Bunu itiraf etmeyi ne kadar istemesek de gerçektir - bizler, iyi taraflarımızı dünyaya göstermeyi bilmiyoruz. Dolayısıyla Bulgaristan deyince yabancıların akıllarına gelse gelse en çok Karadeniz, Borovets kayak merkezi, Rila manastırı, yoğurt ve Hristo Stoiçkov gelir.
Anlaşılan Bulgaristan'ın ve özellikle de ülkemizin sunduğu turizm imkanlarının yurt dışında polülarize edilmesi yönünde harcanan çabalar beklenen sonucu vermiyor. Birçok kişinin aklında Bulgaristan sözüm olan "Bulgar şemsiyesini", Papa'ya karşı düzenlenen suikast girişiminde sözde "Bulgar izini" çağırıştırırken ayrıca alkol turizmi, yolsuzluk, mafya ve Romanlar'la ilişkilendiriliyor... Bulgaristan kesinlikle bunlardan ibaret değildir! Bunu dünyaya duyurmanın yolunu bulmak lazım.
Bulgaristan'ı dünyaya tanıtmak yaratıcı ve ölçülü olmayı gerektiren, hayal gücü isteyen bir iştir. Ancak bu iş devlet kuruluşlarına verilince ortaya klişe olmuş reklam ürünleri, münasebetsiz logo projeleri çıkar. Ülkemiz içine düştüğü imaj tuzağından çıkış yolunu bir türlü bulamazken bürokrasi ve yapılan çalışmaların şeffaf olmayışı durumu daha da ağırlaştırıyor. Bu bağlamda bundan 1 yıl kadar önce Bulgaristan'ın yeni amblemi ve logosunun işlenmesi projesinin nasıl büyük bir skandalla ve yolsuzluk şüpheleri ile suya düştüğünü hatırlamak yeterli olacak. O sırada tanıtıcı malzemelerin sağında solunda yer alan sarı ve turuncu renkte olan güneş veya güle benzer figürün değiştirilmesi denendi. Bunun için "işinin ehli" olan kişilerden oluşan bir ekip, ülkemizin sunduğu turizm seçeneklerini temsil etmesi gerekirken aslında kafa karıştıran stilize figürler karmaşası yarattı... ve bunun için "Bölgesel kalkınma" operasyonel programından tam 1 milyon 400 bin leva kullanıldı. Bu para hayırlı işler için değerlendirilseydi keşke..
Asıl sorun bizde Bulgaristan'ın yurt dışı tanıtımının nasıl yapılacağına ilişkin net bir vizyonun olmayışıdır. Hem bu durum sadece turistik reklamda değil, ülkemizin genel imajı için geçerlidir. Peki çok simalı Bulgar kimliğini modern, anlaşılır, kapsamlı bir şekilde, basma kalıplardan ve sahte heyecandan uzak bir şekilde nasıl anlatabiliriz?
Bu sorunun yanıtı, yüklü miktarda ücret alıp danışma hizmeti sunan yabancı uzmanlardan veya kamu ihalesi usulü ile seçilen Bulgar şirketlerinden değil, yıllardır Berlin'de oturup çalışan genç tasarımcılardan oluşan bir ekipten geldi. Bütün yaratıcılık enerjisini hiç te kolay olmayan bu işe veren ekibin aldığı sonuçlar umut vericidir. Gençlerin devletten 1 kuruş almadan geliştirilen Like Bulgaria projesi, bir yıl içinde dünyanın dört bir yanında bulunan 3 milyondan çok Internet kullanıcısına ulaştı.
Berlin'de oturan genç tasarım uzmanları Nikolay Tonkov, Olga Kovgan ve Rumyana Aleksandrova, Bulgaristan logosunu işleyip Facebook'ta paylaştılar. Daha ilk paylaşıldığında yeşil fonda içinde BULGARİA yazılı küçük daire, binlerce beğeni toplayınca hevesli gençler, Bulgaristan hakkında ayrı bir site oluşturmayı kararlaştırdılar. Sitede gençler, Bulgaristan'ın doğasını, tarihini, kültürünü ve büyük sporcularını anlatırken fantastik ve çoğu halde az bilinen yerlerin görüntülerine yer veriyorlar. Resimlerin yanında sık sık "Sadece Bulgar tavukları boyalı yumurta verir" veya "Freezby oynamaya elverişli 200 metrelik plaj şeridi" gibi veya halkalarda olimpiyat şampiyonumuz Yordan Yovçev'in resmi altında "The Real Lord Of The Ring" (Yüzüklerin Asıl Efendisi) esprili yazılar yer almaktadır. Bunlara eklenen like (beğen) tuşu ise bu mesajların Internet üzerinden dünyanın dört bir yanında bulunan binlerce kişiye ulaşmasını sağlıyor. Tanıtım için gerçkten basit ve etkili bir yöntem!
"İnsanlar Bulgaristan'ı pozitif şeylerle ilişkilendirmelidir, ülkemizi beğenmeli ve tatilde buraya gelmeyi arzulanmalıdır, neden olmasın" diyor Rumyana Aleksandorva ve şunu da ekliyor:
"Bulgaristan reklamının genelde yapıldığı şeylerden öte dünyaya kültürel turizm seçeneklerini, geleneklerimizi ve saymakla bitmeyen spor imkanlarını göstermek istiyoruz. Çünkü ulusal reklamların birçok eksiği vardır ve insanların Bulgaristan'ın şopska salata, rakı ve denizden öte daha çok şey sunduğunu bilmelerini arzu ediyoruz, Bulgaristan'ı gençlere cazip modern bir ülke olarak göstermek istiyoruz" diyor Rumyana Aleksandrova.
“Like Bulgaria” projesini geliştiren gönüllülerin Bulgaristan'ın vizyonunu iyileştirmek için doğru yaklaşım seçtikleri ortadadı. Ülkemizin tanıtımını yapmak görevi verilen devlet kuruluşları ise onlardan örnek almalı veya en enından bu gençleri desteklemelidir. Böylece Bulgaristan, ucuz all ınclusiv paketleri ve alkol turları ile meşhur olmaktan çıkarak nihayet adından binyıllık tarihi ile, muhteşem doğası ile ve en çok da Avrupa kültürüne olan katkıları ile söz ettirecektir.
Çeviri : Tanya BlagovaFotoğraf: Veneta Nikolova
Momchilovtsi, Rodoplar, Pamporovo ve Smolyan bölgesi, bu sonbaharda Çin'in Ningbo şehrinde düzenlenen turizm fuarında tanıtıldı. BTA’ya konuşan Smolyan'daki "Çin'in Dostları" Bulgar-Çin Derneği temsilcisi Momçil Karaivanov, 2009 yılında..
Veliko Tarnovo Bulgaristan’da en zengin kültür ve tarihi dokusu olan bir kenttir. Ortaçağdan günümüze gelen kadim şehre giren Bulgarlar olduğu kadar, yabancılar da kentin mimarisinden, ruhundan, tarihinden ve doğasından büyüleniyor. Diğer şehirlere..
"Pamporovo" şirketinden alınan bilgiye göre, önümüzdeki kayak sezonu için ülkemizin yanı sıra İrlanda, İngiltere, Romanya, Yunanistan, Sırbistan ve Türkiye'den de Pamporovo 'ya turist bekleniyor. “Pamporovo” İcra Müdürü Marian Belyakov, “..