“Bulgarları, Yahudilerden nefret etmeleri için kimse ikna edemez”. Bu sözler, Almnaya’nın Sofya Büyükelçisi Bekerle’ye ait ve Alman yetkililerin Bulgaristan Yahudilerinin ölüm kamplarına göndermek için gerçekleştirdikleri son girişiminden sonra söyleniyor. 2. Dünya Savaşının sonunda katledilen Yahudilerin toplam sayısı 6 milyonu buluyor. Bulgaristan, Yahudi asıllı vatandaşlarını, ülkeler arasında ilişkilerin son derece gergin olduğu ve savaşın himayesinde geçtiği günlerde, onları kurtramayı başarıyor. Bugün “80 yıl 80 haftada BNR” dizimizde Bulgaristan Radyosun un “Altın arşivi” sayesinde sizleri dramatik olan 1943 yılına götürüyoruz.
“Diğer Avrupa ülkelerinde doğan benin akranlarımın büyük bir çoğunluğu için doğduğun ülkeye dönmek, anne, baba, kardeş ve kızkardeşlerin mezarlarıyla karşılaşmak demektir. Burada doğmuş ve çocukluğunu burada geçirmiş bir insan olarak son yıllarda Bulgaristan’ı büyük bir sevgi ile ikinci kez ziyaret ediyorum. Sizler Bulgaristan vatandaşları, diğer Avrupa ülkelerinden farklı bir ülkesiniz. Bu tarihi fark sayesinde bugün Bulgaristan Yahudilerinin kurtuluşunu kaydeden bir olaya şahit oluyoruz. Nazilerden kaçan Yahudilere yardım etmek isteyen ülkeler vardı. Ancak şunu da belirtmek gerek, birçok Avrupa ülkesi Hitler’in bu akıl almaz kararına boyun eğdi ve bir şekilde bunun gerçekleşmesine yardımcı oldu.”
Bu sözler eski İsrail Başbakanı İtshak Şamir’in eşi Şulamid Şamir’e ait. Kayıt, 2. Dünya Savaşında Bulgaristan Yahudilerinin kurtuluşundan 45 yıl sonra gerçekleştirildi.
Yahudi karşıtı kanunlar daha 30’lu yılların ortalarında başlıyor.
Almanya’dan sonra Yahudi karşıtı kanunlar Romanya, Slovakya, Macaristan’da, Fransa ve Belçikada alınıyor, ayrıca Yahudi toplama kampları kuruluyor.
Yine Şulamid Şamir’e kulak veriyoruz: “Nazi botuşunun altında ezilen tüm Avrupa ülkelerinde, ki bu dönem Avrupa tarihinde en kara sayfa olarak yer alıyor, bir tek Bulgaristan’da Yahudiler kurtarıldı. Bu olayı ömür boyu hatırlayacağız. Büyük Bulgaristan halkına saygı ve minnetarlarımızı gönderiyoruz. Yüzbinlerce Yahudi, biraraya toplanıp insan yükü olarak tren istasyonlarına yığıldı. Dünya, bir vahşete şahit oldu.”
“Yahudi sorununun” yeniden ele alınmasına Almanya’nın tüm 50 bin Bulgaristan Yahudilerinin sınır dışı edilme isteği ile, başlıyor.
Çar 3. Boris’e iki seçenek sunuluyor. Bir tanesine göre, işte bu teklif yer alırken diğerinde ise 20 bin Yahudinin Sofya’dan taşraya taşınmasıdır. Çar 3. Boris, ikinci planı onaylıyor. Hitler ise düzenlenen görüşmenin ardından Bulgar askerlerinin Doğu cephesine gönderilmemesine razı gelmezken, aynı şey Bulgaristan Yahudilerinin Bulgaristan’dan sınır dışı edilmesine da razılık göstermiyor. Daha sonra Bulgaristan çarı vefat ediyor. Ancak Ağustos 1943 yılından sonra Yahudilere karşı şiddete son veriliyor.
“Bulgaritan halkının ve Yahudi halkını tarihinde bu son derece ilginç bir sayfadır. Tarihin bu bölümü, iki ülke arasında ,güçlü bir bağa temel oluyor” diyor 45 yıl sonra Şulamid Şamir ve böylece Almanyanın Sofya Büyükelçinin sözlerini de doğrulamış oluyor.
Çeviri: Şevkiye Çakır
Bulgaristan Prag baharı yaşamadı, Kadife devrimi yoktu, Dayanışma hareketi, Havel ve Valensa çapında sosyalizme karşı çıkan ve savaşan adamları da olmadı. Bunun esas nedenlerinden biri halk psikolojisinde gizli belki de ve 9 Eylül 1944 tarihinde..
-‘30 yıldan fazla neredeydin? ’ diye sordular. -Balinanın içindeydim. Hepiniz gördünüz, hepiniz biliyorsunuz, kasten soruyorsunuz bunu. 30 yılı balinanın midesinde nasıl geçirdin? bana sordular. -Bunu da biliyorsunuz- kumarcı..
„Avrupa Birliği mi? Benim tavsiyem: onu hemen kapatın“. Bu sözler korkutucu gelebilir, hele hele Margaret Thatcher tarafından söylenmiş ise ve „Devlet adamı sanatı“ isimli kitabında yer aldıysa. 20.asrın 80`li yıllarında „Demir leydi“ olarak bilinen..