yapısı "Rojdestvo Bogorodiçno" yapısını 19. yüzyıl ortasında kurdu. Zahari Zograf başta olmak üzere, ülkenin önde gelen ressamları duvarların ikonlarını çizer. Altınla kaplı objeler ve olağanüstü ahşap oymalar göze çarpıyor. Bugün de Rila Manastırının güzelliği ve tarihiyle asırlar içinde Bulgar kimliğinin ve Bulgar ruhunun bir ocağı olarak kaldı.  

Milli ve dünya mimari yapı statüsüyle yılda binlerce yerli ve yabancı ziyaretçiyi çekiyor. 

Türkçesi:Sevda Dükkanci




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

2012 yılı- Alexis Weissenberg: ‘Her şey ses’

Alman “Die Welt” gazetesi Alexis Weissenberg’i tanıtırken: ‘Kendi zamanının en yakışıklı piyanistiydi. Zarif, gurur sahibi , biraz havalı , 1929 yılında sanki frak ile dünyaya gelmiş izlenimi veren biri” diye yazıyor. Sofya doğumlu piyanist kozmopolit..

Eklenme 05.12.2015 09:15

2011 yılı – Unutulmayan Velko Kınev

‘İnanırım yetenekli Stanislav Stratiev dahi aramızda olsaydı hüznümüzü yatıştırıcı sözler zor bulabilirdi. Velko tiyatroda bayram havası yaratan artistlerdendi, her bir rolünde kendinden bir parça bırakan insanlardandı’. Bu sözleri kültür bakanı Vejdi..

Eklenme 29.11.2015 08:35

2010 yılı- Kristalina Georgieva “Avrupa’da herkesle eşit durumda olmalıyız”

“Dünyada olup bitenler bizi ilgilendiriyor. Gözlerimizi dışarıdaki problemlere kapadıkça, iç sorunlarımıza yönlendikçe, ufkumuzu daraltıyoruz ve böylece ülke içindeki sorunların çözümünde bile başarılı olamıyoruz. Bizi dış dünyayla bağlayan,..

Eklenme 21.11.2015 09:15